‘Antikorluyum aşkım, rahat ol’

Çok değil, 1 yıl önce günlük sıkıcı konuşma cümlelerimiz aynen şöyleydi:

Haberin Devamı

“N’aber, her şey yolunda mı? Yeni proje var mı? Haftaya bir kahve içelim, görüşemiyoruz.”

Elbette o kahveler hiçbir zaman içilmedi. Hep sonraki haftaya ertelendi.

Meğer kahve sözleri üzerinden ilerleyen o birbirinin aynısı konuşma balonları gayet güzelmiş.

Şimdinin cümlelerine bakın, hepsi virüs üzerine. Son günlerin gözde cümlesi mesela bu:

“Maskeni çıkarabilirsin, antikorluyum aşkım ben, rahat ol.”

Hastalığı yeni atlatmışların ya da etraflı bir test sonucu antikorlu olduğunu öğrenenlerin, yani geçmiş aylarda korona geçirdiğini fark edenlerin cümlesi bu.

Devamı da var: Antikorunu aynı seviyede tutmak için ona göre beslendiğini söyleyenler.

Kısacası, bugünlerde antikor aşağı antikor yukarı.

1 yıl öncesinin o masum “kahve içelim”i çoktan unutulmuş durumda.

Haberin Devamı

En yararlı 8. Kıta

Mimarlar uzun süredir “dünyanın geleceğini kurtarmak” üzerine tasarımlar yapıyor.

Onların sonuncusu, mimar Lenka Petráková’nın tasarım çevrelerince “büyüleyici” olarak tanımlanan “8. Kıta” adlı projesi.

Petráková’nın projesinin çizimlerini görür görmez okyanus üzerinde ultra teknolojik özelliklere sahip mikro bir şehir kurulacak sandım.

Tasarımın öyle bir havası vardı.

Meğer 8. Kıta adlı bu yüzer istasyon projesi, dünyanın en büyük kirlilik sorunlarından birini çözmeyi vaat ediyormuş: Okyanus çöpü.

Su yüzeyindeki plastik kalıntıları toplayıp geri dönüştürecek olan 8. Kıta, daha temiz ve sürdürülebilir bir gelecek hayal ediyor.

Lenka Petráková’nın projesi aynı zamanda kendi kendine yeten bir yapıya sahipmiş.

Çünkü üzerinde güneş panelleri var. Bu panellerin altında da sebze ekilen seralar. 

Umarım hayata geçirilebilir 8. Kıta projesi.
‘Antikorluyum aşkım, rahat ol’

Herkes sahnesini kaybetti

Önceki gün Berrak Tüzünataç’la karşılaştım.
Yeni evine taşınma telaşı içindeydi.
Kısa sohbet esnasında pek şahane bir şey söyledi:
“Pandemi sürecinde herkes sahnesini kaybetti.”
Berrak’ın “sahne”den kastı şu: Hepimizin kendini iyi hissettiği bir sosyal çevresi var.
Bu çevre, iş ortamı ya da sürekli takıldığı mekandaki arkadaşlık çevresi olabilir.
İşte o sosyal çevrelerde kendimizi ifade ederek bugüne kadar mutlu mesut yaşıyorduk.
Pandemi o sahnemizi elimizden aldı diyor Berrak.
Çok haklı.

Haberin Devamı

Pardon siz ‘Flygskam’cı mısınız?

Önce İsveçlilerden “Lagom”u öğrendik.

Lagom, kelime anlamı olarak “ne çok fazla ne de çok az” anlamına geliyordu.

Yani dengeli bir yaşam sürme felsefesi. Bizim deyimimizle, “tam kararında”.

Derken Danimarkalıların “Hygge”sı popüler oldu.

Tek bir kelime karşılığı olmayan Hygge kısaca rahatlık, konfor, sıcaklık anlamına geliyordu. Bir tür kuzey usulü mutlu yaşama sanatı. Şimdilerde İsveç’ten gelen bir başka kelime trend oldu: Flygskam.

Flygskam kısaca “uçuş karşıtlığı” demek. Aynı zamanda uçak yolculuğuyla dünyaya bırakılan karbon izi sonrasında hissedilen suçluluk ve utanç duygusunu anlatıyor.

İsveç’te giderek büyüyen bir hareketin simgesi bu kelime. Hareketin baş savunucularından biri de tanıdık bir ismin annesi:

Haberin Devamı

Greta Thunberg’in annesi Malena Ernman.

Pandemi nedeniyle tüm dünya kendiliğinden Flygskam’ı benimsedi ama sonrasında ne olur, bilemem Malena.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları