Oyunculuğun ilk 10 yılı çok zor

Sadi Celil Cengiz, Kanal D’de yayınlanan “Hayatımın Aşkı” dizisinde Bartu olarak ekrana gelmeye başladı. Dizide paragöz bir genci canlandıran oyuncunun gerçek hayatta parayla ilişkisi “borcum da olmasın alacağım da” şeklinde. Sadi Celil Cengiz’in oyunculuğa yeni başlayacaklara tavsiyesi ise, ilk 10 yıl sabretmeleri yönünde...

Haberin Devamı

◊ Gençlik yılların Samsun’da geçti. Nasıldı o günler?
- Doğup büyüdüğüm yer Çarşamba şehir merkezi. Ailem iki sene önceye kadar oradaydı. Ordu Fen Lisesi’nde iki sene okudum. Onu saymazsak üniversiteye kadar ben de oradaydım diyelim. Gençlik yıllarım biraz sert geçti.

◊ Sert derken?
- Şiddete meyilli bir şehir. Burada olsa nasıl geçerdi bilemiyorum.

◊ Şiddete meyilli derken...
- Olaylı, biraz vurdulu kırdılı bir yerdir. Gerçi bu artık kırılıyor.

◊ Yaşadın mı sen hiç?
- Ben çok kavga gittim, çok dayak yedim ama öyle ateşli ya da delici silahla yaralanmadım.

◊ Niye kavga ederdin?
- İşte insan gençken neden kavga ederse ondan. Kız meselesi, şu kıza niye baktın, o bunu seviyormuş falan.

HİÇ ÇAPKINLIK YAPMADIM

◊ Var mıydı çapkınlık?
- Yok, hiç olmadı.

◊ Kaç kardeşsiniz?
- Bir kız, bir de erkek kardeşim var. Sert de bir abiydim. Şimdiki hayata bakış açımla bakınca çok eleştiriyorum kendimi.

◊ Neler yapardın, sokağa mı çıkarmazdın?
- Yok, açıkçası bir ego uygulaması vardı kardeşlerime karşı, bakalım dediklerimi yapıyorlar mı diye.

◊ Bartu karakteriyle karşılaştırınca farklı bir abilik mi yapmışsın?
- Tabii. Kız kardeşimin hayat tarzına, kiminle görüştüğüne, eve girip çıkma saatlerine hiç karışmadım. Ama tabii bu içgüdüsel olarak uyguladığım değil, politik ve ahlaki olarak uyguladığın bir şeydi. Onun bir birey olduğunun farkında olarak uyguladığım bir şeydi.

◊ Sadi Celil Cengiz’in şimdiki duruşuna katkıda bulunan yaşanmışlıkların nelerdi hayatında?
- Eşimin büyük katkısı var. Çok eski yıllardan beri tanışıyoruz. Ben 17, o 16 yaşındaydı. İkimiz de hayata başka bakıyorduk. Beraber bir yere geldik.

◊ Sen nasıl bakıyordun hayata?
- Ben biraz daha asosyaldim. O daha yumuşaktır, daha anlayışlıdır. Ben daha katıyımdır. En ufak bir hatada insan silen biri iken biraz daha yumuşadım.

◊ Çocukken hangi mesleği yapmak istiyordun?
- Çocukken futbolcu olmak isterdim. Babam futbol antrenörü çünkü.

◊ “Gel çocuğum seni futbolcu yapalım” demedi mi?
- Maalesef demedi. Bendeki o üstün yeteneği göremedi. ( Gülüyor) Yok, o kadar yetenekli değildim.

◊ Oynuyor muydun futbol?
- Çok oynardım. Deplasmanlara giderdim babamla birlikte. Soyunma odalarında bulundum. Futbolun içindeydik aile olarak.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

TAKIM YENİLİNCE AĞLARDIM

◊ Aileyle ne alakası var?
- Çok var. Çünkü mesela bir ayakkabı alınacaksa o maçtan gelecek skora bağlı, prime endeksliydi alacağımız ayakkabı. Cep telefonu da yoktu. Telefon başında deplasmandan gelecek haberi beklerdik. Yenilirlerse zaten aramazlardı.

Oyunculuğun ilk 10 yılı çok zor

EVLİLİĞİMİZİN SIRRI ARKADAŞLIK VE AŞK

◊ Şimdi çocuğunuz da olmuş. Nedir sırrınız?
- Aşk.

◊ Bu sektörde aşkı ve evliliği korumak zor değil mi?
- Hayır, ben zaten işin o tarafına o kadar girmedim. Uzak durayım diye değil, hayatım öyle gelişti.

