Uğur Yücel, senaryosunu yazdığı, yönettiği ve Türkan Şoray’la başrolü paylaştığı Hayatımın Kadınısın adlı filminin çekimlerini dün tamamladı.
Film, iki yalnız insanın kesişen yaşamlarını beyazperdeye aktarıyor. Türkan Şoray eski gazino şarkıcısı Asuman rolünde. Evliliğinde sorunlar yaşayan Asuman’ın sıradan ve mutsuz yaşamı, Balat’taki evlerinin üst katına Tophaneli Tayfur’un (Uğur Yücel) taşınmasıyla bir anda değişiyor.
Hayatımın Kadınısın, bu sezon en fazla merak ettiğim filmler arasında. Merakımın nedeni belli tabii; Yazı Tura ile yönetmenlikte de iddialı olduğunu gösteren usta oyuncu Uğur Yücel ve Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’ın varlığı insanı etkiliyor haliyle.
Filmi görmeden konuşmak ne kadar doğru bilemiyorum, ama, Hayatımın Kadınısın yılın en samimi, bizden ve içten yapımlarından biri olacakmış gibi geliyor bana.
Uğur Yücel’in filmiyle ilgili şu sözlerinden anladığım bu en azından: "İstanbul’a, onun küçük insanlarına, Türk filmlerine dair bir film. Özlediğim bir şeyleri yazdım. Esengül, Orhan Gencebay, Bergen, Türk Sanat Müziği duydum yazarken. Birkaç sahnenin seyirciyi güldüreceğini de biliyorum. Ev kadınları, arabeskçiler, müzikseverlerin, fotoroman sevenlerin, melodram sevenlerin gözleri yaşlı ama gülümseyen yüzlerini hayal ettim bazı sahnelerde."
Şu günlere Amerikalı bir misafirim var. Geçenlerde CNN Türk’te yayınlanan Formula 1 yarışlarını izlerken bana okulda almış olduğu bir dersten söz etti. Seçmeli derslerinden biri de NASCAR üzerineymiş.
Arabaların pistte dolap beygiri gibi dönmesinin arkasında yatan dolarları, bu yarışların reklam pastasında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ve NASCAR’ın ekonomi üzerindeki etkisini inceliyorlarmış bir dönem boyunca.
NASCAR, en fazla rağbet gören derslerin başında geliyormuş üstelik.
Amerikalılar’ın araba yarışlarına ve arabalara olan düşkünlüğü ve bunun onlara dolar olarak nasıl geri döndüğü, bu yaz gişede en fazla iş yapan filmlere bakınca da anlaşılıyor aslında.
Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı, serinin ilk iki filminde beğeniyle izlenen kadroyu toplayamamış olsa da sinemalara yine çok izleyici çekti ve meraklıları tarafından beğeniyle izlendi. Sağ olsun film sayesinde ’drift yarışı’ ne demektir, ’yanlama’ nasıl yapılır öğrenmiş de olduk.
Diğer yanda, zaman içinde takım çalışmasını öğrenmek zorunda kalan bir yarış arabasının hikayesini anlatan Arabalar (Cars) adlı animasyon filmi de Amerika’da zirveye yerleşmekte zorlanmamıştı.
Arabalar, Türk izleyicisiyle 18 Eylül’de buluşacak.
Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı’nın en çok izlenenler sıralamasında ilk beşteki yerini halen koruduğu ülkemizde bu animasyona da ilgi büyük olacaktır kuşkusuz.
Araba ve araba yarışı tutkusu konusunda Amerika’dan aşağı kalır yanımız yok nasıl olsa!
Bu da Türk Star Wars
Yaşları 16 ile 30 arasında değişen bir grup İzmirli Star Wars hayranı, bir yıldır üzerinde çalıştıkları Türk Star Wars Fan Film projelerinin ürünü olan Sonun Başlangıcı isimli filmi tamamlamak üzereler.
Önümüzdeki aylarda izleyebileceğimiz filmin ilk fragmanı yayınlandı. Baktım da, kullanılan özel efektler ve dövüş sahneleri amatör bir çalışma için hiç de fena değil. İşin içinde ciddi anlamda emek ve çaba var üstelik. Şimdiden filmi merak etmeye başladım.
Ocean’ın çetesinin soygunlarını anlatan filmler, özellikle de Ocean’s 12, Brad Pitt’in hatrına katlandığım filmler arasındaydı.
Kalabalık ekibi bir kez daha bir araya toplayamazlar, uğursuz sayılan rakama dayandıklarında paydos derler, diye umuyordum, ama olmadı. Çekimlerine geçen ay Las Vegas ve Los Angeles’ta başlanan Ocean’s 13, tam gaz sinemalara doğru ilerliyor.
Kadrosu birer birer artarak yoluna devam eden filmin 13. elemanı neyse ki hepimize heyecan veren bir isim: Al Pacino.
Oscar’lı oyuncu, Las Vegas’ta oteli olan Willie Banks’i canlandıracakmış.
George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, Andy Garcia ve Al Pacino’yu bir araya getirmişken bu kez doğru dürüst bir film çekerler umarım!