Paylaş
Durumu toparlıyor.
Tam da doğum gününde yine sinema aşkı peşinde, Genç Sinemacılar’la toplantıya giderken kaza geçirmişti Seyfi.
Motosikletleri araç olarak gören bir ülke değil bizimki. Önündeki arabayla mesafe bırakanlar, aynı hassasiyeti motosikletler için göstermiyorlar.
Seyfi için de öyle olmuş, arkadan gelen araç mesafeyi ayarlayamayıp motosikletine çarpınca o da hakimiyetini yitirmiş, yere düşünce başka bir arabayla daha çarpışmış.
En büyük şansı, kaza anında yoldan geçen ambulans tabii. Hemen hastaneye yetiştirilmiş olması önemli.
Yapımcısı ve yakın dostu Yamaç Okur’dan aldığım bilgiye göre Seyfi’nin beyninde ödemler var ama büyük bir travma söz konusu değil. El kol hareketleri başlamış. Yeni kuşak sinemacılar tek yürek olmuş, hastanede arkadaşlarının şuurlu bir şekilde uyanmasını bekliyorlar.
Seyfi Teoman, uzun aradan sonra Berlin Film Festivali’nde Türk sinemasının adını yeniden geçiren yönetmen olmuştu. “Tatil Kitabı”, Forum bölümünde gösterilmişti.
Berlin, bir anlamda keşfettiği bu genç yönetmenin bir sonraki filmi “Bizim Büyük Çaresizliğimiz”i de yarışma bölümüne almıştı.
Seyfi Teoman kaza öncesinde “Evliya” adlı yeni filmi üzerinde çalışıyordu.
Politik açılımları da olan film, bir doktorun karantinaya alınan bölgede yaşadıklarını anlatıyor.
Seyfi Teoman’ın bir an önce ayağa kalkmasını ve “Evliya”ya kaldığı yerden devam etmesini diliyorum.
Bu fotoğrafı ezberleyin
Paul Watson, “Medya yalnızca dört unsurla ilgilenir; seks, skandal, şiddet ve yıldızlar. Hikayenizde bunlardan birisi yoksa, hikayeniz de yoktur” demişti.
Katılmadığımı söyleyemem.
Özellikle çok önemsediğim hayvan hakları konusunda ileri gitmem, bazen aşırıya kaçar gibi görünmem de tam bu sebepten.
Tarih boyunca medya, hayvan hakları konusunda ancak sansasyonel bir şey olduğunda haber yaptı.
Hayvanların deneylerde kullanılmasına karşı çıkanlar laboratuvar bombaladığında mesela.
Ya da kürk karşıtı bir aktivist Calvin Klein’ın suratına pasta fırlattığında.
Sadece medyada değil, insan algısında da aynı tepki söz konusu.
İşte bu nedenle paylaşıyorum yandaki fotoğrafı.
İlgi çekmek için.
Şiddeti kendi üzerinizde hissetmeniz, empati kurmanız için.
Sizi bu fotoğrafla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Ama “Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi siz de diğer canlılara yapmayın” demenin en çarpıcı yolunu seçmek zorundaydım...
Kadınlar bu kadar aciz mi?
Cannes’da yarışmaya kabul edilen 23 filmin yönetmenleri arasında tek bir kadın yönetmenin olmaması dünya basınında ve sinema çevrelerinde tepkilere neden oldu.
Geçen yıl dört kadın yönetmen varken, bu yıl nasıl olur da tek bir tane bile olmazmış!
Yapımcı, yönetmen ve yazar Eleonore Dailly bunu utanç verici olarak nitelendirdi. Bizimkiler de bunun altında kalmaz, Cannes’a bir Altın Bamya takdim ederler bu yıl!
Ama kimse düşünmez, bu yıl kadın yönetmenlerin filmleri kayda değer miydi, sadece kadın diye yarışmaya almak doğru mu diye!
Kadınlar sadece kadın diye el üstünde tutulmayı isteyecek kadar zavallı değil. Her sorunda “Kadınlara haksızlık yapılıyor” diye ortaya atılanlar bir de buradan baksınlar olaya...
Paylaş