◊ Çapkınlık yapamıyorsun diye üzülüyor musun?
- Bekarken de yapmazdım. Huyum değil.

AHMET VE MURAT EVLENİNCE NE OLACAK BAKALIM

◊ Bir ara Ahmet ve Murat’la küs olduğunuz dedikoduları çıktı...
- İnsanlara böyle malzemeler lazım.

◊ Ahmet ve Murat’ın kanka halleri ne olacak?
- Ne zaman arasam beraberler. Evlenince ne yapacaklar bakalım.

◊ Hayatının dönüm noktası ne?
- Eşimle tanışmam. Jest olsun diye söylemiyorum, gerçek bu.

◊ Baba olma kararını nasıl aldın?
- Zaten anne ve baba olmak için evleniyoruz. Teknik bir sorun vardı ayrı olmamızla ilgili, onu çözünce karar verdik.

◊ Bebeğinin doğduğu gün ne hissettin?
- O gün bir şey hissetmedim açıkçası. Sezaryenle doğdu. Eşim de çok korkuyordu sezaryenden. Bebekten çok eşimi düşündüm. Öyle hemen babalar bebekle bağ kuramıyor doğar doğmaz. Sonra tepki vermeye başlayınca değişiyor tabii.

◊ Altını değiştiriyor musun?
- Tabii hepsini yapıyorum. Ama gerektiği kadar. Hilal kadar sorumluluk almıyorum.

◊ Oğlunun adı ilginç? Ne anlama geliyor.
- Jan Nartan ismi. Çerkezce. Ben 25 yaşında duyar duymaz bu ismi koyacağım oğluma dedim. Daha evli değildim. Nartan, mitolojide bir kral. Hakan ve Mete gibi.

◊ Çocuktan sonra bir şeyler değişti mi hayatında?
- Biraz değişti. Biraz daha temkinli oldum hayata karşı. Hem fiziksel hem ideolojik olarak daha dikkatli oluyorum artık. Eskiden daha cesurdum. O cesareti çocuk biraz kırıyor.

◊ İkinci çocuk düşünüyor musunuz?
- Bakalım, inşallah.

Haberin Devamı

Oyunculuğun ilk 10 yılı çok zor


BARTU’DA ŞEYTAN TÜYÜ VAR

◊ Son olarak dizi ile ilgili konuşalım. Karakterin kendine yakın bulduğun özellikleri neler?
- Çok yok aslında. Belki biraz gürültülü, yüksek sesle konuşan biri, onu biraz benzetebilirim. Ben de onun gibi askerlik yaptım. Onun dışında biraz ters biri.

◊ Ters birini oynamak daha mı hoşuna gidiyor?
- Ters birinden ziyade dişi karakterler oyuncu için her zaman daha avantajlıdır.

◊ Nasıl bir karakter Bartu?
- Askerden yeni geldi, uzun yıllar kaçmış anladığımız kadarıyla. Maço yanı var. Kız kardeşleri üzerinde bir hegemonya kurmaya çalışıyor. Biraz paragöz bir adam. Öte yandan bir tık da sevimli, yoksa çekilmez. Şeytan tüyü var yani.

BORCUM DA OLMASIN ALACAĞIM DA

◊ Paranın hayatındaki yeri ne?
- Borcumuz da olmasın alacağımız da. Felsefemiz bu. Bunun dışında çok yüksek hayat standartları olan kişiler değiliz.

◊ Ama oyuncular büyük paralar kazanıyorlar diye de bir algı var.
- Büyük paralar kazanıyor denilen oyuncu sayısı 100’ü geçmez. Ben iki yıldır tek lira bile kazanamadım bu yüzden. Sinema filmlerinin maddi anlamda çok getirisi yok zaten. İki yıl iş bekledim. Kalan oyuncular çok zor şartlarda çalışıyorlar. Ve bunun garantisi yok.

◊ Oyuncu olmak isteyenlere tavsiyen var mı?
- Çok zor, onu bilsinler önce. Zorluklarına katlanmaya değer tabii. Biz “Üsküdar’a Giderken” dizisini çekerken ben o sırada memurdum ve istifa etme kararı almıştım. Erkan Can beni çağırdı ve dedi ki; “Sakın istifa etme, bu işlerin ne olacağı belli olmaz. Bu işin ilk 40 yılı çok zor.” Gerçi şimdi vakit ilerliyor, 40 yıl olmasa da ilk 10 yılı zor.

