Her çocuk, kendi kitabını yazar!

Son aylarda art arda ‘blogger anne’ kitapları yayımlanıyor. Blog yazarları annelik deneyimlerini sosyal medya ve internet âleminin dışına taşıyarak, kitap sayfalarında da kendilerine yer açtılar. İşte onlardan biri daha: ‘Manyak Anne!’ Bu adı çılgınlıktan seçmiş ama asıl mahareti gazetecilik. Ben değil hormonlarım yaptı” diyen Şebnem Seçkiner ile buluştuk, ilk kitabı ‘Manyak Anne’yi konuştuk.

Haberin Devamı

Sizce blogger annelik nedir?

Ben kendime ‘blogger anne’ değil, blog yazarı ya da gazeteci demeyi tercih ediyorum. Çünkü paylaşımlarım sadece anne olmakla ilgili değil. Kadın olmak, ilişkiler, güncel hayat... Ve bloğum da sosyal medya hesaplarım kadar aktif. Düzenli olarak yazıyorum. Türkiye’de ‘blogger’ sözcüğü farklı tanımlanıyor. Bir gerçekten de sitelerine içerik üretenler var, bir de daha çok sosyal medyada aktif olanlar, içeriği orada paylaşmayı tercih edenler. Ben hayatı paylaşıyorum. En bakımsız hallerim de sosyal medyada, en şık hallerim de. Olduğum gibiyim. Çocuğu sosyal medyada paylaşmak konusuna gelince, çocuğumu gelecekte rahatsız edecek hiçbir paylaşım yapmadım. Yaşadığı özel şeyleri de ne bloğumda yazdım, ne sosyal medyada, ne de kitabımda! Bu arada ‘Manyak Anne’ kitabım basılmadan önce defalarca eşim de okudu. Bunun sebebi ise “Acaba gelecekte kızım da okur da rahatsız olur mu?” endişesiydi. Sosyal medya paylaşımlarım da aynı şekilde… Kızım küçükken eşime sorardım “Sence bu fotoğrafı paylaşsam nasıl olur” diye. Paylaştığım fotoğraflarda kızım olsa bile, konu benim aslında. Benim düşündüklerim, yaşadıklarım… Şimdi de kızım Irmak’la birlikte karar veriyoruz fotoğraflara, bazen de beraber yazıyoruz. Çocuk fotoğrafı paylaştığınızda neyi vurguladığınız çok önemli. Bu konuda da herkesin tarzı farklı. Bu nedenle kimseye “Aaa neden böyle yapıyor” diyemem. Ancak ben kendi kızım konusunda çok hassasım.

Haberin Devamı

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Teknolojik dünyada sosyal medyadan saklanmak mümkün değil. Bir anne olarak ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Bu çağın çocukları teknolojinin içinde büyüdüler, dijital yerli hepsi. Okulda da bilgisayar, kodlama dersleri var. Ona kalsa kendi hesapları olacak, bir şeyler paylaşacak. Yani kızım Youtube kanalı istiyor, ama ben şimdilik izin vermiyorum. Ne kadar dayanacağım bilemiyorum. Açarsam da gizli olacak, orası kesin. Tüyap’taki ilk imza günümde eşim ve kızım da yanımdalardı. Onlar da imza attılar. Sonuçta her şey onların sayesinde!

‘Mükemmel anne yoktur, kendimizi kandırmayalım’ diyorsunuz. Neden?

‘Manyak’ adını seçmem de bu yüzden. TDK’daki anlamlarından biri de ‘çılgın.’ Ve biraz da ironi yapmak istedim. Kimseye değil, hormonlarla değişen kendime söyledim o sözü. Evet, mükemmel anne yok. Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Okuyoruz, seminerlere gidiyoruz, dinliyoruz. Sürekli kendimizi eğitiyoruz. Ne yaparsak yapalım biz insanız ve mükemmel olmamız imkânsız. Hata yapacağız. Hatalarımızdan ders alacağız. Sosyal medyada, dergilerde, televizyonlarda yansıtılan annelik ise genellikle harika! Yani bir dizide yeni doğum yapan kadın saçı başı dağılmamış uyanıyor, uykusuzluktan gözlerinin altında halkalar yok. Sosyal medyada tüm evler derli toplu, kadınlar-erkekler bakımlı. Yok öyle bir şey! Ben de hep en iyiyi yapmaya çalıştım. Sonra bir baktım, yok, hatasız olmuyor. Hatalarımla yaşamayı öğrendim. Kızıma da söylüyorum: “Bilgisayar değil, insanım. Az önce hata yaptım, özür dilerim seni kırdıysam diye.” Zor oldu ama kabullendim hatalarımı. O da psikolog sayesinde. Mükemmel ve başarı odaklı çıktım. Cidden de bundan kurtulmak için büyük mücadele verdim. İyi olmak için, elimizden geleni yapmaya çalışmamız, sevgimizi sonsuz hissettirmemiz yeterli değil mi sizce de?

