Mel Gibson’a bohohoho

Uzun süredir oyunculuk yapmayan Mel Gibson, “Cesur Yürek” günlerine özendi herhalde. Spike TV’nin ödül törenini sunmaya atla gelmiş!

Zaten gıcığım kendisine, stüdyoda at üstündeki hali de komik geldi bana.

Gıcıklığım, 28 yıllık eşine yaptıklarından.

Sen Katolik’im diye doğum kontrol yöntemlerini reddet, kadına 7 çocuk doğurttur, onca çocuktan sonra fiziği bozulunca da bırak ve kendine güzel Rus sevgili yap!

Benim bildiğim Katolikler’de asla boşanma yoktur. Yeni sevgili gelince Gibson Katolik olduğunu da unuttu herhalde...

Gibson’ın, sevgilisi Oksana ile ilgili dedikoduları, “Edge of Darkness” filmini çektiği günlerde patlak vermişti.

Film bizde 2010 yılında, yarı yıl tatiline denk gelen hafta vizyona girecek ve “Recep İvedik 3”ün karşısına çıkacak.

Düşünsenize, bir yanda Recep İvedik diğer yanda ise 7 yıl aradan sonra oyunculuğa döndüğü anda 7 çocuklu eşini boşayan ve yeni sevgili heyecanı yaşayan Mel Gibson.

Bizim tanıdığımız Recep, Mel’e bakıp bohohoho diye güler, “Bu ne saçma hayat, bu ne serkeş hayat, bu ne dingil hayat ya? Bu ne kopuk hayat, bu ne manyak yaşam tarzı ya, bu ne bohemi ya...” diye lafını da koyar...

Futbolcular köpek tekmeler mi

The Marmara’nın kapısından ayrılmayan ve Taksim’le özdeşleşen sokak köpeği Ebru’nun ölüm haberi basına farklı şekillerde yansıdı.

Otel yetkilileri, ölüm nedeninin yaşlılık olduğunu söyledi. Bir diğer iddia ise Ebru’nun dövülerek öldürüldüğüydü.

Ebru’nun ne kadar sevildiğini ve gözetildiğini bildiğimden bu iddiaya inanmam zor. Taksim’in ortasında bir köpeği, hele hele Ebru’yu tekmeleyerek öldürecekler, kimsenin gıkı çıkmayacak!

Olacak şey değil... İşin daha da acı tarafı, bize gelen mail’de Ebru’nun sevdikleri futbolcuları taklit eden bir grup tarafından tekmelenerek öldürüldüğünün yazması.

Bu iddia, gelen mail’leri nasıl süzgeçten geçireceğini bilmeyen bazı gazetelere aynen bu cümlelerle yansıdı üstelik.

Soruyorum size, hangi futbolcuyu köpek tekmelerken gördünüz?

Topa vurmakla köpeğe vurmak nasıl bir mantıkla aynı kefeye konulabilir?

Bir meslek grubu nasıl böyle zan altına sokulur, kötü duruma düşürülebilir?

Gelen yazı inandırıcılığını üslubuyla yitirmişti benim gözümde. Keşke gazeteler de bu iddiayı ciddiye alıp, sayfalarına taşımasalardı...

Terminatör 4 yarın vizyonda

Merakla beklenen “Terminatör 4”ü, Kanyon Cinebonus’da yapılan özel gösteriminde izledim.

Film bildiğimiz sinema kurallarını unutmamıza neden oluyor.

‘Önce senaryo’ diyen sinema öğretisi burada kendini ‘önce aksiyon’a teslim etmiş.

Filmin neredeyse tümüne yayılan aksiyon sahneleri için ciddi mesai harcamışlar.

Diğer yanda “Terminatör 4”ün senaryosu neredeyse sıfır. Tümü bir gecede yazılmış izlenimi veriyor.

İşte tam da bu nedenle “Terminatör 4”, serinin hayranları için hayal kırıklığı olacak gibi.

Filmin sonlarına doğru gelen sürpriz bile onları memnun etmeye yetmeyecektir.

Ama Terminatör 4’ü sıkı aksiyon hayranlarına önerebilirim.

Filmdeki aksiyon nefes aldırmıyor.

Zaten bu aksiyonun getirdiği baş dönmesiyle senaryoyu dert edecek haliniz de kalmayabilir.

Aşk Uğruna

“Aşk Uğruna” filminin basın gösteriminden çıkarken, hepimiz yanımızdakine aynı soruyu soruyorduk. “Sevgilin ya da eşin için neleri göze alırsın?”
Yarın vizyona girecek olan “Aşk Uğruna”da sıradan bir edebiyat hocası olan Julien, haksız yere hapse giren karısını kurtarmak için yıllarca plan yapıyor ve planı uygularken resmen canını ortaya koyuyor.

Şimdi bir düşünün bakalım, siz sevdiğiniz için kendinizi ne kadar tehlikeye atarsınız, neleri göze alırsınız?

Ve cevabı bulur bulmaz, “senin için şunu bile yaparım” dediğiniz şeyi ona söyleyin.

Hadi bakalım; limit gökyüzü...
Yazarın Tüm Yazıları