Zorlu’dan Hollywood’a

1960’ların efsanesi, daha 30 yaşlarına gelmeden dünya çapında 175 milyon kayıt satan Jersey kökenli Frankie Walli ve Four Seasons adlı grubun kuruluş, şöhrete tırmanış, kumar borcu, mafya tehdidi, aile trajedileri ile sınavını anlatan müzikal Beggin, Can’t Take My Eyes Off You gibi neredeyse ezbere bildiğim şarkıların sahiplerinin kim olduğunu bilmediğimi gösterdi.
Bunlar ve daha pek çok hit şarkı Jersey kökenli bu müzisyenlere aitmiş.
Daha ilk yarısından itibaren sık sık alkışlarla kesilen müzikalin finalinde herkes ayakta şarkı söylüyor ve tempo tutuyordu.
Böyle bir etkiye sahip Jersey Boys’un beyazperdeye aktarılması kaçınılmaz tabii.
Kaçınılmazı gerçekleştiren isim ise Clint Eastwood.
Müzikali de izledikten sonra daha da merak etmeye başladığım Jersey Boys filmi 2014 Haziran’ında vizyonda olacak.

Muzaffer kediyi niye attı?

Mars Entertainment CEO’su Muzaffer Yıldırım, girişimcilik zirvesinde geçmişte güvercin besleyip para kazandığını belirterek, “Kümesin kapısını kapatmadığım bir gün kedi güvercinleri yiyince dördüncü kattan attım” deyince sosyal medyada neredeyse linç edildi.
Ama haksız yere.
Muzaffer’i tanırım, evinde beslediği kedi ve köpekleri bir yana, geçmişte hayvan hakları ile ilgili her türlü konuda hayvanseverlere, HAÇİKO’ya destek olmaktan kaçınmamış bir hayvanseverdir.
En son projemizi ise yakında bir basın toplantısı ile duyuracağız.
Bu ön bilgileri verdikten sonra kendisinin kuşlarını parçalayan kediyi aşağı atma açıklamasına geçeyim.
Bir kere dördüncü kat olayı abartı, kızıp, güvercinlerin arasından aldığı kediyi tabii ki o üzüntüyle uzağa atmış, dördüncü kat lafın gelişi ve zaten kedi bu dokuz canlı, yürüyüp gitmiş.
Daha ilkokuldayken saçlarımın arasında uyuttuğum, elimle beslediğim civcivlerimden birini gözümün önünden kapıp götüren kedi aklıma geldi Muzaffer bu olayı anlatırken.
İnsan gerçekten de kızıyor kediye.
Doğası gereği böyle olduğunu biliyoruz tabii, ama sevdiğimiz, gözümüz gibi baktığımız bir canlıya saldıran, yavruları bile parçalayan kediye kızmak, kovalamak da bizim doğamız gereği, öyle değil mi?
Yüklenmeden önce kendinizi Muzaffer’in yerine koysaydınız keşke.

Anlayamıyorum

Kaçak avcılar türleri tükenmekte olan, çip takılan, koruma altına alınan hayvanları bulup vururlarken, bizim yetkililerin o avcıları nasıl bulamadıklarını bir türlü anlayamıyorum...

Kürk üzerine

Kürk giymek ısınmaktan ya da hayvanseverlere tepki göstermekten çok magazin basınında yer almak için kullanılıyor. Yoksa daha kış bile gelmemişken ünlüler niye “hayvanseverlere rağmen kürk giyeceğim, şov yapmasınlar” açıklamaları yapsınlar ki...
Ha bir de aklıma gelmişken söyleyeyim, doğaya ve çevreye yaptıklarımız kaynaklı gelişen küresel ısınmanın etkileri iyice kendini göstermeye başladı. Çevre katliamları ve sıcaklık böyle giderse kürk giymeyi gerektirecek hava ve dolayısıyla kürk muhabbeti de kalmayabilir.

İşte krize çözüm

Bu aralar herkeste, pek çok iş kolunda bir küçülme, bir korku hakim. Buna en güzel cevabı ve çözümü Hürriyet Pazar’a verdiği röportajda Cem Hakko dile getirmiş: “Sevdiğiniz işleri yaparak yaşarsanız güzellik yaratırsınız. Bak o onu yapıyor, bu bunu yapıyor diyerek yaşarsanız çakılırsınız. Kriz var diye iş yapmazsanız kriz nasıl geçer?”