Üç gün sonra bitecek 2007 için "neler oldu, neler bitti" dosyaları yapılacaktır uzun uzun.
Hiç o ciddi toplara girmeden, Ocak 2007’den beri yazdıklarıma baktım ve şu sosyal hayatta neler olmuş, kısaca özetleyeyim dedim.
İlk beş ay bugün, kalanı yarın...
n Ocak: Fazıl Say’ı Hande Ataizi’yle beraber Salomanje’de görmüşüz arkadaşlarla. Kadın arkadaşlarımızın ortak kanısı şöyle olmuş; "Bu adam çok seksi!" Fazıl Say’ın yılın ilk ayındaki konumu buymuş kısacası...
Ayrıca şehrin ilk lezbiyen kulübü açılmış; Bigudi. Erkek sineklerin bilhassa alınmadığı kulübe ilgi beklenenin de üstünde olmuş.
n Şubat: İsrailli transseksüel şarkıcı Dana International, Love Dance Point’te sahne almış, ama gelişi çok da tantana yaratmamış... Bir İngiliz seyahat yazarı "dünyanın en seksi oteli" diye açılan Adam&Eve hakkında "sevişmeden otelden ayrıldım" yorumunu yapınca acayip olay olmuş...
Asmalımescit’teki Otto’yla Talimhane’deki Dans, en popüler iki mekanmış...
n Mart: Hande Yener Cahide’de sahne almış, ama mekanın kitlesi şovunu pek tutmamış...
Tüm dünyadaki organik yeme-içme fırtınası İstanbul’a da sıçramış. Asmalımescit’te açılan Saf’ta insanlar sağlıklı yaşam uğruna çiğ yemekler yemeye başlamışlar.
n Nisan: Sirkeci Garı’nda parti yapılmış ve sahneye Portecho çıkmış (pek şahane!)... Beyoğlu’nda The Hall diye yeni bir parti ve sergi mekanı açılmış... Kız arkadaşlarımdan biri bebek yapmak için benden spermlerimi istemiş (Onur donör!)
n Mayıs: Eğlence mekanlarının hemen hepsinde, meydanlarda yapılan mitinglerin de etkisiyle "Onlar ve biz" konuşmaları/tartışmaları yapılmaya başlanmış... Tarkan, Olimpos’u keşfetmiş, dolayısıyla paparazziler de.
Kız isteme geleneğinde ’kahve devrimi’
Absolut’un son reklamlarına belki sinema salonlarında denk gelmişsinizdir.
Şehirdeki tüm insanlar birer birer en yüksek gökdelenin tepesine toplanıyorlar.
Derken gece oluyor ve ortaya çıkan ay, disko topu gibi ışıl ışıl üzerlerinde parlıyor.
Meğer tüm ay yüzeyi disko topu camlarıyla kaplanmış, ışıltı o yüzdenmiş, filan...
Bu ironik/fantezi reklamın mesajı finalde çıkıyor tabii:
In an Absolut World, yani bir Absolut dünyası.
Yıllardır sadece şişesiyle reklamını yapan Absolut’un yeni stratejisi bu.
Tarihi belirsiz bir gelecekte hayal edilenler gerçekleşiyor.
Yeni kampanyayı Fransız TBWA reklam ajansı kotarmış.
Geçen kasım Paris’e davet etmişlerdi, kampanyanın nasıl ortaya çıktığını anlatmak üzere.
Nitekim Paris’teki TBWA binasında kampanyanın yaratıcısı Sebastian Vacherot (yüzü Jean Paul Gaultier’yi anımsatıyordu) gayet eğlenceli bir dille yeni kampanyayı anlatmıştı.
Sebastian kampanyayı anlatırken bir ara sıkılmış ve önümdeki kağıda bir şeyler çiziktirmiştim.
Konuşması bitince de ona gösterdim, "Tamam kampanya eğlenceli, ama bunun lokali daha eğlenceli olurdu, bakınız şekildeki gibi" diyerek.
Gösterdiğim çizim basitçe şuydu: Kız isteme ritüelini hepimiz biliriz. İşte o malum gelecekte, bu geleneğin tersine döndüğünü varsaydım.
Kız, kendisini istemeye gelen erkeğe ve ailesine kahve ikram etmiyor. Bu kez erkek, hazırladığı kahveyi onu istemeye gelen kıza bizzat ikram ediyor!
Üstelik ortada "Allah’ın emriyle, peygamberin kavliyle" diyen aileler de yok.
Belki kız kahvesini içtikten sonra "Hadi Reina’ya gidelim" bile diyebilir, bilemem.
Meğer o toplantıda anlattığım bu çizim gerçeğe dönüşmüş.
Heyecanlanmayın, tabii ki sadece fotoğraf karesi olarak.
Göndermişler, hoşuma gitti.
Sitelerinde de yayınlıyorlar (www.absolut.com/tr/iaaw).
Şimdi gaza geldim, yeni dünya hayalleri (İran’daki reklam panolarında aniden porno yayınlanması gibi daha keskin ve erotik üstelik) kuruyorum kafamda (In an Onur World).