Popstar, Türkiye’nin Yıldızları, Bu Toprağın Türküsü, Dans Eder misin...
Televizyonlar yeni yetenekler arama peşindeler. Sürekli deniyorlar, yeni dansçılar, pop yıldızları, Türk halk müziği sanatçıları, oyuncular keşfediyorlar.
Bu format hazır moda olmuşken, Türk televizyonlarına yepyeni bir yarışma programı öneriyorum. Yeteri kadar şarkıcı, oyuncu, dansçı çıkardılar. Sinema filmleri, televizyon dizileri yükselen değer haline gelmişken, zaman yetenekli yönetmen arama ve bulma zamanı.
Bizimkiler formatlarını genelde yurtdışından alıyorlar ya, hizmette sınır yok diyerek, onlara adres de göstereceğim şimdi.
Amerikalı ünlü yönetmen Steven Spielberg, News Corporation’s Fox işbirliği ile gerçekleştireceği televizyon programında yetenekli yönetmenler arayacak.
Programın adı ’On the Lot’. Spielberg formatı, Survivor ve The Apprentice’in (Çırak) yapımcısı Mark Burnett ile oluşturmuş.
On the Lot, bu yılın sonunda ekranlarda olacak, ama içeriği kabaca belli.
Profesyonel senaryo yazarları ve oyuncularla çalışacak olan 16 yönetmen her hafta farklı türde bir kısa film bitirecek.
Sinemacılardan, film eleştirmenlerinden oluşan jüri canlı yayında bu filmleri değerlendirdikten sonra sonucu halk oylamasına bırakacaklar.
Kazanan yönetmen, yüksek bütçeli bir film çekme ve ünlü oyuncularla çalışma imkanı elde ediyor.
Söyleyin şimdi. Benzer bir program Türkiye’de de ses getirmez mi?
Televizyon diliyle konuşalım, reyting almaz mı?
Festivalde Zuhal Olcay dedikodusu
Akbank sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Film Festivali, izleyicilere ayrı, sinemacılara ayrı hizmetler sunuyor.
Biliyoruz ki, sinemaseverler iki hafta boyunca filme doyarken, yarışma bölümüne katılan Türk filmlerinin yurtdışı biletleri de o arada kesiliyor ve ceplerine konuluyor.
Finale az kala, heyecan doruğa çıkmış, dedikodu kazanı da kaynamaya başlamış durumda.
25. yılın dedikodusu, Zuhal Olcay’a, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filmi ve oyuncuları üzerine kurulu.
Jüri başkanı Zuhal Olcay, dargın olduğu eski eşi Haluk Bilginer’in rol aldığı Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü’ye karşı önyargılı davranacak, filmin kaderini etkileyecekmiş.
Dedikodu değil bu, hem festivale, hem Zuhal Olcay’a, hem diğer jüri üyelerine, hem Haluk Bilginer’e, hem de rol aldığı filme düpedüz hakaret.
Sanatlarında geldikleri nokta, efendilikleri, objektiflikleriyle her zaman saygı duyulan iki sanatçımıza yapılan bir saygısızlık.
Diyecek fazla bir şey bulamıyorum aslında. Profesyonelce yapılacak bir iş, kişisel boyutlara taşınıp, ancak bu kadar basite indirgenebilir!
Bunları biliyor muydunuz?
Gnçtrkcll, ’gnçtrkcll perşembeleri’ kampanyası ile üyelerini sinema keyfini yaşamaya davet ediyor. Haziran’a kadar perşembe günleri istedikleri seansta bir bilet alana bir bilet bedava.
The Doors’un 40. yılı
Üniversite bitirme tezini Jim Morrison üzerine yazmış biri olarak bu haberlere ne kadar sevindiğimi anlatamam.
The Doors grubunun hayattaki üç üyesi, grubun nasıl bir araya geldiğini, nasıl üne kavuştuğunu ve efsanevi solistleri Jim Morrison’ı anlatan bir belgeselhazırlıyorlarmış.
Stacy Peralta’nın yöneteceği Six Nights, Six Records, Six Years adlı bu çalışmayı, The Doors’un 40. kuruluş yılında, yani 2007’de izleyeceğiz.
Diğer yanda, ünlü Hollywood yapımcısı Dick Wolf da grupla ilgili bir başka belgesel hazırlığı içinde. Bu çalışmada daha önce izlemediğimiz kayıtlar ve Jim Morrison’ın ailesiyle yapılan röportajlar olacak.
"Müzik bittiğinde ışıkları kapatın" diyen The Doors’a ışık tutacak bu filmleri heyecanla bekliyoruz.