Paylaş
Çünkü bu partilerde müzik yoktu, dolayısıyla dans eden de...
Herkesin televizyon ya da sosyal medyadan seçim sonuçlarını takip ettiği partilerdi bunlar.
Dün gece yapılan bu tarz partilerden birkaçına davet edildim mesela.
Bir tanesinin davetiyesi gayet profesyonelce hazırlanmıştı, üzerinde tüm partilerin amblemleri vardı ve üzerinde şöyle yazıyordu:
“Her kimi destekliyorsan destekle, yine de gel.”
Peki bu partilerin amacı neydi? Neden seçim sonuçlarını izlemek için eve bir sürü insan çağırmak gereği duyuluyordu?
Bence dert şu: Beraber endişelenmek, beraber sevinmek.
Ve yine beraber şu can alıcı soruya yanıt aramak:
“Şimdi ne olacak? Bundan sonra neler olabilir?”
Maç seyreder gibi seçim sonucu partisi yapılması bu yüzdendi dün gece.
Sezen Aksu’nun beyaz yatlı kaptanı
“Üç hafta kadar dinlenip sağlam bir kafa ile İstanbul’a dönmeyi düşünüyordum. Bir gün kaldığımız moteldeki arkadaşlar yatla geziye çıkmamızı teklif etti.
Yat limanına gittik. Alangül adındaki yat çok hoşumuza gitti. Sahibinin Sinan adında bir genç olduğunu öğrendik.
Onu bulduk ve yatını kiralamak istediğimizi söyledik.
İnanın daha konuşmaya başlarken içimde bir şeylerin kıpırdamaya başladığını hissettim.
Bodrum’dan ayrılmamıza üç gün kala hayatımda yeni bir sayfanın açılmaya başladığının farkındaydım.”
Bu cümlelerin sahibi Sezen Aksu.
1980 Ağustos’unda HEY Dergisi’nden Hulusi Tunca’ya verdiği röportajda anlatmış bunları.
Bu röportajı durup dururken bulup okumuş değilim tabii. Tunca nefis bir şey yapmış ve seksenli yıllarda HEY’de çıkan röportajlarını, müzik listelerini derlediği bir Seksenler kitabı yayınlamış.
Bu Sezen Aksu röportajı da oradan alınma.
O günlerin naif magazinine ışınlanmak için şahane bir soluk Tunca’nın Seksenler kitabı.
Peki Sezen Aksu’nun röportajı nasıl bitiyor?
Devamı şöyle:
“Sezen Aksu ile 27 yaşındaki Sinan Özer Bodrum’da geçirdikleri günün sonunda uzun uzun konuşmuşlar.
Sinan Bey, ‘Bak Sezen, senden hoşlandım. İstersen evlenelim Amerika’ya yerleşelim. İstersen ömür boyu arkadaş olalım’ demiş.
Sezen susmuş kalmış, yanıt verememiş.
Sezen’i ziyaretimizde hala Amerika yolculuğunun muhasebesini yapıyordu kendi kendine...”
Vale terörü
Dün yayınlanan Ece Sükan ve eşi Ümit Benan’ın kavga görüntüleri korkunçtu.
Bebek’teki valelerden biri kullandığı arabayı çiftin üzerine doğru sürmüş ve hafifçe çarpmış.
Ümit Benan haliyle valeye bağırmış. Sonrası tufan...
Etraftaki diğer valeler de kavgaya karışmış, kavgayı ayırmak isterken Ece Sükan yerlerde sürünmüş.
Bu kavgaya ne yazık ki şaşırmadım.
Çünkü bazı mekanların kapısı ve valeleri kendilerini o mekanın işletmecisi, bulundukları semtin de sahibi/kabadayısı filan sanıyor.
Kafalarına göre davranıyorlar.
Onlara bu payeyi/sınırsız gücü verenler de tabii ki işletmeciler!
Ya bu payeyi vermek zorunda kalıyorlar (çünkü bazı semtlerde belli isimlere kapıyı/valeyi teslim etmek zorundalar, böyle bir karanlık şehir kuralı var) ya da bile isteye sonuca katlanıyorlar, çünkü onlar da valeyle aynı kafada oluyor çoğu zaman.
O yüzden: Ece Sükan ve Ümit Benan’a çok geçmiş olsun.
Paylaş