Paylaş
MONT BLANC’IN TEPESİNDE
Geçen hafta içi ilk kez anda kalmayı başardım galiba. Galiba diyorum, çünkü ilk saniyelerde işin içine doğal olarak endişe, korku filan girdi.
Neden? Çünkü Cessna tipi pervaneli bir uçağın içinde Avrupa’nın en yüksek zirvesi Mont Blanc’ın iç kısımlarına doğru ilerliyordum.
Keskin kayalıklar etrafında slalom yaparak seyreden uçağımız yere çakılıp kalsa acaba ne olurdu?
Kaç gün aç kalırdık? Önce pilot mu beni yerdi? Yoksa ben mi pilotu?
Gibi gibi onlarca saçma şey geliyor insanın zihnine...
Sonra? Sonra bir şey oluyor ve hiçbir şey düşünemiyorsun!
Çünkü karşındaki manzara öyle içine alıyor ki insanı.
Hipnotize oluyor, salaklaşıyorsun.
İşte anda kalmak tam da böyle bir şey olsa gerek.
Sadece koskoca dağın zirvesi ve sen varsın.
Başka bir halt yok!
Peki nereden çıktı Mont Blanc’ın tepesini pervaneliyle turlamak? İki ay önceydi. Seyahat sitesi Jabiroo.com’un kurucusu Sunay Babahan’la karşılaştık.
Yüzünde İstanbul’da yaşayan birinde göremeyeceğiniz türden bir tatlı tebessüm. Dedim, “Noldu sana?”
Yanıtı kısa ve netti: “Mont Blanc’ın tepesinde dolandım ondandır, cidden nefisti.”
İşte o gün bugündür aklımdaydı. Gitmeli ve o dağın zirvesinde aynı uçuşu yapmalı!
40 EURO’YA ZİRVEDE
35 dakika süren Mont Blanc uçuşunu kişi başı 40 euro veren herkes yapabiliyor.
Oturuyorsunuz pilotun yanına ve keyfini çıkarıyorsunuz (ya da ilk saniyelerde “Deli miyim neyim?” oluyorsunuz).
Benzer uçuşlar Avrupa’nın diğer meşhur kayak merkezlerinde de (Courchevel, Meribel gibi) var.
Ama bana söylenen hiçbirinin Mont Blanc kadar etkileyici olmadığı...
Dile kolay, tam 4810 metre yükseklikteki zirvenin içindeki vadiye kadar girip buzullara selam çakıyorsunuz.
NEREYE GİTMELİ?
Bu uçuşu deneyimlemek için gidilecek yer ise Cenevre. Oradan Fransa’ya geçip bir saatte Megeve kasabasına ulaşılıyor.Pervaneli uçakların kalktığı karlarla kaplı küçük havalimanı Megeve’e çok yakın.
COURCHEVEL BODRUM, BURASI ALAÇATI
Megeve demişken: Courchevel kayakçılar için Bodrum’sa, Megeve bir adet Alaçatı. Sonradan etrafına kayak pistleri kurulan Megeve, Courchevel’e göre daha Fransız (Rus ve Türk turist pek az), daha rafine/sofistike. (Michelin yıldızlı üç tane restoranı var.
En meşhuru Emmanuel Renaut’nun Flocons de Sel’i.) Ayrıca Megeve’deki chalet’ler şatafat, lüksten ziyade doğallık ve spa kültürüyle ön planda.
En iyi örneklerden biri Chalet Zannier.
SON SÖZ
Mont Blanc etrafındaki pervaneli uçuş sonrası okuduğum Osho’nun Yaşama ve Ölme Sanatı kitabında şöyle diyordu. Onu da aktarıp huzurunuzdan çekileyim diyorum:
“Bilinçli yaptığın her şey yaşanmıştır ve artık bir kalıntı değildir. Bilinçsiz yaptığın her şey bir kalıntı haline gelir. Çünkü onu hiçbir zaman tamamen yaşamış sayılmazsın.
Bir şeyler tamamlanmamış olarak kalır.”
Eyvallah Tuğçe Kazaz
Küresel güçler... Baronlar... Yeraltı ve yerüstü kaynakları...
Oyun, senaryo, siber savaş... Filmlerde subliminal Hıristiyanlık mesajları... CHP zihniyeti... Ve yine baronlar...
Cüneyt Özdemir’in 5N 1K programına katılan Tuğçe Kazaz’ın konuşmasından geriye kalan anahtar kelimeler üç aşağı beş yukarı bunlardı.
Özdemir’in dediği gibi, her soru karşısında öyle iddialı, büyük ve flu cümleler kurmaya başlıyor ki Kazaz, bir anda kendisi de kayboluyor o cümleler içinde.
Ayrıca söylediği hiçbir şey yeni değil.
Komplo teorisyeninden geçilmeyen bu ülkede tüm bu iri laflar çoktan konuşuldu, eskidi, dizilere senaryo oldu filan.
Bir güncelliği yok.
Esas kendisine yöneltilmesi gereken soru şu:
Kazaz neden kendine böyle bir misyon biçti? Artık yeni mesleği yorumculuk ve komplo teorisyenliği mi?
Zamanında Hıristiyanlığa geçmesiyle ilgili olarak da neden basitçe, “Çok aşık olmuştum, bu yüzdendi” diyemiyor?
İttihat ve Terakki’den başlayıp ezberci eğitim anlayışına, oradan da CHP zihniyetine viyadükle bağlanmayı yeğliyor?
Unutmadan, Tuğçe Kazaz programda sıkça “Eyvallah” deyip durdu. Hiç kendisine ait bir jargon gibi durmadığından, sonradan edinilmiş olduğu çok belli olduğundan mı bilmem, her “Eyvallah”ında “Allah Allah” oldum.
Kimse bir yere kaçamıyor
Üç yıl önce Kenan Doğulu-Beren Saat çiftinin Meksika tatilinde dudak dudağa ilk kez görüntülenmesi gibi, borcu dolayısıyla kayıplara karıştığı söylenen işadamı Can Ateş de aynı ülkede görüntülendi.
Türkler her yerde geyiğinden çok muhabir ruhlu Türkler her yerde diyeceğim.
Ünlü birini gördük mü, çat diye çekiyoruz.
Dünyanın bir ucuna kaçsanız da fark etmiyor işte...
Can Ateş olayı “artık herkes gönüllü muhabir” tezini bir kez daha kanıtladı.
Paylaş