Paylaş
Sebebi malum; Tuzcuoğlu yeni sevgilisi Selim Kurtoğlu’yla evleniyormuş.
İyi hoş, ama bu evlilik sürecinin her detayını niye kameralar önünde yaşıyorlar ki?
Niye bu kadar şehvetliler kendilerini paylaşma konusunda?
Tuzcuoğlu romantik detaylarla doyuruyor basını mesela, durmuyor: “Doğum günümde çok güzel bir paket geldi.
Kristal üzerine duygularını yazdırmış. Sonunda da güzel bir cümle yazmıştı, ama şimdi heyecandan unuttum.”
Hemen Selim Bey giriyor devreye, unutulan cümleyi hatırlatıyor: “Bana bu şerefi bir ömür boyu bahşeder misin diye yazmıştım.”
İzleyenler eriyor tabii.
“Vay be!” diyor, “Adam ne romantik ve kadın da ne kadar şanslı.”
Bir kere romantik adam cool olur.
Herkesin ortasında söylemez böyle şeyleri.
Bir şeyleri birilerine ispat etme kaygısı yoktur. Hoşuna gitmez böyle kamuya lönk diye açılmalar...
Bir başka şehvetli konu da bu popüler ve ünlü kadınların “beni ailemden istedi” gelenekselliğine bayılmaları.
İpek Tuzcuoğlu’nun da belli ki hoşuna gitmiş bu.
“Hem ilk kez nişanlandım hem de beni ailemden istediler” demiş.
Kusura bakmayın ama, hiç gerçekçi değil.
Sanki aile “katiyen olmaz evladım, hayır evlenemezsin” dese hiç evlenilmeyecek, ilişkiden o dakika vazgeçilecekmiş gibi...
Öyle bir şey yok tabii.
Laf olsun fantezi olsun, maksat “herkes beni/bizi konuşsun...”
TransTürkiye
Başlık, 2005 yapımı meşhur Amerikan filmi “Transamerica”dan esinlenme.
Çok ama çok iyi filmdir bu arada, izlemediyseniz muhakkak bulup izleyin.
Birden bu filmin aklıma gelmesi ise ünlü bir oyuncunun eşini transseksüel bir şarkıcıyla aldattığı iddiasının gündeme gelmesi.
İddia yalanlandı, “öyle bir şey yok” dedi taraflar (doğal olarak).
O yüzden şimdi isimlerini tekrar zikretmeye gerek yok.
Zaten benim ilgimi çeken esas mesele şu: Diyelim ki böyle bir şey gerçekten yaşandı.
Geride kalan heteroseksüel kadının duyguları ne olur?
Peki “öteki kadın” olarak transseksüel kadının duyguları nedir?
Heteroseksüel kadın, eşini tekrar kazanmak için transseksüel kadınla rekabete girişir mi?
Sizden gelecek yanıtları haliyle merak ediyorum tabii...
Çok güzel hareketler
- Ünlü yazar Paul Auster’ın Hürriyet Pazar’a verdiği röportajda, “Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum” deyip gerekçe olarak da “hapiste yatan yazar ve gazetecileri” göstermesi...
- Demet Akbağ’ın cumartesi gecesi pijamalı bir vaziyette evde kanasta oynarken bir anda sıkılması ve eşi Zafer Bey’le dışarı çıkmaya karar verip soluğu Sortie’nin içinde açılan Cenk Eren’in pavyonunda alması. Ve sahneye çıkarak yaklaşık bir saat hem şarkı söyleyip hem de komik anekdotlar anlatarak gelenlere doğaçlama bir kabare izlettirmesi...
Buika yine gelebilir
Almodovar’ın son filmindeki düğün sahnesinde dinleyip bayıldığınız ve belki de ilk kez keşfettiğiniz şahane şarkıcı Buika, baharda İstanbul ve Ankara’ya konser vermek için gelebilir.
Tamam, bu tarz kesinliği net olmayan “şu şarkıcı GELEBİLİR” haberlerini ben de sevmiyorum.
Ama bizzat organizatör Sinan Ufuk Nergis’den aldım haberi.
Kendisi Monica Molina ve Pink Martini konserlerini de düzenleyen bir isim. Bu arada Buika iki yaz evvel İstanbul’a gelmiş ve SuAda’da konser vermişti. Sahne o kadar kötü bir yere konumlanmıştı ki, kimse zevk alamamıştı konserden.
O yüzden umarım Buika’yı bu kez daha hoş bir mekanda dinleme şansına erişiriz.
Paylaş