Paylaş
Yekta Kopan ve Burcu Esmersoy’un programını Saba Tümer ve Sevim Gözay’ın sunduğu gece konuşmaları izledi.
SAĞLIK... Önüm arkam sağım solum detoks oldu. Ya detoksa merak salan arttı ya da yapanlar hep beni buldu, benimle konuştu. Sonuçta, özellikle ayurvedik detoks en çok konuşulan yaz geyiğiydi.
KİTAP... Plajlarda herkesin elinde pembe kapaklı “Aşk” kitabı vardı. Hâlâ da var.
MÜZİK... Michael Jackson hitleri ve Ajda Pekkan’ın arada derede kalmış şarkılarına yapılan remiksler bol bol çalındı. Ayrıca “Resim” hâlâ en çok çalınan şarkı. Kenan Doğulu’nun hareketli şarkıları ise tutmadı. Özlemle beklenen yaz hiti de patlamadı, çatlamadı. Demek ki öyle bir şey kalmamış artık.
STİL... şahsen Ray Ban’in Wayfarer gözlüğünü görmekten gına geldi. Herkes bu yaz onlara takmış, toplu halde takıyor. Alternatiflere de bakınız yaz bitinceye kadar: Kadınlar için Sonia Rykiel’in beyaz çerçeveli gözlüğü ya da Pucci’nin kenarı desenli gözlükleri. Ya da Roger Vivier. Erkeklere de has birer Tom Ford filan...
TATİL... Evet, Alaçatı en popüler tatil yeri oldu. Hâlâ da öyle. Akşamları Alaçatı’da yürümek imkansızdı. Yenilerden Sefahathane ve El Beso çok tuttu. Eskilerden Yaya ve Nar’ın barına gidildi. Gece yarısı ise Otto’ya.
Yaz ortası İbiza ve Mykonos
Bu yazı aslında Elele’nin temmuz sayısında yayınlandı.
Ama baktım ki çok merak ediliyor, çok soran var ıbiza ve Mykonos’u.
O zaman gitmeyi düşünenler ve Elele’de kaçırmış olanlar için o yazımdan bir kuple aktarayım şimdi...
İşte ıbiza ve Mykonos’a dair iyi-kötü her şey...
İBİZA’DA NELER İYİ NELER KÖTÜ
1- Denizi dalgalı. Girip de sakince yüzülesi değil. Zaten kimsenin orada denize girdiği de yok. Millet kulüplerden çıkmıyor. Deniz kenarında bile partileniyor. Mesela ünlü Bora Bora’da. Nitekim tüm dünyaya saat 16.00 ila 20.30 arası plajda partilemek hadisesi buradan yayılmış. Burası suçlu yani!
Ben de tam o saatlerde gitmiştim Bora Bora’ya. Herkes mayolarla dans ediyordu, müthiş bir kalabalık vardı. Tam plajın üstünden de sürekli uçaklar geçiyordu. Çünkü havaalanına yakın Bora Bora. Ve her uçak geçtiğinde o dans eden kafası iyi kalabalık “heyoooo” diye bağırıyordu, niyeyse. Bir tür modern ayin gibi yani...
2- İbiza’daki kulüplere giriş en az 50 euro’dan başlıyor. Az buz değil. Bir de kulüplerin üstü kapalı. Öyle üstü açık kulüp hayal etmeyin. Bu da bunaltıcı olabiliyor zaman zaman. Ve bir de ecstasy muhabbeti... Mutlaka bir satıcı yanınıza gelip “Alır mısın?” diye soruyor. Ex’ten patlamış paçoz ıngilizler ile dansa devam etmek isterseniz, kalıyorsunuz içeride saatlerce. “Aman yok almayayım” derseniz sıkılıp dışarı çıkıyorsunuz. “Yok razıyım her şeye” diyorsanız, perşembe geceleri Pacha’yı ve pazarları ise Privilege’i öneririm. En iyi kulüpler onlar.
3- İbiza’nın denizi kötü dedik. Peki insanlar nereye gidiyor denize girmek ve cıstak cıstak müzik çalan beach’lerden uzaklaşmak için? Formentera Adası’na! 10-15 dakika uzaklıktaki bu adanın denizi şahane, Karayipler gibi.
MYKONOS’TA NELER İYİ NELER KÖTÜ
1- ıbiza gibi buranın da denizini sevmemiştim. Sürekli dalgalı ve asla sakin olmayan bir denizi var çünkü.
2- Ulaşım zor. Taksiyle oradan oraya giderim diye hayallere kapılmayın. Bu adada toplam beş taksi filan vardır herhalde, onlar da hiçbir zaman ortalıkta görünmüyor. En iyisi motosiklet ya da araba kiralamak Mykonos’ta.
3- Plaj partileri nefis! Paradise Beach’e gidin saat 16.00 gibi. Eğlence o saatlerde başlıyor zaten. Önü fil hortumu şeklinde olan tuhaf slip mayosuyla dans eden dazlak tip hâlâ oradadır diye tahmin ediyorum. Çünkü oranın eğlence körükleyicisi o adam. Her zaman ortaya çıkıp ilk dans eden bu arkadaş oluyordu nitekim.
4- Merkezdeki Yunan restoranları bizimkiler gibi. Otur, mezelerin tadına bak, yorgunluğunu at... Ayrıca günbatımını Caprice’te izlemek, beyaz-mavi kombinasyonlu nefis ara sokaklarda pelikanlara rastlamak da tamam çok romantik, ama şahane!
Paylaş