Paylaş
Keza açılmayı istesem de tüm sosyal hayat zaten kapalı.
Yani uzun süredir aşk yok, aşk için heveslenmek yok, çünkü yeni biriyle tanışmıyorum.”
Sadece bir değil, o kadar çok tanıdık-tanımadık insandan buna benzer cümleler duydum ki...
Herhalde bu dönemin izlerinden biri de bu olacak: Hissizlik, yani aşksızlık.
“Peki aplikasyon üzerinden tanışmalar? Onlardan umut yok mu” diyebilirsiniz...
O konuda ikiye ayrılıyor insanlar.
Bir grup, aplikasyonlarda peş peşe yeni insanlarla tanışıyor, evet.
Bu da doğal. Eleştirecek bir durum yok.
Ama aplikasyon tanışmalarının ilerlemesi için flört lazım. Flört için de ortam.
Şu an buluşacak, görüşecek sosyal ortam ise yok.
“Köşedeki kahvecide kuyrukta buluşalım” derseniz, o başka tabii.
Onun da kendine göre romantik bir yanı olabilir: Kuyruk romantizmi.
İkinci grubun ise aplikasyonlarla alakası yok.
Oradaki tanışmalardan soğumuş, istediğini elde edememiş ya da aplikasyon mesaisi harcamaya en başından hiç tenezzül etmemiş.
Dolayısıyla bu grubun son bir yıldır hayatı sadece yakın arkadaş çevresiyle geçiyor ve haliyle yeni biri karşılarına az ya da hiç çıkmıyor.
Yine de, evindeki kanepesinde bir sağa bir sola dönmek suretiyle karantina gecelerini geçirmek zorunda kalan bu iki grubun derdi ortak gibi geliyor bana:
Herkes aşk denilen heyecanın peşinden koşuyor.
‘Normal People’ itirafı
Normal People dizisinin başrol oyuncularından 24 yaşındaki Paul Mescal, kendi kuşağının ilişki yaşama biçimini Barbaros Tapan’a verdiği röportajda şöyle eleştiriyordu:
“İlişkiler daha kullanmaya yönelik, daha ucuz. Artık aplikasyonlar üzerinden ilişki yaşayanlar bile var. Aplikasyonlardaki fotoğrafları sağa sola kaydırarak birileri hakkında fikir sahibi oluyor ya da olduğunuzu zannediyorsunuz... Bu ilişkiler toplumda sahte ve romantik olmayan bir tat, bir duygu yaratıyor”.
Mescal belki farklı bir şey söylememiş.
Hepimizin çoğu zaman düşündüğü şeyleri dile getirmiş.
Ama 24 yaşındaki biri söylüyor bunu.
Demek ki Z kuşağı tamamen aplikasyona bağlı bir kuşak değil.
Hatta 30 ila 40 yaşındakiler daha çok bağımlı aplikasyon ilişkilerine...
Kimya okuması
Mescal aynı röportajda, dizideki partneri Daisy Edgar-Jones ile çekimler öncesi ‘kimya okuması’ yaptıklarını anlatmış.
Kimya okuması şuymuş: Partneriyle kimyasının tutup tutmadığını görmek için senaryodan bir bölümün karşılıklı okuması/oynanması...
“Okumayı yaparken sahneyi canlandırmak yerine birbirimizle konuşur gibi hissettiğimizi çok net hatırlıyorum” demiş Mescal.
Daisy ile kimyaları daha ilk baştan tutmuş yani.
Bizdeki oyuncular arasında böyle kimya okumaları yapılıyor mu acaba?
Gerçi insanın o uzun senaryolardan okuma yaparken bile kimyası kaçabilir.
Onu da göz ardı etmeyelim.
Paylaş