Haberin Devamı

Ak ile karayı ayırmak lazım. Sizce annelik bir meslek mi?

Hayır. Annelik tabii ki bir meslek değil. Annelik, bir tercih. Anne olmak istemek, çocuk büyütmek... Büyük sorumluluk. Bunun meslek olarak görülmesine çok karşıyım. O şekilde bakılmasına da. Annelik harika bir duygu! İsteyen herkesin bunu yaşamasını, aynı zamanda da istemeyenlerin de eleştirilmemesini dilerim. “Çocuk düşünmüyoruz” dendiğinde yapılan eleştirilerin son bulmasını... Gerçi şimdi de bizde “İkinciyi neden düşünmüyorsunuz?” kavgası var. Yani sanırım bu eleştiriler hiç bitmeyecek. Çocuğumu yalnızlığa mahkûm etmişim. Neler dendi vakti zamanında, inanamazsınız…

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Sizi kitap yazmaya iten duygu neydi peki?

Valla ben yapmadım, hormonlarım yaptı. Kitabımda, daha önce bloğumda hiç değinmediğim konular var. Banyoda çıkan yangın, Alo Zehir hattını aramam sonucu hastanede geçirdiğimiz 24 saatlik süreç, hamileyken yaşadığım bazı komik, hatta trajikomik hikâyeler, konuşurken harf saymak gibi takıntılarım, bir ayrılıp bir barışmalı geçen brüt 22 net 18 senelik ilişkimiz… Babam bile bilmiyordu ilişkimizle ilgili yazdıklarımın büyük kısmını diyeyim… Kendime de şaşırdım bazı şeyleri neden blogda yazmadım diye. Çok güzel yorumlar alıyorum kitapla ilgili. Herkes kahkahalarla okuduğunu söylüyor. Bu benim için harika bir duygu. Ağlatmak kolay, güldürmek zordur çünkü.

Siz bir uzman değilsiniz. Kitabınızda yaşadığınız deneyimleri anlatıyorsunuz. Kimileri ise blogger annelerin ‘uzman gibi tavsiye verdiğini söylüyor. Ne dersiniz? Sizi bir ‘anı okur’ gibi mi okumalılar?

Asla uzman değilim. Sosyal medyada bana da uzmanmışım gibi yöneltilen o kadar çok soru geliyor ki! Herkese tek tek “Ben uzman değilim, lütfen doktora danışın” yazıyorum. Uzman olunmadığı halde sağlık konusunda tavsiye vermek çok tehlikeli. Kitapta da yaşadıklarımızı anlattım. Aynen dediğiniz gibi, anı... Amacım “Ben de aynısını yaşadım, yaşasın yalnız değilim” dedirtmekti. Gerçekten de çok endişeli bir hamilelik geçirdim. Kızıma hamile kalmadan birkaç ay önce yaşadığım çift yumurta ikizi düşüğü nedeniyle. Bütün geçirdiğimiz o süreci anlattım. An be an yaşadıklarımızı… Koltukta yanıma kimse gelmesin isterdim, hani sert oturur da bebeğe zarar gelir diye. Kaç kez doğuruyorum diye hastaneye koştum, birinde idrar yolu enfeksiyonu çıktı, birinde su geldi sandım meğer idrar kaçıyormuş… Hepsini yazdım. En çok da çocuk sahibi olmaya çalışırken yaşadıklarımızı… Elimde yumurtlama çubuğu “Hadi şimdi bak yumurta iyiymiş” diye peşinden koştuğum kocam kendini banyoya kilitledi “Bırak peşimi, ben damızlık değilim” diye. Bunları yazdım, öyle harika yorumlar alıyorum ki “Biz de yaşadık, iyi ki yazdınız, rahatladık” diye… Eşim biberonu musluk suyuyla yıkadı diye ona da bardak bardak musluk suyu içirmişliğim de var. Neyse, daha çok anlatmayayım, kitapta yer alıyor hepsi.

Okuyuculara, bloggerlık veya annelikle ilgili önerileriniz var mı?

