Arif v 216 komik mi, değil mi?

Birkaç sahnede güldüm, onun dışında filmin genelinde hep parçalı bulutlu gülümsedim.Anladığım kadarıyla Cem Yılmaz’ın da derdi çılgınlar gibi güldürmek olmamış bu filmle. Daha çok fantastik bir Türkiye masalı anlatmak istemiş.O yüzden “Çok güleceğiz” diye filme gidenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Çünkü bu bir komedi filmi değil. O yüzden filmi Şahan Gökbakar’ın karakter komedileriyle karşılaştırmak da manasız. Elmalarla armutlar misali...

Haberin Devamı

Evet film biraz uzun. Zaten film başlayana kadar 25 dakika reklam seyrediyor ve çok bunalıyorsun.
Dahası, son iki reklamda Cem Yılmaz oynuyor.
Onun reklamları bitiyor, filmi başlıyor. İlginç bir durum.
◊ Filmde de reklam devam ediyor. Ama onlar rahatsız edici değil. Yemek Sepeti’nin ürün yerleştirmesi gayet zekiceydi mesela.
◊ Filmin kostümlerine ve yarattığı tüm o 1969 yılı atmosferine bayıldım. Gerçekten o döneme ışınlanıyorsun.
Hele disko sahnesi çok iyi.
◊ Gel gör ki muhteremler, yabancı filmlere göndermeler daha iyi olabilirdi. Çoğunu sıkıcı buldum.
◊ Nuri Bilge Ceylan ve elma göndermesi ise pek tatlıydı, sevdim...
◊ Zafer Algöz, Zeki Müren rolündeki Çağlar Çorumlu’yla beraber en sıkı oynayanlardan biriydi. Yok hayır, olumsuz bir şey yazarsam Algöz beni de Ayça Tekindor gibi azarlar diye böyle düşünmüyorum.
Cidden Besim Toker rolünde döktürüyordu.
Ama şunu da söylemeli azizim: Algöz’ün Twitter’dan Ayça Hanım’a verdiği kaba yanıtı Besim Toker bile hoş karşılamazdı.
◊ 60’lar Türkiye’sinin o kibar, fazlasıyla iyimser ve aynı zamanda özgür hali filmi izleyen yeni nesle nasıl gelecek, esas onu meraktayım...
◊ Üç günlük rekor gişe rakamı gösteriyor ki, 60’lar Türkiye’sini masal gibi resmeden filmi seyirci sevdi. Gerçekten o bölümler iyi ama aynı zamanda hüzünlü geliyor insana. Uzak diyarlardaki sevgili misali.
◊ İlginç olan bir şey daha: Eski Türkiye kapsamında özlemle anılanlardan biri de 90’lar Türkçe pop şarkıları.
Özellikle de Tarkan ve Mustafa Sandal hitleri.
◊ Yer yer ve hafif şiddette politik göndermeler var mı? Var. Özellikle 2017 bölümüne gelindiğinde...

Haberin Devamı

Soho House’un davetinden notlar

Soho House’un yaratıcısı ve kurucusu Nick Jones’un İstanbul’daki kulüpte vereceği özel yemekten daha önce bahsetmiştim.
Pazartesi gecesi o davetteydim. İşte içeriden notlar...
◊ Davetin başında Nick Jones’u aşçı önlüğüyle görünce şaşırdım.
Meğer o gecenin yemeklerini bizzat kendisi yapmış!
Jones’un bu samimi ve doğal hali gerçekten şahane.
İstese böyle bir şey yapmayabilir, hiç uğraşmayabilir. Sonuçta patron.
Ama bunu keyifle yapıyor ve kendisi de çok eğleniyor.
◊ Yemekte kimler mi vardı? Hemen gözüme çarpan isimleri sıralayayım:
Derin Mermerci, Kanat Atkaya, Demet Müftüoğlu Eşeli, Cüneyt Özdemir, Ayşe Kucuroğlu, Özlem Avcıoğlu, Hande Ataizi’siz Benjamin Harvey (Hande Los Angeles’taymış).
◊ Yemekte Soho House üzerine bolca konuşuldu. İstanbul’da üçüncü yılına giren kulüpte yakında büyük yenilikler varmış. En büyük yeniliğin ise üyelerde olacağı konuşuluyordu!
◊ Bir de sadece yaz sezonuna özel küçük bir Soho House açılabilirmiş.
Ya İstanbul’a yakın mesafede bir deniz kıyısında yahut Bodrum, Çeşme tarafında...
Halen bu konuda araştırmalar sürüyormuş.
◊ Bir pazartesi daveti dansla biter mi? Valla bitti. Yemekten sonra davetlilerin çoğu dans ediyordu.

Şu sıra...

◊ En çok DotKanyonda’nın yeni oyunu “İnsan Kulağı”nı merak ediyorum. 19 Ocak’ta başlıyormuş...
◊ Gecikmeli bir Koray Avcı hayranı oldum, bir ara konserine gitmek istiyorum...
◊ Alman dizisi “Dark”a başladım. İlk bölümler “Stranger Things” gibiydi, sonra “Lost”a bağladı. Altıncı bölümde ise kendini bulmaya başladı. Bakalım ne olacak...
◊ Elçin Sangu’nun da oynayacağı yerli vampir dizisini meraktayım.
Dizi Blu TV’de yayınlanacakmış, çekimler başlıyormuş.

Yazarın Tüm Yazıları