Paylaş
Peki sinema her şeye açıkken yaşlı insanların sevişme sahnelerine neden bu kadar kapalı, bu kadar mesafeli?
Yarın vizyona girecek olan 45 Yıl (45 Years) filmini izlerken bunları düşündüm.
Başrollerini Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’ın paylaştığı film, 45 yıllık evli bir çiftin, erkeğin eski sevgilisinden gelen bir haberle ilişkilerini sorgulama ve toparlanma sürecini anlatıyor.
Konuyu unutmak için şarap içiyorlar, sohbet ediyorlar.
Yatak odalarına çıktıklarında adam sevişmek istediğini söylüyor.
Normalde ışıkların sönüp, filmin sabah sahnesine geçmesini bekleriz.
Ama öyle olmuyor işte.
70’lerine merdiven dayamış olan çift sevişmeye başlıyor.
Yönetmen Andrew Haigh bu sahnenin film için son derece önemli olduğunu söylüyor.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar yaşlı insanların sevişme sahneleri yok denecek kadar azdı, olanlar da komedi malzemesi olarak kullanılıyordu.
Bu kuralı tam anlamıyla bozan Michael Haneke’nin Oscar ve Altın Palmiye ödüllü Amour filmi oldu.
Her ne kadar estetik olmadığı ve tabu sayıldığı düşünülse de 45 Yıl’da olduğu gibi artık yaşlı insanların da kapalı kapılarının ardını izleyebiliyoruz.
Ayrıca Helen Mirren, Meryl Streep, Liam Neeson gibi yaşlarına rağmen hâlâ arzulanan oyuncular oldukça, işin estetik dertlerinin de çok geçerli olmadığını söylemek pekala mümkün.
Kafanı kaldır ve gözüme bak
18-35 yaş aralığındaki nesile ‘millennial’ deniliyor.
Bunlar reklamcıların, pazarlamaların hedefindeki tüketici kitlesi.
İlgi alanları müzik, film, giyim, bahis, spor, elektronik diye sıralanıp, uzuyor, gidiyor.
Umursamaz, değişken, narsist, bencil olarak adlandırılan bu kitle hedef olma özelliğini yavaş yavaş Z kuşağına bıraktı.
Yeni nesil, yani Z jenerasyonu farklı kafada.
Akıllı telefonlarla her türlü bilgiye ulaşılabildiği bir çağa doğan bu çocuklar önceki nesillere göre çok daha tedbirliler ve içlerine kapalılar.
Ellerindeki son teknoloji aletleri bizlerden bile daha iyi kullanıyorlar, hatta onlarla aynı anda birçok işi birden yapabiliyorlar.
Peki ya teknoloji içinde kayboldukları anda sizinle konuşurken yüzünüze bile bakmamaları.
İşte ben Z neslinde en çok buna bozuluyorum.
Bayramda büyüklerin yanına ziyarete gittiğinizde çocuklarınızın ellerinden telefon ve tabletleri alın lütfen.
Şöyle bir kafalarını kaldırsınlar ve gerçek dünyayla göz teması kursunlar.
Bu bayram birkaç günlüğüne de olsa buna vesile olsun.
Biraz gülelim
Soru: Zaman yolculuğu olsa, 1950’lerden biri bugünümüze gelse, ona en çok neyi açıklamakta zorlanırdık?
Cevap: Elimde bir cihaz var, içinde insanoğlunun ulaşabileceği her türlü bilgiyi barındırıyor.
Ben ise onu daha çok kedi resimlerine bakmak ve birileriyle yazışmak için kullanıyorum.
Paylaş