‘Ay Parçasının Güz Yaşları’ nasıl ortaya çıktı?
Mehpare, annemin babaannesi. Onun geçmişini hep masal dinler gibi dinlemiştik. Yaşım büyüdükçe bize masal gibi gelen bu yaşanmışlıkların aslında ne denli acı hatıraların yansıması olduğunu daha iyi kavradım. Bu hikâyeyi mutlaka yazmalıyım, diye düşünmeye başlamıştım. Çünkü önümde Reşat Nuri’den Çalıkuşu, Halit Ziya’dan Aşk-ı Memnu, Halide Edip’ten Ateşten Gömlek, Mehmet Rauf’tan Eylül duruyordu ve Mehpare’nin hikâyesi de gerçeğin ta kendisiydi.
Kitapta okuyucuyu nasıl bir kurgu bekliyor?
Biri Selanik’te diğeri Bayburt İspir bölgesinde iki ailenin 1900’lü yıllardan itibaren üç kuşak boyunca süren hikâyesi, bir memleket tarihinin yazılmamış kaydıdır aynı zamanda. Bu hikâyenin merkezindeki bir kadın ise belki de o memleketin kalbi. Mehpare, yani Ay Parçası… Selanik’ten İstanbul Beyoğlu’na uzanan, Kınalıada’dan iknasız bir vapur yolculuğuyla Karadeniz’in sessiz limanı Gümenüz’e kaçırılan, “bir ömüre onlarca güzü ve baharı” sığdıran Mehpare…Mehpare’nin küçük bir kızken iknasız bir gemi yolcuğuyla İstanbul Kınalıada’dan, Karadeniz’in sessiz ve uzak limanı, eski adıyla Gümenüz’e (bugünkü Yakakent) kaçırılışını konu ediyor. Hüzünlü bir hikâye… Mehpare ve Hakkı Reis’in hikâyesi bu! Hakkı Reis, bir Çerkez olan Hacı Mehmet’in deli dolu oğlu. İspir’de kendinden yaşça büyük bir kadınla ailelerin izni olmadan gizlice evleniyor. Peşinde o zamanın güçlü ailesi Koçanoğulları var. Oğlu Zühtü ise 14 yaşında Birinci Dünya Savaşında Ruslara esir düşmüş ama herkes onu ‘öldü’ biliyor. Yüzerek onca yolu kat ediyor ve esaretten böyle kaçarak evine dönüyor. Zühtü, duygusal olarak çok yaralı biri. Babası artık başka bir aşka yelken açmış, yeni eşiyle Karadeniz kıyılarına kaçmış. Ardında kalan annesi ise üzüntüden kırk gün sonra yaşamını yitirmiş.
Bunların hepsi gerçek olay öyle değil mi?
Evet… Tabii bir de konunun Mehpare boyutu var. Mehpare 1920’lerin İstanbul’unda dadılarla; piyano, keman ve bale dersleriyle büyüyen bir köşk kızı. Annesi Hikmet, eşinin kardeşleriyle anlaşamayınca köşkü terk edip âşık olduğu adamın peşinden Gümenüz’e gidiyor. Kızını götürmek istese de Mehpare’yi büyüten halaları buna izin vermiyorlar. Kızının hasretine dayanamayan anne Hikmet ise yeni kocasına yalvararak kızını getirmesini istiyor ve yeni kocası (Hakkı Reis), bir güz günü, tuz gemisiyle Mehpare’yi Kınalıada’dan kaçırıp Karadeniz’in bu ücra kasabasına getiriyor. Ve Mehpare’nin köşklerde geçen hayatı uzun süre hayal mi gerçek mi olduğunu anlayamadığı bir hayata devroluyor. Her güz, ona ağır geliyor, her güz onu Kınalıda ve Nişantaşı’ndaki çocukluğuna, genç kızlığına itiyor. Her gün deniz kıyısına inip “Bir geminin beni kurtarmasını bekliyorum” diye uzaklara bakıyor ve ağlıyor. Bol bol ‘güz yaşı’ yani...
Stefan Hipp
◊ Organik ile doğal arasında nasıl bir fark vardır?
Esas olan topraktır. Kimyasal tarımda bitki yukarıdan beslenir. Oysaki organik tarımda bitki değil toprak beslenir. Bitki de ihtiyacı olan besini topraktan alır. Bu durumda toprak da ve bitki de organik olur.
◊ Peki, çocuklara bunu nasıl öğreteceğiz?
Tarım yalnızca çekirdek aileler için değil, tüm toplum için çok önemli. Çocukları bu konuda bilinçlendirmek gerekiyor. Tabii bunun için öncelikle anne babaların bilinçlenmesi gerek. Son 70 yıldır tarım alanlarına yapılan yollar, yerleşim alanları, sanayi atıkları ve kimyasal tarımdaki ilaçlama toprağa zarar veriyor. Toprak anayı, eskiden olduğu gibi sevmeyi ve ona saygı göstermeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için bazı önerilerim var:
◊ Biz aslında toprağı sanayi atıklarının bozduğunu zannediyoruz ama bozulmanın asıl sebebi kimyasal tarımdaki ilaçlama. Bu sebeple çocuklarınızla balkonunuzda veya varsa bahçenizde organik tarım denemeleri yapın. Toprağı inceleyin. İlaçlama yapmadan da bir ürünün yetişebileceğini görmesini sağlayın.
◊
1. Çocuk fakültesi
Çocukların, meslekleri oyunla öğrenmesini ve deneyimlemesini sağlayan Çocuk Fakültesi’nde uzay bilimlerinden animasyon ve çizgi filme, mimarlıktan bilgisayar teknolojilerine kadar birçok bölüm bulunuyor. Bu fakültede çocuklar, hangi alana ilgi duyuyorsa, o alanın uzmanından eğitim alacak ve kendi projesini hazırlayabilecek. Böylece oyun oynayarak, eğlenerek öğrenecek. Üye olmak ve ayrıntılı bilgi almak için cocukfakultesi.com internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
2. İklim koruyucuları
Cartoon Network çizgi film kanalı ‘İklim Koruyucuları’ projesiyle, çocukları günlük hayatlarında çok kolay bir şekilde gerçekleştirebilecekleri çevre ve iklim görevlerini yapmaya yönlendiriyor, eğlenceli videolarla iklim konusunda farkındalık oluşturuyor. Örneğin çalışmayan cihazların fişten çıkarılması gerektiği, giyilmeyen kıyafetlerden evcil hayvan oyuncakları yapılabileceği, yiyecek atıklarının toprağa kazandırılabileceği gibi günlük hayatın içinde olan ve iklimi etkileyen her şey çocuklara çizgi film aracılığıyla anlatılıyor. İklim koruyucusu olmak isteyen çocuklar cartoonnetworkclimatechampions.com sitesini ziyaret edebilirler.
3. Bilim meraklıları buraya
∆ Nefes terapisi nedir?
Organların yeterli oksijen almasını sağlayarak hastalıklara karşı koruyucu etki oluşturmaktır. Vücudumuz yeterli oksijen alamadığında strese giriyor ve kendine zarar verecek savunma mekanizmaları oluşturuyor. Stres, uyku bozukluğu, depresyon gibi birçok sorunu beraberinde getiriyor. Oysa bu sorunlar gene nefes terapisiyle çözülebiliyor. Bu sebeple çok küçük yaşlardan itibaren nefes farkındalığı kazanmak gerekiyor.
∆ Çocuklara doğru nefes almayı nasıl öğreteceğiz?
