Paylaş
Elbette herkes trend olacak durumları kendine göre yorumlayıp yönlendirme yapar.
Ama bu yıl ortak bir payda var.
WTTC’den (Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi) Hilton’a kadar tüm 2022 seyahat raporlarında rastlanan tanım şu:
Daha az ama iyi seyahat.
“İyi seyahat”ten kastedilen şey, seyahat süresinin daha uzun ve içeriğinin daha dolu, daha anlamlı, daha kaliteli hale gelmesi...
Bir başka üzerinde durulan tanım ise “sürdürülebilir seyahat”.
Evet, sürdürülebilir kelimesi çok fazla kullanılıyor ve bu yüzden de anlamını yitirmek üzere.
Ama birçok otel aslında kendini buna göre planlamaya başladı bile.
Mesela pandemi döneminde açılan, yapısıyla Design Hotels grubunu andıran bir otel birliği var, Slow.
Otellerinde mutlaka bulundukları bölgenin halkını destekliyorlar.
Bunun için de o bölgenin zanaatkârlarını, şeflerini ve sanatçılarını otellerindeki misafirle bir araya getiren organizasyonlar yapıyorlar.
Yani otele konaklamaya gelen sadece oteli görüp gitmiyor, oranın yaşayanlarıyla da etkileşime geçmiş oluyor.
Bu da aslında pandemi öncesi yükselmeye başlayan “deneyim” ve “hikâye” odaklı turizme tekabül ediyor.
Artık kimse bir bölgeye sadece tek bir amaç için gitmek istemiyor.
Gitmişken o bölgenin her şeyini bütün olarak denemek istiyor.
Bir havalimanı mekanı
İstanbul Havalimanı Dış Hatlar’da şimdiye kadar sadece THY Lounge’u deneyimlemiştim.
Önceki gün IGA Lounge’u da gördüm.
THY Lounge’a göre daha ferah, daha az kalabalığı var.
Ayrıca beklenmedik derecede büyük ve şık bir bara sahip.
Ama onun dışında...
◊ O yapay bitkiler fena halde göz tırmalayıcı...
◊ THY Lounge’un yıllardır alametifarikası olan pide nedense burada da var. Hatta sadece pide var diyebiliriz.
Çünkü yemek seçenekleri biraz yetersiz.
Annie Leibovitz’in harikalar diyarı
Ünlü fotoğrafçı Annie Leibovitz uzun kariyerini kutlayan bir kitap çıkardı:
“Annie Leibovitz: Wonderland”.
Ünlüler, dünya liderleri ve aktivistlerin fotoğraflarının yer aldığı bu nefis kitap vesilesiyle verdiği röportajlardan öğreniyoruz ki, aslında moda hiçbir zaman dahil olmak istemediği bir alanmış Leibovitz’in.
72 yaşındaki sanatçı ilk yola çıktığında ressam olmak istiyormuş.
Kısa süre sonra bu tutkudan vazgeçip fotoğrafçılık derslerine katılmaya başlamış.
1973’te Rolling Stone dergisinin baş fotoğrafçısı olduğunda, “Kimse bana nasıl fotoğraf çekileceğini söylemedi” diye hatırlıyor o zamanları.
Bir ayrıntı daha:
2007’de Kraliçe
Elizabeth ve ailesini
resmi olarak fotoğraflayan ilk Amerikalı fotoğrafçı olan Leibovitz, araştırmadan ve planı olmadan asla çekime çekime gitmezmiş.
Paylaş