Paylaş
Eşinden boşanma haberini sosyal medya hesabından takipçilerine duyururken şöyle diyor: “Bazen olmuyor. Gerçekten olmuyor. Sonuna kadar aşık ol, çabala, çırpın, yok!
Onun için de aynı şekilde bu arada...
Bunu buradan yazmak deli saçması ama osursam kitapta, blog yazısı olarak yazan bir insan olarak sanırım gerekli.
Bu canavarı kendim yarattım, şimdi sonucuna katlanmalıyım.”
Daha sonra yazılan yorumlar -ya da başka bir nedenden dolayı, bilemiyorum- bu paylaşımını kaldırıyor Pucca.
Gerçekten zor bir durum.
Düşünsenize: Zaten günlerce düşünmüş taşınmış, hatta belki karşınızdakiyle bin kez bu konuyu tartışmışsınız. Sonunda vardığınız nokta “ayrılık” olmuş.
Üzgün, yorgun, bitiksiniz.
Ama bu kararı sosyal medyadan takipçilerinize duyurmak gerektiğini hissediyorsunuz.
Pucca’nın “yarattığım canavar” dediği, sonucuna katlanmak zorunda hissettiği bu aslında.
Açıkçası “ayrılık” kararından daha çok duyurusunun o kısmı dikkatimi çekti ve hayli farkında olduğu bu çaresizliğe üzüldüm.
Canavardan kaçış yok
Bu arada Pucca’nın boşanma kararı aldığı eşi Osman Karagöz de ona sosyal medya hesabından yanıt vermiş.
Özetle bencillik yaptığını, karısını yalnız bıraktığını, düzenli hayata ayak uydurmakta zaman zaman zorlandığını itiraf etmiş.
Sonrasında espriyle karışık bir şans daha dileyerek Pucca’yı sevdiğini söylemiş.
Yani: Adam yaptığı hataları kabul ediyor. Karısına dönmek istiyor. Takipçilerden yardım istiyor.
Bunu okuyunca da açıkçası, “Yoksa bu çift ayrılık magazini mi yapıyor?” diye düşünmedim değil.
Bir taraf “Bitti, olmadı” diyor. Öteki taraf, barışmak için sosyal medya mahallesinden destek istiyor.
Galiba söz konusu “canavar” tüm duyguları, düşünceleri esir almış durumda.
Kaçış yok!
Onlar ilgimi çekmiyor, çünkü
Yaşar İpek-Seren Serengil ve Özay Bakır üçgeninde olup biten magazin hiç ilgimi çekmiyor.
Keza Kibariye ve eşi arasında olup bitenler de...
Ama Pucca ve eşinin sosyal medya üzerinden ayrılık ve barışma atakları ilgimi çekiyor.
Çünkü onlar daha yeni, daha güncel.
Şu döneme ait. Bir şeyler öğreniyorsun.
Oysa diğerleri çok demode ve sıkıcı.
Kuralı kaidesi yok mu
Alaçatı sokaklarının bir tarzı, bir kimliği, bir karakteri var mı?
Var.
Peki şu dönem açılan mekanların sokağa taşan görgüsüz dekorasyon kirliliği bu kimliği bozuyor mu?
Bozuyor.
Bunun bir kuralı, kaidesi yok mu?
Belli ki yok. Herkes kafasına göre takılıyor.
Pazartesi yazısında bahsettiğim yeni nesil nargileci ve benzerlerinin hoyratça yaptığı gibi...
Paylaş