Aslında çocuklar doğdukları andan itibaren doğru şekilde diyaframdan nefes alıyorlar. Ancak zamanla doğuştan gelen bu bilgi bozuluyor ve onlar da tıpkı yetişkinler gibi travmalardan, streslerden ve yanlış disiplin anlayışlarından etkilenerek yetersiz nefes almaya başlıyorlar. Bu durumla birlikte özellikle okul çağında duygu ve düşüncelerini kontrol etmekte zorluklar yaşanıyor. Konsantrasyon ve odaklanma sorunu, dikkat dağınıklığı, heyecan ve ifade güçlüğü gibi sorunlar beraberinde geliyor. Nefes terapisiyle bu sorunlar çözülebiliyor. Diğer yandan doğru şekilde burundan nefes alıp vermeyi öğrenen, ağzıyla solunum yapmayan çocuk sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarından da korunabiliyor. Nefesini doğru kullanan çocukların daha uyumlu, daha sakin, yaratıcı, özgüvenli ve daha neşeli olduğu gözlemleniyor.
100 Kadim Öğreti’ kitabı nasıl doğdu?
Uzun yıllardır, farklı kültürlerin kutsal metinlerini ve kadim öğretileri araştırıyorum. Bu araştırmalar, birbirinden tamamen farklı kültürlerin ortak yönlerini keşfetmemi sağladı. Evet, bu size ilginç gelebilir ama kutsal metinlerin, kadim öğretilerin veya psikoloji kuramının sunduğu tavsiyelerde ortak yaşam kuralları var. İşte bu kuralları bir rehberde toplamayı ve insanların yararına sunmayı düşündüm. ‘100 Kadim Öğreti’ kitabı işte böyle ortaya çıktı.
Bu öğretilerin tamamının özü ‘yaşamda denge’ üzerine kurulu. Sizce yaşamda denge nasıl sağlanır?
Yaşamda dengeyi sağlamak bütüncül bir durumun sonucudur. Kadim öğretiler bize dikkat etmediğimiz konuların dengemizi bozduğunu söylüyor. Örneğin “En değerli varlığın sensin” öğretisinden yola çıkalım. Düşünün ki, 100 öğretinin tamamını yaptınız ama en değerli varlığınızın kendiniz olduğunu fark etmediniz. İşte o zaman diğer öğretileri yerine getirmeniz bir işe yaramıyor.
Madem öyle, sizce biz bu çağda, yaşamayı yeniden mi öğreniyoruz? Öyle bir haldeyiz ki, sanki insanlar bugüne dek yaşadıklarının farkında olmadan yaşamışlar da şimdi yaşamayı yeniden keşfetmişler gibi… Yaşam, bu çağda kitaplardan mı öğreniliyor? Nedir sizce yaşamak?
Gerçek bilgi evrenseldir ve üstelik zamandan, mekândan ve çağlardan bağımsızdır. Belki, bir bilgi çağlar boyunca farklı farklı anlatılmıştır ama özüne baktığımızda aynı duyguya odaklanıldığını fark ederiz. İlkçağdan beri ‘uyanmış’ kişiler, bilgiyi insanlara yaymaya çalışmışlar. Günümüzde de aynı durum söz konusu, ancak bir farkla… Son zamanlarda kişisel gelişimciler veya anlatıcılar, var olan bilgiyi aktarıyorlar. Sonra kendi anlattıklarını değişik formlarda başkalarından duyduklarında “Bak bak, benim bilgilerimi çalıyor” diye düşünebiliyorlar. İşte uyanışın önündeki en büyük engellerden biri budur. Çünkü bu bakışla kendimizi ‘üst’ bir yere koyarız. Kendimizi ‘üst’ bir yere koyduğumuz sürece de uyanabilmemiz mümkün değildir. Bu, işin amacına terstir. Bu nedenle hiçbirimiz, kendimizi, bilgiyi sıfırdan keşfetmiş kişiler olarak görmemeliyiz. Bizler yalnızca ‘hatırlatıcı’ olabiliriz. Çünkü bilgi, halihazırda vardır ve çağlar boyunca süregelmiştir. Zaten bir bilginin kökenini araştırdığınızda şu ana ait olmadığını da fark edersiniz.
