Bir doğum günü videosu

Abdi İbrahim adlı şirketin çalışanları, patronları Nezih Barut için bir doğum günü videosu hazırlamış.

Haberin Devamı

Gayet uzun, bu yüzden fena halde sıkıcı, şirketin neredeyse tüm elemanlarının gönüllü olarak katıldığı ve toplu halde “Mutlu yıllar” dileyip bir de Nezih Bey’in pozitif özelliklerini haykırdıkları bir video.
Normalde bu kurum içi coşmasına, “Bize ne?” deyip geçmemiz lazım.
Ama video kurum içi olmaktan çıkıp (bunu hesap etmiş olmaları gerekirdi) sosyal medya kuyusuna düşünce herkes bu videoyu konuştu.
Dalga geçen de oldu çok seven de...
Hatta Nezih Barut bunun üzerine hayli cool bir açıklama bile yaptı, “Sizin çok beğendiğiniz bir şeyi bir başkası beğenmeyebilir. Ancak benimle ilgili bir videonun bu kadar konuşulması beni şaşırttı” diyerek...
Aslında konuşulması şaşırtmamalı.
Çünkü bir doğum günü videosundan öte bir şey bu.
Tek bir adama/lidere, gayet alışık olduğumuz bir aşırı hayranlık videosu.
Bir yüceltme enstalasyonu (Kasımdaki güncel sanat fuarı Contemporary’de pekala sergilenebilir).
Videoyu izlerken -hadi ben de biraz abartayım- aklıma zaman zaman 1984 filmi düşmedi değil.
Ürperişim ondandır...

Haberin Devamı


Kafa atanlar, tekme tokat girişenler

Eşimiz boşanmak istediğini söyleyince pompalı tüfekle önce onu sonra da kendimizi vururuz...
(Bakınız: Önceki gün Hürriyet’te haberi yer alan, Antalyalı Emine Tektaş’ın başına gelmiş hazin son.)
DJ istediğimiz şarkıyı çalmadı diye gider kafa atarız...
(Bakınız: Lucca’da her perşembe çalan DJ Yakuza’nın başına gelen olay. Faili Orfeo Çetin’le mahkemelik.)
Yazar bizim gibi düşünmüyor diye tehdit ederiz, gerekirse evinin önünde tekme tokat dört kişi girişiriz...
(Bakınız: Ahmet Hakan’ın başına önceki gece gelen utanç verici olay. Geçmiş olsun Ahmet Hakan.)
Biz hep bu muyduk yoksa daha da beter mi oluyoruz?

Meryem ve Tarkan

Hayalim Tarkan’la tanışmak dedi, dile düştü.
Meryem Uzerli’den bahsediyorum.
Neyse ki Meryem, yakında bu hayaline kavuşacakmış.
Hatta bu kavuşmayı epeydir biliyor, gün sayıyormuş.
Yani “hayal”, hayal olmaktan çıkalı çok olmuş, projelendirilmiş...
Bekleyin derim.
Ve saf olmayın.


Ankara’nın Bağları gibi: Kapitalizmin çatlakları

Haberin Devamı

Zeki Demirkubuz’un Çınar Oskay’a verdiği röportajda söylediği bazı cümleleri eleştirmiştim.
Demirkubuz’un sevenleri, “Ama o röportajda söylediği çok iyi şeyler de var” dediler.
Aşırı sevenleri ise aşırı girişmeyi uygun buldu.
Gelen (hazin) mail’lerden bir tanesi şöyleydi:
“Senin gibi kapitalizmin çatlaklarından beslenenler Demirkubuz gibi üreten insanları eleştirme hakkına sahip değiller.
Sen bar yazarısın, Demirkubuz ise tutunamayanların çığlığı!”
Ne diyeyim, bar yazarınız gidip kapitalizmin çatlaklarını sıvasın bari...


Dizi takıntıları

Hava 10 derece düşer, bünye de yabancı dizilere...
İşin zevki; bir gecede arka arkaya beş-altı bölüm birden izlemek. Hatta tüm sezonu bitirmek.
Şimdilerde abc dizisi “The Whispers”a taktım.
Projenin içinde Steven Spielberg parmağı da var.
“The Whispers” sonrası Netflix dizisi “Narcos”a bakılacak.

Yazarın Tüm Yazıları