Haberin Devamı

MAÇ İZLERKEN KORKUNÇ OLUYORUM

◊ Nasıl maç seyredersin?
- Geçen kayınvalidem bize geldi. İlk defa beni maç izlerken gördü. Korkmuş benden. “Seni tanıyamıyorum” dedi. Maç izlerken korkunç oluyorum.

◊ Baban ne olmanı istiyordu?
- Okuldaki başarımdan dolayı genelde bir akademisyen beklentisi vardı benden. Ama çok küçük yaşlardan itibaren oyuncu olmak istiyordum. Zaten üniversite tercihlerinde İstanbul’u o yüzden yazdım. Konservatuvar diye bir şeyden haberimiz yoktu taşrada. Onun için İstanbul’da olayım, bu işlerin merkezi burası diye 17 yaşında geldim. Daha rahat okurum diye de işletme fakültesi yazdım. 7 yılda bitirdim, o kadar kolay değilmiş!

◊ Peki ya eşin?
- Benden bir sene önce eşim mezun oldu, atandı ve öğretmen oldu. Bir sene sonra da ben okulu bitirdim ve askere gittim. 10 yıldır görüşüyorduk ve artık evlenmemiz gerekiyordu. Oyunculuk bizi geçindirecek bir para getirmediği için ben de KPSS’ye girdim, memur olarak atandım ve üç yıl çalıştım.

◊ Nasıldı memurluk?
- Çok iyi. Kapıkule’de memurdum. Nöbet usulü çalışıyorduk. Çok güzel bir hayat var orada. Hâlâ Kapıkule’den görüştüğüm arkadaşlarım var.

Haberin Devamı

EŞİM ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERDENDİ

◊ O sıralar eşinle bir sene ayrı kalmışsınız sanırım...
- “İşler Güçler” başlamadan önce, Leyla ile Mecnun zamanlarında ben gidip geliyordum. Ama “İşler Güçler” başlayınca ve başrol olunca artık oraya gitme imkanım kalmadı. Ben gidemediğim için eşim geldi hafta sonları yanıma. Ama bu sadece bizim yaşadığımız bir şey değil, atanamayan öğretmenler meselesinden ,bağımsız tayini çıkmayan ve bir eş olan öğretmenlerin yaşadığı bir sorun var. Ve bu sorun bir türlü çözülemiyor.

◊ Kaç yıl oldu beraberliğiniz?
- Altı yıldır evliyiz. 10 yıl da öncesi var.

AHMET, MURAT, SADİ ÜÇLÜSÜNÜN SIRRI ÜÇÜMÜZÜN DE TAŞRALI OLMASI

◊ Ahmet, Murat, Sadi üçlüsü nasıl bir üçlü?
- Aslında bu “İşler Güçler” dizisinin içinde bir üçlüydü. Yoksa “haydi üçümüz bir proje yapalım” diye yola çıkmadık. Bizi Selçuk Aydemir o projede bir araya getirdi.

◊ Ne kadardır tanışıyorsunuz?
- Ben Ahmet’le “Üsküdar’a Giderken”in setinde, Murat Abi’yle de “Ramazan Güzeldir”in setinde tanıştım. İşler Güçler’in setine kadar Ahmet’i bir daha hiç görmedim. Murat Abi de “Üsküdar’a Giderken” dizisinde Edirne’de kaldığım için beni İstanbul’da evinde misafir ediyordu. Onun evinde kalıyordum. İkisiyle de sette tanıştık yani. Öyle geçmişten, çocukluktan gelen bir arkadaşlık yok. Tabii arkadaşız ama dizi ile birlikte bir araya geldik. Dizinin içindeki durum öyle algılandı. İkisi de gerçekten çok iyi çalışma arkadaşı.

◊ Hiç kavga ettiniz mi?
- İkisiyle de birer kere tartıştık 40 bölüm boyunca ve tatlıya bağladık yani.

◊ Üçünüzün kimyası çok tuttu. Bunun sırrı ne acaba?
- Üçümüz de taşralıyız. Hepimiz aynı yerlerden geçmişiz. Bunun bence çok etkisi var. Bir de hepimiz uyumlu insanlarız.

BİR YERDE DURAMAM

◊ Sende biraz hiperaktiflik var mı?
- Var biraz. Bir yerde oturamam.

◊ Onun için zayıf kalıyorsun herhalde. Çok yemek yer misin?
- Eskisi kadar zayıf değilim. Eskiden çok yerdim ama 30’u geçince metabolizma yavaşladığı için o kadar yemiyorum.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları