Ali 'Enis Arıkan' Turca

Bir firmanın reklamı için yaratılan "ajans popçusu" Ali Turca’nın gerçek adı soyadını açıklıyorum, meraklı gönüllere. Umumi arzu üzerine...

Haberin Devamı

Malum geçen hafta yarım bilgi vermiştim. Enis ya da Ediz galiba adı diye. Şimdi, dikkatli bir okur sağolsun (bugün okurdan beslendim, bol proteinli), tam bilgileri bizzat ulaştırdı bana.

Siz de o bilgilere ulaşabilirsiniz nitekim, sinematurk.com’da var.

Evet, sadede gelelim. Ali Turca’nın gerçek adı Enis Arıkan. 1983 doğumlu.

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde okumuş. Ve esasen oyuncu kendisi.

Kadın İsterse ve Gurbet Kadını gibi dizilerde oynamış.

Şimdi rahata erdik sanırım. Bir sırrı daha ifşa etmenin verdiği kronik hazla yeni sulara yelken açabiliriz. Filan. Sıradaki lütfen (ajans popçusu olmasın bu sefer)....

Kanyon, Japonya’daki Kanal’ın kopyası mı?

Nasıl insanların dünyanın bilmem neresinde yaşayan bir ikizi, ruh eşi olduğuna inanılıyorsa binaların da öyle.

Haberin Devamı

Bakınız, daha önce Dubai Towers’ın copy paste bir mimariye sahip olduğu, pek de özgün olmadığı ortaya çıkmıştı. Şimdi aynı şey Kanyon’un başına geliyor galiba.

Nasıl mı? Meğer açıldığı günden beri mimarisine herkesin hayran olduğu Kanyon’un bir benzeri Japonya’nın Fukuoka şehrinde varmış. Adı da "Canal City (Kanal Şehir)".

Tıpkı Kanyon gibi alışveriş - residence ve ofislerden oluşan bir kompleks.

Ve fotoğraflarına bakınca hakikaten Kanyon’la aynı çizgide bir mimariye sahip.

Sadece renkleri farklı. Japonlar dış cepheyi bordoya boyamışlar. Bir de ortasına bizdekinden daha geniş bir havuz ya da kanal koymuşlar. Artık adını ne koyarsanız...

Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen meraklı kediler için Canal City’nin web sitesi şu: www.canalcity.co.jp/english/information.html

(TEŞEKKÜR: Bu bilgiyi Japonya’da kimya laboratuvarında çalışan bir okurum gönderdi. Kanyon’un reklamlarını görünce Canal City aklına gelmiş ve haliyle benzerliğe çok şaşırmış. )

Basın toplantısı aşıkları

Daniel Day Lewis’in, sevgilisi Isabelle Adjani’ye faks çekerek onu terk ettiğini söylemesini duyunca (fi tarihinde), "Ya ne fena" demiştik.

Meğer onlarınki daha "cool"muş yahu. Erol Köse ile Gülşen’in haline bakar mısınız: Karşılıklı basın toplantısı düzenlemeler. "Yasakken aşktı" klişeleri. Sahte evraklar...

Bir de bunun aşk olduğuna inanıp kimi magazincenapların, ah işte uyuşmadı hayatın gerçeğiyle aşkın gerçeği diye edebi ve edepli ahlak notu vermeleri.

İşte sonuç: Bu senaryo "ya tutarsa" dendi, ama tutmadı.

Bir dahakine iyi stratejistler, danışmanlar lazım, ayrıca işi sıkı tutmak. Olmadı böyle.

Ya da tüm bunları bırakıp sadece şarkı söylemek lazım. Avaz avaz. Ne dersiniz, Gül(she)n?

Ve Safran, Sapphire’den ayrıldı

Cuma günü Safran’ın, Kuruçeşme’deki Sapphire’in içinde açılmasına şaşırdığımı yazmıştım. Çünkü gece hayatını yakından takip eden bilir, Safran’ın kemik kitlesiyle Sapphire’in müşterisi siyahla beyaz kadar farklıdır.

O yüzden, ya Safran ayrı bir cumhuriyet olacaktı Sapphire içinde ya da tutmayacaktı ve yıllardır onu bugünlere getiren kitlesini kaybedecekti.

Nitekim o yazı üzerine Aslı Alltan aradı. Safran’ın Sapphire’den iki -üç gün önce çekildiğini söyledi.

Meğer kapalı olmasının da nedeni buymuş. Lakin enteresan olan Sapphire’ciler hálá Safran’ın adını kullanıyor. Safran’ın adı hálá orada yazıyor. Basında da çıkıyor, Safran bizde diye.

Aslı Altan telefonda Sapphire’le "doku uyuşmazlığı" yaşadığını söyledi.

Bu yüzden zararın neresinden dönsen kardır mantığıyla Safran markasını yıpratmamak adına dükkanını geri çekmiş.

Peki şimdi ne olacak? Kışın taşındığı yeni yerinde de eski havasını bir türlü bulamayan Safran yazlık bir yere geçecek mi?

Evet, hem de ilginç bir mekana. Safran büyük ihtimalle, Crystal’ın chill-out kısmına yerleşecek.

Umarım orada tekrar yaşanır eski (çılgın) Safran geceleri. Temennimiz bu...

Yazarın Tüm Yazıları