Paylaş
Maslak TİM’in iç kısımlarına doğru ilerledikçe koku daha da artıyor, kalabalığın yoğunluğu da...
Meğer mutfağın nerede olduğu keşfedilmiş ve bazı konuklar mutfağın kapısından çıkar çıkmaz garsonların elindeki kızartma tabaklarından birer ikişer götürüyor tavukları, börekleri...
Sanırsın kıtlıktan çıkmışlar, öyle bir kızartmaya hücum koşturmacası, hani inanılır gibi değil...
Maslak TİM’de olmamın nedeni Behzat Ç. Ankara Yanıyor filminin galası sebebiyle.
Aslında ortamda tam bir Behzat Ç. atmosferi var.
Galadan çok herkes arkadaşıyla kafede buluşmuş havasında.
Kıyafetler spor ve siyah ağırlıklı. Ellerde bira, yüz ifadeleri galalarda gördüğümüz sahte fingirdemelerden uzak.
Daha çok sıkıntılı, düşünceli...
Derken önümden filmin oyuncularından Serenay Sarıkaya geçiyor. Çok güzel, çok sıcakkanlı. Kızartma kokusunu unutturan türden...
Bennu Gerede’yi görüyorum, yanında annesi Canan Gerede.
“Annem sürükledi beni” diyor. Onun yüzündeki ifade ise daha çok “Hangi gezegendeyim ben?” ifadesi.
Ve içeri geçiyoruz, film başlıyor. Bazı sahneleri sık sık alkışlanan yeni Behzat Ç. filmi nasıl peki?
Onun da notları aşağıdaki yazıda...
Gezi’ye adanmış bir film
Behzat Ç. hayranı değilim.
Dizisine de birkaç kere göz gezdirmişliğim vardır. “La”lı konuşmalarını filan ilk kez bu filmde duydum.
Ama Behzat Ç. nasıl bir karakterdir, yazılan çizilenden az çok biliyorum.
Bu filmde ise en çok yan karakterlere bayıldım.
Harun’a, Hayalet’e, Akbaba’ya... Meğer hepsi şahane, hepsi çok eğlenceliymiş. Hele Harun’un esprileri, dümdüz saflığı nefisti.
ÇATIŞMIYOR, DİRENİYORLAR
Gelelim filmin hikayesine...
Bir sürü şey aynı anda anlatılmaya çalışılıyor.
Bir dizi cinayetin sırrı, o cinayetlerden biriyle gelişen siyasi ve toplumsal olaylar, o toplumsal olayların Gezi’de yaşananlarla tamamen aynı olması, polis teşkilatındaki farklı görüşler ve Gülen Cemaati’ne göndermeler, ana akım medyanın tüm bu olaylar içindeki rolü/pandaların sessizliği...
Hepsi birbiriyle bağlantılı gibi gözükse de filmde öne çıkan, akılda kalan tek şey Gezi oluyor.
Cinayetlerin sırrı ve Kenan İmirzalıoğlu’nun oynadığı “Ejder Kapanı” filmindekine benzer intikam hikayesi ise geri planda ve hayli sönük kalıyor.
Zaten finalde de Behzat Ç., “Çatışmıyorlar, direniyorlar” diyerek son sözünü söylüyor.
FİLM OLARAK ZAYIF
Sözün özü: Cuk oturmuş Gezi göndermeleri nedeniyle seyircinin duygusal taşmalarını fazlasıyla karşılıyor Behzat Ç. Ama film olarak ne yazık ki zayıf.
Hele o çatışma sahnesi “Keşke olmasaydı” denilen türden, çok kötü.
Ercüment ve Behzat çatışması da bir yere bağlanmıyor.
Nejat İşler havalı kötü adam olarak havada kalıyor.
SERENAY, MONICA GİBİ
Serenay Sarıkaya ise Matrix’in ikincisinde Merovingian adlı kötü ve gıcık karakterin yanında boy gösteren seksi Persephone gibi (Monica Bellucci oynuyordu).
Persephone’nin Matrix gidişatında en azından bir etkisi vardı. Sarıkaya’nın karakterinde ise maalesef öyle bir şey yok, sadece ortalıkta geziniyor.
SARAR’A ŞAŞIRILDI
Filmin dikkat çekici bir yanı da ürün yerleştirmesi yapan markalardı.
Bunlar arasında yer alan Sarar özellikle çok konuşuldu galada. Siyasi figürlerin tercih ettiği markalardan biri olan, Başbakan Erdoğan’ın da çok sevdiği Sarar’ın bol Gezi mesajlı bir filmde yer alıyor oluşu herkesi şaşırttı.
Paylaş