Paylaş
Site, uzun bir süredir boğa güreşleri ve av partilerinin reklamını yapmıyordu.
Yeni aldıkları karar doğrultusunda TripAdvisor’da artık yunus gösterilerine, kaplan çiftliklerine yapılan gezilere ve fil sırtında gezinti turlarına da bilet satılmayacak.
Böylelikle korkunç yollarla eğitilen vahşi hayvanlar üzerinden yapılan eğlencelere prim vermeyecek.
Acımasızlık ve zulüm üzerinden para kazanmayacak.
Para kazanılmasına aracı olmayacak.
Darısı bu tip çağdışı eğlencelere sayfalarında, tanıtımlarında yer veren tüm seyahat acentelerinin başına.
Inferno’ya göre hiç laik değiliz
Dan Brown’ın aynı adlı romanından Ron Howard tarafından sinemaya uyarlanan “Inferno” (Cehennem) filmini, geçen gün de yazdığım gibi, Amerika’dan iki hafta önce izledik.
Siz de yarından itibaren sinemalarda görebilirsiniz.
“Cehennem”in yılın en merakla beklenen filmlerinden olma nedenleri çeşitli.
Tom Hanks çekiciliği bir neden.
“Da Vinci Şifresi” ve “Melekler ve Şeytanlar”dan gelen beklentinin yüksek olması bir başka neden.
Ama bizdeki beklentinin ve merakın daha önemli bir nedeni de hikayenin bir kısmının İstanbul’da geçiyor olması.
Evet, Tom Hanks ve Felicity Jones’un oynadığı karakterler, yani Robert Langdon ve Sienna Brooks filmin sonlarına doğru İstanbul’a geliyorlar.
Sultanahmet, Ayasofya, İstanbul Üniversitesi ve Yerebatan Sarayı’nda sahneleri var.
Ama, işte işin bir de ‘ama’sı var.
Sienna İstanbul’a gelir gelmez, sanki ortama uyum sağlamak istercesine hemen başörtü takıyor.
Sienna’yı İstanbul Üniversitesi’ne giderken yine başörtüyle görüyoruz.
İçeride, sınıftaki tek kız öğrencinin de başörtülü olması sanki şunu der gibi: “Buralarda şehirde ve üniversitelerde başörtü takılır!”
Şu Hollywood filmlerinde Türkiye’nin laiklikten uzak, tamamen Ortadoğulu gösterilmesi gerçekten de sinir bozucu bir algı yönetimi.
Inferno iyi hoş ama başörtülüsünün de, başı açığının da bir arada yaşadığı bu ülkeye bu tek taraflı, at gözlüklü yaklaşımı nedeniyle sınıfta kalıyor.
Anne aşuresi
Aşureyle ilgili herkesin tek bir ortak noktası var bence.
Kime sorsanız, en güzel aşureyi kendi annesinin yaptığını söylüyor.
En güzel aşure anne aşuresi.
Benimkine çoktan söyledim tabii, aşure mevsiminin geldiğini diğer annelere de hatırlatmış olayım...
Robert De Niro’ya veryansın etmem
Ekşisözlük çok alem.
Robert De Niro’nun, Donald Trump’a söylenirken “köpek” ve “domuz” kelimelerini hakaret olarak kullanmasını eleştirdiğim yazı üzerine “Ömür Gedik’in Robert De Niro’ya veryansın etmesi” diye bir başlık açmışlar.
Ben en son baktığımda bu konuyla ilgili 50’ye yakın entry girilmişti.
Kimisi hak vermiş, kimisi ise “Buradan oraya çemkirsen seni kim takar” gibisinden makara yapmış.
O yazı Robert De Niro’ya kadar gider mi bilemem ama en azından masum hayvanların isimlerini hakaret olarak kullanmaya devam edenlerin kulağına küpe olur.
Bu da bana yeter...
Paylaş