Paylaş
Bağışıklık sistemi nedir ve neden önemlidir?
Bağışıklık sistemi, bizi yabancı ve zararlı maddelere karşı koruyan ve bunlara karşı savunma mekanizması geliştiren karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık sistemine geleneksel bakış açısı ‘asker’ ve ‘düşman’ jargonlarıyla doludur ama aslında burada temel amaç vücudun içindeki dengeyi korumaktır.
Neden bu kadar önemlidir?
Bağışıklık sistemi yetersiz olduğunda vücudumuz birçok hastalığa daha yatkın hale gelir. Sık sık tekrarlayan enfeksiyonlar, cilt hastalıkları, alerjiler, romatizma, diyabet hatta kanser şeklinde bile kendini gösterebilir.
Cilt hastalıklarının temel kaynağı da bağışıklık sistemimiz mi peki?
Cilt hastalıklarının oluşmasının altında birçok nedenlerden bahsedilir. Örneğin alerjiler, diyabet, karaciğer hastalıkları, psikiyatrik hastalıklar vb. dense de temelinde bağırsak florasının bozulması yatmaktadır. Bu temel sebebi biraz açacak olursak; bağırsağımızın içinde olan mikrop topluluğu olan ‘mikrobiyota’daki dengenin bozulmasıyla, yani faydalı bakterilerin sayısının azalması, zararlı bakterilerin artması sunucu hastalıklar kendini gösterir. Cilt hastalıklarının bazıları durumsal sebeplerden kaynaklansa da bazıları genetiktir. Ancak bu hastalıkların oluşmasında sadece genler değil çevresel faktörlerde rol oynarlar.
Sedef, egzama, vitiligo vb. cilt hastalıklarıyla beslenmenin ve stresin doğrudan bir ilişkisi var mıdır?
Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekir ki, bizim bağışıklık sistemimizin şefi bağırsaklarımızdır! Bu cilt hastalıkları aslında bağışıklık sisteminin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Bilinçsiz beslenme şeklimiz bağırsak geçirgenliğinin artmasından, bakteri çeşitliliğinin kaybolmasından da sorumludur. Batı tipi beslenme dediğimiz, karbonhidrat ağırlıklı beslenme alışkanlığı bağırsak floramızı olumsuz etkiler. Rafine şeker ve şekerli gıdalar, asitli içecekler, glüten, paketli gıdalar (cips, bisküvi vb.) bunların içindedir. Beslenme alışkanlığımız sebze ve lif oranı yüksek gıdalar, ev yoğurdu, kefir gibi probiyotikten zengin gıdalar olmalıdır. Stresin sağlığımızı olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Günümüzde stressiz yaşamak çok zor olsa da aşırı stres bağışıklık sistemimizi baskılar ve görevini yapamaz hale getirir. Bu noktada da bağırsaklarımız kendini gösterir. Genelde bilinen kanı beynin mutluluk hormonu seratonini salgıladığıdır. Ancak vücudumuzdaki seratonin hormonunun en az %80’i sağlıklı bağırsaklar tarafından salgılanır.
Siz bağışıklık sistemini kontrol altına alan bir takviye gıda geliştirdiniz. Ürünüz nedir? Ne gibi yararları vardır?
Hastalıkların temelinde, ikinci beynimiz olarak adlandırılan bağırsaklarımız vardır. Bu nedenle bağırsaklarımızı sağlıklı duruma getirmek için, yaklaşık sekiz yıldır üzerinde çalıştığımız bir formülle, bağırsaklardaki zararlı bakterileri, toksik maddeleri ve parazitleri gönderip (gerçek bir detoksifikasyon yaparak) yerine faydalı bakterilerimiz olan probiyotiklerimizin yoğunluğunu arttırarak prebiyotik etki yapan bir takviye gıda geliştirdik. Ürünümüz çok özel bir formüle sahip. İçerisinde bulunan akasya gamı, mide tarafından sindirilemez ve bağırsağa ulaşır ve işlevini orada gerçekleştirir. Oradaki bağışıklık sistemi hücrelerine besin kaynağı oluşturup güçlendirirken aynı zamanda zararlı bakterileri dışkı yolu ile vücuttan atar. Sağlıklı hale gelen bağırsak sayesinde otoimmün hastalıklar dediğimiz sedef, egzama,vitiligo, romatoit artrit, haşimato, diyabet vb hastalıklarda büyük başarı elde edilir. Ürünümüz kortizon ve ağır metal içermiyor ve % 100 yerli olma özelliği taşıyor. Özellikle belirtmek istiyorum ki, biz bir ilaç değil, gıda takviyesi formülü geliştirdik. Sağlıklı insanlarında kullanabileceği tamamen doğal bir ürün bu.
Son olarak ürününüz sadece yurt içinde değil yurt dışında da büyük ilgi görüyor. Bu içerik dünyada ilk mi? İnsanlara, özelliklede cilt hastalığı olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Evet, bu içerik dünyada tek. Türk eczacı, biyogenetik mühendisi ve kimyagerden oluşan, güçlü bir ekibin uzun yıllar süren çalışmalarının neticesidir. Şu anda yurtdışında İsviçre ve Rusya’da eczanelerde bulunuyor, ayrıca çok yakında Almanya ve Belçika, Amerika gibi ülkelerde de insanlara ulaşacak. Sezaryen ile doğum, emzirilmeyen ve hazır mama ile beslenen bebekler, çok fazla antibiotik kullananlarda bağışıklık sistemi hastalıkları çok daha fazla görülür. Hazır gıdalar, gıda boyası kullanılmış ürünler ve asitli içecekler bağırsak geçirgenliğimizi arttırır. Sindirim sistemimiz beyin fonksiyonlarını doğrudan etkiler. Dolayısıyla beslenme alışkanlığımızı mutlaka değiştirmeliyiz. Bağırsak sağlığı ve işlevinin beyin gelişimi ile ilgisi artık kanıtlanmış durumdadır. Bağırsaklarımıza iyi bakmalıyız, ‘fast food’ tarzı beslenme şeklini bırakarak, probiotik ve liften zengin gıdalar tüketmeye özen göstermeliyiz.
Paylaş