Olmaz mı? Bloggerlıkla ilgili çok bir şey söyleyemem. Dediğim gibi kendimi önce gazeteci-editör olarak görüyorum. Ancak blog yazmak isteyenlere şunu söyleyebilirim; kim ne yaparsa yapsın çizginizden çıkmayın. Ve gerçekten inandıklarınızı yazın. “Bu iş yapar” diyerek yola çıkmayın. Düzenli içerik üretmek de çok önemli. Bunu bir görev edinin ve her hafta mutlaka birkaç yazı hazırlayın. Ve lütfen yüzlerce, binlerce kişiye ulaşırken imla kurallarına dikkat edin. Bu da benim takıntım işte. Meslek hastalığı diyelim…

Annelikle ilgili de şunu belirtmek isterim ki, lütfen kendinizi kimseyle kıyaslamayın. Evde oturduğum dönemde çalışan annelerle kendimi kıyasladım, çocuğum yemediğinde iştahlı bebek anneleriyle kendimi kıyaslayıp sürekli hata aradım. Yapmayın. Kıyaslamanın sonucu gerçekten tam bir felaket. Yaşadığınız anın, evladınızla birlikte geçirdiğiniz her saniyenin tadını çıkarın. Elinizden geleni yapın yeter… Bir de okuduğunuz bir kitap sonrası “Ama benim bebeğim bunu yapmıyor” demeyin. Annemin çok inandığım bir cümlesi var, her çocuk kendi kitabını yazar. Rahat olun… İlk üç sene “Ay nerede hata yaptım” diyen bir anne olarak, şimdi “Keşke daha rahat olsaymışım” diyorum. Ben yapamadım, bari siz yapın…

Haberin Devamı

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Peki, çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada aralıksız olarak paylaşanlara ne diyorsunuz?

Lütfen çocuğunuzun özeline girmeyin ve rahatsız olabileceği hiçbir şeyi sosyal medyada paylaşmayın. Bloğum ve sosyal medya hesaplarım var ama kimse bana kızımı sormuyor. Çünkü sosyal medyada kendim olarak varım. Bence herkes sosyal medyada ‘kendisi’ olarak var olmalı.

Sosyal medyada çocuklarının fotoğraflarıyla reklam yapan bloggerlar da var. En çok tepki çeken de onlar…

Nasıl ki her gazetecinin tarzı farklı, bloggerların da öyle. Kimi o şekilde reklam yapar, kimi başka şekilde. Çocuğunla reklamı nasıl yaptığın, nasıl yansıttığın da çok önemli. Tercihim değil, ancak bunu tercih edenlere de bir şey söylemek haddim değil. Kendi hayatları çünkü. Kimse de çocuğunun kötülüğünü istemez. Blogger’lık bir meslek ve dünyada da böyle kabul ediliyor artık. Türkiye’de henüz oturmadı bu kavram. Bizde iş denilince aklımıza illâ ki sabah 9’da gidip, akşam 6’da eve döneceğimiz iş kavramı geliyor. Ama dijital çağda bu kavramlar değişti artık. Artık dijital meslekler var. Bunu kabul etmek, sınırlarını çizebilmek lazım.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIN UYKU ARKADAŞLARINI YIKAMAYIN!

Haberin Devamı

HADİ ANNE GİDELİM

Fotoğraf kaşifleri

Fotoğraf sanatçısı Merih Akoğlul çocuklarla bir araya gelecek, siyah beyaz fotoğrafların üzerinden renklerin izini sürecek.

Yer: İstanbul-YKY Kültür Sanat
Tarih: Bugün
Saat: 14.45
Fiyat: 10 TL
Tel: (0212) 252 47 00

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Eskimolar sahnede

Kuzey kutbunda yaşayan Eskimolarla ilgili bu gösteri çocukları hem eğitecek hem de eğlendirecek.

Yer: Ankara-Bilkent Center
Tarih: Bugün/Yarın
Saat: 19.00
Fiyat: Ücretsiz
Tel: (0312) 266 05 16

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Gizli ismi bulmaca

Oynayarak, eğlenerek, keşfederek öğrenmek isteyen çocukları birbirinden ilginç drama, oyun, okuma ve sayma atölyeleri bekliyor.

Yer: Eskişehir-Masal Şatosu
Tarih: Bugün/Yarın
Saat: 13.00
Fiyat: Ücretsiz
Tel: (0222) 300 00 15

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Çizmeli kedi

Sadece çocukların değil, yetişkinlerin de çok sevdiği Çizmeli Kedi, macera dolu bir tiyatro oyunuyla sahnede!

Yer: İstanbul-Uniq Hall
Tarih: Bugün
Saat: 13.00
Fiyat: 34 TL
Tel: (0212) 286 03 91

Her çocuk, kendi kitabını yazar

HAFTANIN KİTABI

Minik kaplumbağa Gambi’nin hayatını anlatan kitap, çocukların empati duygusunu geliştiriyor.

Yayınevi: Elma Çocuk
Yazar: Serhan Kansu
Tür: Öykü
Sayfa: 102
Fiyat: 16 TL

Her çocuk, kendi kitabını yazar

Yazarın Tüm Yazıları