◊ Hareketli çocuklar ‘hiperaktif’ diye tanımlanıyor. Bu neden yanlış?
Toplumumuzda adeta bir ‘hiperaktivite’ salgını yaşanıyor. Daha önce sadece ‘yaramaz’ dediğimiz çocuklara şimdilerde ‘hiperaktif’ diyoruz. Oysaki her çocuk hiperaktif değildir. Hiperaktivite bir sorun olabilir, bu nedenle çocuklara ‘hiperaktif’ denilerek konu geçiştirilmemelidir.
◊ Peki, çocuklar hangi durumlarda hiperaktiftir?
Burada dikkat edilecek noktaları şöyle özetleyebiliriz:
Yaş: Her yaşın kendisine göre bir hareketlilik düzeyi vardır. Ufak çocukların daha hareketli olması normaldir. Bu nedenle, özellikle de eğer çocuğunuz okula erken gitmişse tanı konusunda çok daha dikkatli olun!
Birden fazla ortam: Bu çok önemli bir ölçüt. Şikâyetler birden fazla ortamda (hem ev hem sokak hem okul gibi) ortaya çıkmalıdır. Sadece bir ortamda görülen şikâyetler genelde o ortamdaki sorunlara bağlıdır. Örneğin iyi sınır konulmayan ortamlarda aşırı hareketlilik gösteren birçok çocuk, sınırların belirli olduğu durumlarda kurallara gayet iyi uyabilir.
Süre:
◊ Çocukların hayvan sevgisi kazanması neden önemlidir?
- Prof. Dr. Arzu Yükselen (Psikolog): Ebeveynler olarak bizler, çocuklarımızın erken yaşta sorumluluk kazanmalarını istiyoruz. Bunun için yapmamız gereken en temel davranışlardan biri, zaten çocukta var olan hayvan sevgisini desteklemektir. Çünkü evcil bir hayvan bakmak ve o hayvanın tüm ihtiyaçlarını karşılamak, çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimlerini, dil ve iletişim becerilerini olumlu yönde etkiler. Hatta çocukların hayvanlarla bir arada olması, onlarla iletişim kurması, dokunması, gezdirmesi ve tüm ihtiyaçlarını karşılaması onlara özgüven kazandırır.
◊ Peki, hayvan türlerine göre çocukların kazanacakları beceriler neler?
- R. Saygın Şimşek (Uzman Psikolog): Evcil hayvan besleyen çocukların empati duygularının geliştiği, sorumluluk bilincinin arttığı, duygusal ve doğa zekâlarının geliştiği ve bağışıklık sistemlerinin güçlendiği bilimsel olarak kanıtlandı. Evcil hayvanların türlerine göre çocukların kazanacağı beceriler şöyledir:
Akvaryum balığı:
Sevdiği kitapları okusun
Çocuklar okul dönemi boyunca istedikleri kitapları okuyamayabiliyor, ancak yaz tatili merak ettikleri kitapları okumaları için çok iyi bir fırsat. Çocukların tatilde kaç kitap okuduğu değil, okudukları kitaplarla ilgili düşünmeleri, okuduklarından keyif almaları ve okuduklarını tartışmaları çok daha önemli.
Yaz okuluna gitsin
Yaz okulları, çocuklar için çok faydalı. Hem ödev yapma veya sınav geçme kaygısıyla okula gitmiyorlar hem de çok eğleniyorlar.
Doğada zaman geçirsin
Çocukların beton binaların içinde ekran karşısından kalkmadan hareketsiz zaman geçirmesi birçok sağlık sorununa davetiye çıkarıyor. Sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmek için onları bol bol doğaya çıkarmak, ağaçların arasında, kırlarda dolaşmasını ve oyun oynamasını sağlamak hem sizi çok mutlu edecek hem de onları.
Müzeleri dolaşın,