Leonardo atı öldürdü mü

Yarın vizyona girecek, Oscar’a göz kırpan “Diriliş”te (The Revenant) öyle bir sahne var ki bana yıllar öncesinden bir Türk filmini ve çekimlerde yaşanan bir olayı hatırlattı.

Haberin Devamı

Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı, Şerif Gören’in çektiği Altın Palmiye ödüllü “Yol” filminde senaryo gereği Tarık Akan donmak üzereyken atının karnını kesiyor ve hayvanın içine girerek soğuktan korunuyor.
Bu sahnenin çekimleri sırasında atın öldürülme anı yıllar sonra Tarık Akan’ın “Gözlerime öyle bir bakıyordu ki, yapamadım” cümleleriyle çok tartışılmıştı.
Korkunç olay, Şerif Gören’in “kamera” demesiyle başkası tarafından gerçekleştirilmişti.
Anlatılana göre ilk kurşunla ölmeyen atın son nefesini vermesi de öyle kolay olmamıştı.
Akşam saatlerine kalındığı için karanlık çıkan bu sahneler filme de koyulamamıştı üstelik.
Atın içine girip hayatta kalma, Alejandro González Inárritu imzalı “Diriliş”in en göze çarpan sahnesi olarak akılda kalıyor.
Kürk avcısı Hugh Glass’ı canlandıran Leonardo DiCaprio ölen atın içine girerek donmaktan kurtuluyor.
“Diriliş” için tabii ki “Yol”da olduğu gibi bir atın canına kıyılmadı.
Kıyılsa bırakın Oscar’ı, vizyon şansı bile olmayabilirdi bu filmin.
O sahneyi içiniz rahat izleyebilirsiniz.

Haberin Devamı

Annelik böyle bir şey

Instagram’da efsane beğeniler alan bir video dolaşıyor.
Erkek aslan minik aslana okkalı bir pati atıp yere savurunca, anne aslan koşa koşa yanlarına geliyor.
Erkek şöyle bir sağa sola bakıyor ve yavrusunu korumaya gelen dişiyle yavruyu yalnız bırakıp tırım tırım uzaklaşıyor.
İşte yavrusunu koruyan annenin hangi türden, aslandan da ayıdan da insandan da olsa en güçlü ve korkulması gereken yaratık olduğunun kanıtı.
Bunun bir başka örneği de “Diriliş” filminde yavrularına yan gözle bakan kürk avcısını (Leonardo DiCaprio oluyor kendileri) ölmekten beter eden, hatta bazılarına göre yer yer tecavüz bile eden anne ayı.
Annenin koruma içgüdüsü DNA’lara işlenmiş, kesinlikle dürtülerin en kutsalı.

Alper Kul, Kenya’da!

Güldür Güldür ekibinin filmi “Dedemin Fişi” için BKM’ye gittiğimde Alper Kul’la karşılaştım, pek bir mutlu, pek bir heyecanlıydı.
“Bak sana fotoğraf ve videolar göstereceğim, tam senlik” dedi.
Alper almış sırt çantasını, tek başına yola çıkmış, ver elini Kenya demiş.
Kapısında aslanların dolaştığı çadırlarda kalmış.
Safariye çıkmış.
Yerlilerle kanka olmuş.
Bir de ısırılmış ama.
Tam göğsünün altından.
Çıplak mı gezdin dedim görünce, tişörtün üzerinden ısırmış sivrisinek.
Hastalık hastası olduğumu bildiği için “Titreme gelirse sıtma ilacı almaya başlayacağım, ama korkma bulaşıcı değilmiş zaten” diye takıldı bana.
Kenya fotoğraflarına bayıldım Alper’in, çok da güzel anlattı kısa tatilini, birkaç günlüğüne alıp başımı ben de gitsem mi diye düşünmüyor değilim.

Haberin Devamı

Fransızlar’ın kritik kararı

Pamela Anderson, kaz ciğeri (foie gras) endüstrisine karşı yapılan çalışmalara destek vermek için Fransa’ya gitti.
Bildiğiniz gibi kaz ciğeri kazlara büyük işkence yapılarak elde ediliyor.
Ciğerlerinin yağlanması için kazlar zorla, tıka basa besleniyor ve korkunç acılar çekiyor.
Bu benim, Anderson gibilerin kaz ciğerine karşı olmamız için yeterli sebep.
Ama Anderson akıllı davranmış ve hayvan acı çekse de yeriz diyen bencil vicdansızları kaz ciğerinden vazgeçirmek için bu besinin zararlarını da sıralamış.
Bu benciller, kendilerinden başkasını düşünmüyorlar ya, belki kaz ciğeri yemekten vazgeçerler.
Öyle ya da böyle, o ya da bu yöntemle, fark etmez, Fransız meclisinde görüşülen yasa bu vahşi ve sağlıksız yönteme bir dur desin lütfen.

Yazarın Tüm Yazıları