Paylaş
İzlediğim videodaki anne Ebabillerin acı çığlıkları hâlâ kulaklarımda.
Galata Kulesi’ni gözünüzün önüne getirin.
Duvarlarında yüzlerce delik olduğunu hatırlayacaksınız.
Kulenin dünyada ender görülebilecek bir özelliği var.
Ceneviz ve Osmanlı mimarlarının kule duvarlarına bıraktıkları küçük delikler ve kovuklar, yüzyıllardır ilkbaharda Ortadoğu’dan ülkemize gelen Ebabil kolonilerine yuva oluyor.
Kule meydanında sabah erken saatlerde ve akşamları bulut gibi uçuşan Ebabillerin seslerini duymak mümkün.
İzleyenler, dinleyenler için çok güzel bir görüntü, eda ve duygu bu.
Bütün yaz kulenin varlığının ruhunun bir parçası olan Ebabiller gökyüzünden hiç eksik olmuyorlar.
Anneler yavrularına yiyecek taşıyor, neşeli sesleri ise Galata Kulesi’ne ayrı bir hava, renk, özellik ve sihir katıyor.
Ama gelin görün ki bu ülkede yaşıyor olmanın şansı diye düşündürten Ebabil kuşları bizler için büyük bir üzüntü kaynağı olmak üzereydi.
Galata Kulesi’nin restorasyonu için başlatılan inşaat, anne Ebabillerin neşeli şarkılarını acı çığlıklara dönüştürmüştü.
Şu sıralar tam da yavruların yumurtadan çıktığı zaman ve anne kuşlar inşaat nedeniyle kuleye ve yavrularına yaklaşamıyordu.
Yavrular açtı!
Annelerinin gagalarıyla taşıyacağı besinlere ihtiyacı olan bu yavruları bekleyen bir başka tehlike de gürültü nedeniyle daha uçmayı öğrenmeden korkudan yuvadan atlama riskiydi.
Günlerden pazardı. Önce pazartesiyi bekleyeyim mi diye düşündüm ama vazgeçtim, bir gün bile kaybetmemek gerekiyordu.
Yana yakıla Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a ulaştım, talebimizi ve videoyu kendisine ilettim. Kulenin restorasyonu, temizlenmesi tabii ki herkesin hemfikir olduğu ve istediği bir şeydi.
Ama bu restorasyon 2 ay sonra, Ebabil yavruları büyüyüp yuvadan uçtuğunda da yapılabilirdi.
Pazar gecesi iletilen bu rica daha 24 saat geçmeden, pazartesi sabahı bakanımız tarafından yerine getirildi.
Galata Kulesi inşaatı durduruldu, restorasyonun ertelendiği açıklandı.
Hem kendim, hem Ebabiller için geçen hafta boyunca imza kampanyaları düzenleyen binlerce hayvansever hem de başkanı olduğum HAÇİKO derneği adına Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a çok teşekkür ediyorum.
Kutsal sayılan Ebabil kuşları bu özel hikayeleri ile Galata Kulesi’ni çok daha cazip bir turistik merkez haline getirdiler bence.
İstanbul’u tanıtan kitaplara konu olabilecek bir Galata Kulesi hikayemiz oldu.
Bu aralar Galata Kulesi etrafına yolunuz düşerse mutlu Ebabil ailelerine göz kırpmayı unutmayın.
Oscar jürisinde bir Türk
Şahane bir haber; Türkiye’nin en başarılı yapımcılarından biri olan sevgili Zeynep Atakan, Oscar ödüllerini belirleyen büyük jürinin üyelerinden biri olarak seçildi.
Zeynep daha çok Nuri Bilge Ceylan filmlerinin yapımcısı olarak tanınıyor.
Hatta kendisinin yapımcılığını üstlendiği “Üç Maymun”, “Kış Uykusu”, “Ahlat Ağacı” filmleri de Oscar’a aday adayı olmuştu.
Akademi bu yıl aralarında Zeynep Atakan’ın da bulunduğu 820 yeni üyeye kucak açtı.
Bu üyelerin en belirgin özelliği, farklı ırklardan ve ağırlıklı olarak kadınlardan oluşması.
Yeni üyelerin yüzde 45’i kadın, yüzde 36’sı medyada temsili az olan etnik kimliklere ve ırklara sahip insanlardan oluşuyor.
Üyelerin yüzde 68’i ise Amerika dışındaki uluslardan seçildi.
Oscar’daki belirgin değişimin rüzgarlarını aslında geçtiğimiz sene “Parazit” filminin Oscar alması ile hissetmeye başlamıştık.
Güney Kore yapımı olan “Parazit”le ilk kez İngilizce olmayan bir film Oscar almıştı.
Yeni üye dağılımı, Akademi’nin değişim rüzgarlarını devam ettirme konusundaki kararlılığını gösteriyor.
Umarım bunun etkileri bir gün bizim sinemamızın da Oscar’da bugüne dek bulamadığı değeri elde etmesiyle sonuçlanır.
Zeynep Atakan’ın Akademi jüri üyeliğini tebrik ederken bir gün Türk yapımı bir filmin Oscar heykelciğini alma hayalini de kurmadan edemiyorum.
Paylaş