2017’nin sosyal hayatına dair kehanetler

2017’de burcunuzu neler bekliyor diye baktınız, bitti. Peki sosyal hayatta sizi neler bekliyor? Ne olacak ne bitecek? İşte 2017’ye dair kehanetler, ortaya çıkması muhtemel fikirler, şeyler...

Haberin Devamı

CANLI MÜZİĞE DEVAM
◊ 2016’nın ikinci yarısında başlayan canlı müzik akımı, 2017’nin ilk aylarında da maalesef tam gaz devam edecek. Ama bundan da hızla sıkılacağız.
Bu akımın tek faydası, yorumu kimselere benzemeyen yeni şarkıcıların sektöre kazanımı olacak.

OFİSİMİZ ÇOK GÜZEL, GELSENE!
◊ Halihazırda bazı markaların ofisleri gerçekten de bir kafeden farksız.
Giderek diğer ofisler de bu yöntemi benimseyecek.
Ofislerin ortak çalışma ve dinlenme alanlarıyla övünmesi moda olacak.
Ayrıca ofis kiralamak gibi dertlerle uğraşmak istemeyen genç girişimciler Kolektif House ve Workinton gibi yerlerde çalışmayı, buraların bir parçası olmayı daha çok benimseyecek.

BEYRUT BİZE GELDİ
◊ Hani bir zamanlar Beyrut’a şaşırıyordunuz ya. Bomba patladıktan en fazla 1 saat sonra yeme içme ve eğlenceye devam etmeleri ‘enteresan’ geliyordu.
Giderek öyle olacağız belki de. Acılar birikip birikip o yükün altında ezildikçe...
Kısacası, “Böyle bir ortamda eğlenilmez” hissiyatı yavaş yavaş sona erecek.

Haberin Devamı

‘RAHAT VE UCUZ’ DEVRİ GELİYOR
◊ Mekanlar rahatlayacak, gevşeyecek. Mesela yılların Sunset’inin After adlı bölümü bu değişimi ilk gördüğümüz yerlerden biri olacak. Mekanın sahibi Barış Tansever o mecburi dönüşümü şöyle anlatıyor: “Artık fine-dining restoran olayı bitti. Daha spor olacağız. Daha rahat, daha kasmayan... Çünkü artık yabancılar yok, biz bizeyiz. Ve Türk müşteri Sunset’i çoğunlukla özel günlerinde ve iş yemeklerinde tercih ediyor. Onun dışında da gelmelerini sağlamak, o algıyı kırmak için After kısmında değişiklikler olacak. Menümüz biraz ucuzlayacak ve dekorasyon değişecek.”

BU İKİ SEMT YÜKSELECEK
 ◊ Arnavutköy yükselişini sürdürecek. Any, Hudson, Whisper, Alexandra ve Cult’tan sonra birkaç yeni mekan projesi daha yolda...Dirimart, Gaia gibi galerilerin açılması, hali hazırda inşaatı devam eden Koç Müzesi’nin burada oluşu ise Dolapdere’nin yavaş yavaş yıldızı parlayan semtlerden biri olmasını sağlayacak. Dikkat, bu yıl burada sürpriz bir restoran açılabilir.

İLK AYLARIN POPÜLERİ
◊ La Boom’dan ayrılan Ercan Gümüşkaya’nın ortaklarıyla beraber Nişantaşı’nda açtığı Must, 2017’nin ilk iki ayında ilgi gören mekanlardan biri olacak.

Haberin Devamı

NARGİLECİYE AKMACA
◊ Lüks nargilecilerin yükselişi devam edecek. Bakınız, lüks nargileci Huqqa, Kuruçeşme’den sonra Emirgan ve Bodrum’a da uzandı 2016’da.
Yeni yılda ise Arap sermayesinin açacağı yeni lüks nargilecileri görmemiz hayli olası.

ŞEFLER KÜÇÜK DÜKKANLARDA
◊ Yeni nesil küçük lokantaların yükselişi devam edecek. Çünkü Türk şefler hünerlerini bir an önce sergilemek için büyük dükkanlar yerine daha küçük dükkanlara yönelmeyi tercih edecek.
Mesela Kaan Sakarya ve Derin Sarıbaş’ın açtığı dürümcü Basta.
Ya da Osman Bahadır’ın Gayrettepe’de açtığı esnaf lokantası Farfara gibi...

Geçen haftanın tuhaf şeyleri

HADİSE-HAKAN SABANCI FLÖRTÜ
Meğer 1 aydır flört halindelermiş. Bu yeni flört hakkında mekan köşelerinde en çok konuşulan şey aradaki yaş farkı. Hadise 6 yaş büyükmüş Hakan’dan. O yüzden, “Bu iş olmaz” diyor bir bilen...Malum, bizde böyle. Kadının erkekten yaşça büyük olması hep bir problem olarak görülür. Ama erkeğin kadından yaşça büyük olması desteklenen bir şeydir. Tuhaf işler ya da: Türk işleri. 

ŞAMPANYA GERGİNLİĞİ
İdo hafta içi bir mekanda sahne almış. Annesi Derya Hanım da oradaymış ve çocuğu şarkı söylerken sahneye tam 10 kez şampanya göndermiş.Sonunda İdo “Ben kazanıyorum sen harcıyorsun” diye çıkışmış. Çocuk da haklı. Sahneye şampanya göndermek mi kaldı? Çok 80’ler gazino kafası. Ama bir yandan İdo’nun cebini rahatlatalım: Şampanya değildir o, köpüklü şaraptır. O da hiç pahalı değil.

Haberin Devamı

Dizilerdeki o trend: “Beraber yaparsak kazanırız”

Netflix’in geçen hafta yayınladığı “The OA” dizisinin finalinde gördük: Beş karakter bir araya geldiğinde önemli bir güç haline geliyordu. Dizinin ana fikri buydu.
Ama bu ana fikri aynı dijital platformun diğer dizisi “Sense 8” zaten işlemişti.
Orada da farklı şehirlerde yaşayan karakterler beraber hareket edince ne kadar güçlü olduklarını görmüşlerdi.
Bir başka dizi, “Yüzde 3”te de benzer bir durum söz konusu. Brezilya yapımı bu fantastik dizide sık sık grup olarak hareket etmenin önemi vurgulanıyor.
Kısacası yabancı dizilerde böyle bir eğilim var. Beraber hareket etmeyi öğrenen karakterlerin hikayeleri sevilmeye başlandı.
Lakin bu çok acayip. Çünkü günümüzde her şey, tüm pazarlama teknikleri artık kişiye özel. Yani bireyselliğin en uç noktasına doğru savruluyoruz.
Keza terör olayları nedeniyle bir de içe kapanıyoruz. Artık daha az insanla iletişime geçiyor, kendi fanuslarımızı yaratıyoruz.
Oysa yeni nesil yabancı diziler ha bire beraber hareket etmemizi salık veriyor, kurtuluşunuz orada diyor. Tuhaf değil mi?
NOT: “Sense 8” demişken, cuma günü yılbaşı hatırına dizinin 2 saatlik özel bölümü yayınlandı. Yeni bölümler de mayısta geliyormuş.

Yazarın Tüm Yazıları