Pandeminin ABC’si

Koronanın getirdiği ruhsal çöküşe karşı panzehirim olan WhatsApp grubumuz Motivasyon Korona’da (Bülent Kocabıyık’a her daim teşekkürlerimle) tanıştığım Aslıhan Akdağ sayesinde haberim oldu cumartesi gecesi gerçekleşen webinar’dan.

Haberin Devamı

Webinar da nedir diyenler için ufak bir not; webinar, internet üzerinden gerçekleştirilen seminerlere verilen ad.
Korona sonrasındaki yeni normalimizin vazgeçilmezlerinden olacağı kesin.
Mekan değiştirmeden, fiziksel olarak bir araya gelmeden, internet üzerinden katıldığınız bu seminerlerde konuşmacılara soru da sorabiliyorsunuz.
“Soru cevap” bölümünde sorularınıza cevap veriliyor.
Geleyim New York’ta Turkish American Business Network (TABNET) tarafından gerçekleştirilen ‘Covid-19 Pandemisi’ adlı seminere.
Rabia Gürses Özden’in moderatörlüğünde yapılan seminere bilim insanları Özge Karadağ Caman “Pandemi öngörülebilir miydi”, Sine Aras Akten “Bir sağlık çalışanı gözüyle New York’ta pandemi süreci” ve Engin Koçyıldırım “Pandemi sonrası yeniden açılımın yol haritası” başlıkları altında konuşmacı olarak katıldılar.
Şahane bilgiler verdiler, aldığım notları sizlerle paylaşıyorum...
Özellikle Amerika’da siyasi ve politik kararların bilime etkisi olumlu olmadı.
New York’ta 16 Mart’ta ölümlü vakalar görülmeye başladı. Şehirde karantina kararı bir-iki hafta önce alınsaydı, 40 bin ölümün önüne geçilebilirdi.
Sağlıklı bireylerin evlerine kapanmaları, yani karantina kararı geç gelince, 15 Mart-5 Nisan arasında vakalarda yüzde 200 artış oldu. Bu da sağlık sisteminin yorulmasına ve beklenmedik yoğunluğa neden oldu.
Bilinçlenmenin sağlık sistemine etkisi, nisan ayından sonra görülmeye başladı ve hastaneler normal kapasiteye döndü.
Hastanelerdeki sağlık ekibinin cerrahi maskelere ek olarak gözlerin de kapanması gerektiğini anlaması, bulaşma oranlarını azalttı.
Kapatıcı ve göz koruyucu maskelerin öneminin anlaşılması hastalığın hastanelerde daha fazla yayılmasının kontrolünde önemli rol oynadı. 
HER 10 AMERİKALIDAN 1’İ
KORONADAN YAKININI KAYBETTİ
Nisan ayında Amerika’da yapılan ankette “Korona sizi nasıl etkiledi?” sorusuna cevap verenlerin yüzde 85’i, “Ciddi etkilendik” dedi. Son 3 ay içinde her 10 Amerikalıdan 1’i korona nedeniyle yakınını kaybetmiş durumda.
“Aşı bulunduğunda yaptırır mısınız?” sorusuna yüzde 64 “evet” derken, yüzde 22 “kararsızım”, yüzde 14 ise “aşı yaptırmam” cevabını verdi.
İKİNCİ DALGA GELEBİLİR
“İkinci dalga gelecek mi?” sorusu bile hepimizi ürkütüyor, ancak İspanyol gribi örneğine baktığımızda virüsün aynı Covid-19 gibi ilkbaharda ortaya çıkıp yazın zayıfladığı, sonbaharda ise ikinci dalga ile gelip daha fazla insanı öldürdüğü, kışın da devam ettiğini üzülerek söyleyebiliyoruz.
Bunun önüne geçebilmek ancak bilinçlenme ve kurallara uymakla mümkün.
Sürekli dilimizde olan toplum bağışıklığından (sürü bağışıklığı) ancak toplumun yüzde 60’ı bağışık olursa söz edebileceğiz.
Ve şu anda hastalığın kontrol altına alındığı anlamına gelen yüzde 60’a çok uzağız.
Koronanın en yoğun görüldüğü New York’ta bile toplum bağışıklığı yüzde 12.3.
İtalya’da ise bu oran yüzde 5’lerde.
Korona sonrası yeni normalde ertelenen ameliyatlar plana alınırken, tele sağlık hizmetlerinin her aşamada kullanıldığı görülüyor.
Hastaları hastaneye çağırmadan alternatiflerin oluşturulması yoluna gidiliyor.
UÇAKLAR GÜVENLİ Mİ?
Uçakların içinde dolanan hava, uçak filtrelerinin virüsleri yok etme kabiliyeti nedeniyle risk taşımıyor.
Ancak yanınızda ya da arkanızda oturan kişilerle sosyal mesafenizin yeterli olmaması büyük bir sorun.
Uçakta maske takmak bu nedenle zorunlu olmalı.
Ve aslında en büyük risk dokunduğunuz yüzeylerde. 
Kafanızı dayadığınız koltuk, elinizi koyduğunuz yerler, tuvaletler hep tehlike.
Bundan böyle uçak içi temizliğine eskisinden çok daha fazla önem verileceğini söyleyebiliriz. Ancak yine de uçakta maskenizi çıkarmadan, mümkün olduğu kadar az temasla yolculuğu tamamlamanız gerek.
Kişisel tedbir adına, Amerika’da artık 354 ml el dezenfektanı uçak içine alınabiliyor.
İstanbul Havalimanı’nın bir ilk yaparak ultraviyole ile bagaj temizliği gerçekleştirmesi güzel bir adım.
Bugünlük webinar’dan notlar bu kadar diyelim.
Amerika’da okul sistemindeki değişiklikler, aşı çalışmaları, eğlence ve kültürel faaliyetlerin geleceği gibi konuları da perşembe günkü köşe yazıma bırakıyorum.
O nasıl bir
hafta sonuydu!
Sokağa çıkma yasağının olmadığı ilk hafta sonunda dışarıya maskesiz çıkanlar, sosyal mesafeyi hiçe sayarak kalabalık oluşturanlar, hava aldıkları orman, deniz kenarı, park gibi yerlerden ayrılırken içinde maske ve eldivenlerin de olduğu çöplerini geride bırakanlar adına ben utandım. 
Korona pandemisi sonrası yaşananlar hiç ders olmamış. Bu bilinçsiz kitle en başta doktorlar, hemşireler ve onların ailelerinin hayatlarıyla oynuyor. Kabul edilebilir davranışlar değil yaptıkları.
Acilen uyarılmaları ve olmuyorsa ceza almaları gerektiğini düşünüyorum.

Alkışlar Koray Avcı’ya
Geçen gün Koray Avcı’nın Instagram story’inde “Şahane bir soundcheck yaptım, sesler harika, hadi konseri izlemeye canlı yayına gelin” anonsunu duyunca, konserler başladı herhalde dedim.
Canlı yayını açtığımda da bir konser salonunda buldum kendimi. Işıklar ve Koray’ın da dediği gibi ses kalitesi 10 numaraydı. Seyirci yoktu ama seyirci var gibi bir konserdi.
Ahmet Çelenk’le görüştüm, Vodafone’dan 100 megabit upload hızıyla yayınlamışlar konseri.
Bugüne dek izlediğim en kaliteli YouTube konseriydi diyebilirim. Koray Avcı kanalında “Aşk İle-9’uncu Bölüm” adı altında kaydı var.
İzleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Yazarın Tüm Yazıları