Pazartesi sabaha kadar NTV ekranına kilitlendik ve bir Oscar törenini daha geride bıraktık.
İşte gece 01.00’de kırmızı halıyla başlayıp, sabaha dek süren 79. Oscar Ödül Töreni’nden aklımda kalanlar:
n Bazı oyuncular Kodak Tiyatrosu’na enerji tasarruflu arabalarla gelerek küresel ısınmaya karşı yapılanlara destek verdiler. Hoş bir hareketti. Sahneye gelen Al Gore’dan Oscar töreninin planlanmasında da çevre dostu yöntemler kullanıldığını öğrendik zaten. Bu yılki tören küresel ısınmaya dikkat çekerek Oscar’ı alan belgesel "Uygunsuz Gerçek"in etkisi altındaydı.
n Elmas ticaretinin ardında yatan kirli entrikaları anlatan "Kanlı Elmas"tan sonra Hollywood ünlüleri mücevher takmayacaklardı. Tek taşlarını kendileri değil, mücevher markaları alınca dayanamamışlar anlaşılan. Kodak Tiyatrosu’na otantik takılarla gelen Meryl Streep hariç herkeste pırıltılı bir şeyler vardı.
n Jennifer Lopez gecenin en şık ve göz alıcı kadınıydı. Aynı zamanda da en büyük yalancısı. Böyle görünmek için çok uğraşmadığını, 5 dakikada hazırlandığını söyledi.
n Penelope Cruz’un güzel görünmek için Pedro Almodovar’a ne kadar ihtiyacı olduğunu anladık. Oscar gecesinde "Volver"daki çekiciliğinden eser yoktu.
n Cate Blanchett, Oscar gecesinde olduğunu bir an için unutup Brad Pitt’le birlikte oynayacağı David Fincher filminden söz etti. İyi de etti aslında, beni heyecanlandırdı en azından.
n Kodak Tiyatrosu bana ilk gezdiğimde çok sıradan bir yer gibi gelmişti. Her yıl aynı şeyi söylüyorum belki ama Oscar gecesinde burayı nasıl oluyor da bu kadar ihtişamlı gösteriyorlar anlamıyorum doğrusu. Tiyatro yine muhteşem görünüyordu.
n En İyi Makyaj ödülünü açıklamak üzere sahneye çıkan Jack Black, John C. Reilly ve Will Ferrel, komedyenlerin ciddiye alınmadığını anlatan komik bir şarkı söyleyerek sahnede kısa bir film çevirdiler. Gecenin en ilginç şovları onlara, arkadaki perdeye yansıyan görüntülere uygun olarak her türlü sesi çıkarabilen o muhteşem koroya ve tabii gölgelere can veren dans grubuna aitti.
n En İyi Kısa Animasyon Ödülü’nü almak üzere sahneye çıkan Torill Kove herkese tek tek teşekkür etmek yerine "Siz kim olduğunuzu biliyorsunuz, ben kim olduğunuzu biliyorum" dedi. Bu pratik çözüme bayıldım doğrusu. Örnek alınsa harika olur.
n Gecenin tek büyük sürprizi yardımcı erkek oyuncu dalında geldi. Biz Eddie Murphy mi, Jackie Earle Haley mi derken sahneye Alan Arkin çıktı. "Little Miss Sunshine"ı henüz görmediğim için diyeceğim bir şey yok tabii. "Tutku Oyunları"nda döktüren Jackie Earle Haley’den ne kadar iyi olduğunu film vizyona girince göreceğiz artık!
n En İyi Animasyon Oscarı’nı, ödülü alması beklenen "Arabalar"ın (Cars) değil de sevimli penguenlerin başrolde olduğu Neşeli Ayaklar’ın (Happy Feet) almasına çok sevindim. Bu daldaki favori adayım da bu filmdi zaten. Anladım ki Akademi de benim gibi penguenlere dayanamıyor.
n En İyi Oyuncu Oscarları beklendiği gibi Forest Whitaker ve Helen Mirren’a gitti. Şaşırmadık.
n En İyi Senaryo Oscarı "Little Miss Sunshine"a verilerek bu küçük bütçeli ama çok beğenilen film de es geçilmemiş oldu.
n En İyi Yönetmen ve Film ödülleri bu yıl aynı yapımdan çıktı ve böylece Martin Scorsese muradına iki kez ermiş oldu. "Köstebek", En İyi Film seçildi, Scorsese ise bu filmle sonunda En İyi Yönetmen Oscarı’nı aldı, evine götürdü. Akademi, ödülü vermek için Hollywood’un üç ünlü yönetmeni Francis Ford Coppola, George Lucas ve Steven Spielberg’i sahneye çıkararak Scorsese’den adeta özür diledi. Ve tabii o arada "Babil" de harcanmış oldu.
Neyse, gecenin yıldızı sıcak, esprili, güler yüzlü, neşeli sunumuyla töreni sırtında taşıyan sunucu Ellen DeGeneres’ti bence. Bu kadar mı rahat ve doğal olunur dedirtti, sıkılmadan sabahlamamızı sağladı. İyi ki vardı.