Paylaş
Geçen yıl Türk Hava Yolları’nın yeni hat açılışıyla Küba’ya gittiğimde bunun nedenini öğrenmiştim.
Bildiğiniz üzere ABD yönetimi yıllarca Küba’ya ambargo uyguladı.
1961 yılında başlayan ambargo, 1963 yılında ABD’nin ülkeyle finansal işlem yapmasını yasaklamasıyla daha da içinden çıkılmaz hâl aldı.
Uzun süre devam eden bu süreçte Küba, gelişmiş ülkelerin ilaç dahil hiçbir şeyinden faydalanamayınca zorunluluklar doğdu tabii. Bu yoksunluğun Kübalı doktor ve bilimadamlarını kendi yöntemlerini keşfetmeye, uygulamaya ittiğini anlamak zor değil.
Son dönemde gündemde olan kanser aşısının arka planında da işte bu mecburiyetten doğan gelişmeler yatıyor.
Doktorlar kesin çözüm ya da mucize demese de bu aşıyı yaptıranların olumlu geri dönüşleri yok değil. THY direkt uçuşla Küba imkanı da sunduğundan, ülkemizden pek çok kişi bunu daha rahat denemekte.
Arif Sağ da işte onlardan biri.
Kanser aşısı için Küba’ya giden Arif Sağ umarım bu çok bilinmeyenli aşıdan maksimum fayda sağlar ve sağlığına kavuşur. Arif ağabeye büyük geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum.
Yine de bir uyarı.
Kanser çok ciddi bir hastalık ve bu hastalığın yarattığı ekonomi de büyük. O yüzden iyice araştırıp, doktorunuza danışmadan hemen Küba’nın yolunu tutmayın derim.
Boğaziçi Filarmoni’ye merhaba
Boğaziçi Üniversitesi’nde en önemli eğitimi, okuduğum bölüm kadar okula adım attığım ilk gün kaydolduğum Müzik Kulübü’nde almışımdır.
Taş Oda, solisti olduğum orkestram, çok sesli rock korosu Mavi Topluluk, okul hayatımın hep en güzel yerindeydi.
En güzel anılarımı saklayan Mavi Topluluk rock korosunun şefi Deniz Şener, yıllar içinde Boğaziçi Üniversitesi Oda Orkestrası’nın da temellerini attı.
Önce 15 kişi başladılar ve finalde 50 kişiye çıkarak dev bir orkestra kurdular.
Orkestranın sanat yönetmeni Onur Tahmaz beni geçen hafta aradığında, “Unutsam da beni darla, hatırlat” demiştim.
Bir Boğaziçilinin en büyük özelliği tuttuğunu koparması, asla vazgeçmemesidir.
Onur bu yazıyla yarınki konserlerinin duyurulması için defalarca hatırlatma yaptı.
Oda Boğaziçi’nin yarın akşam Albert Long Hall’deki konserinin adı Dönüşüm.
Çünkü oda orkestrası yarından itibaren müzik hayatına Boğaziçi Filarmoni olarak devam edecek.
Boğaziçi Üniversitesi, 1970’lerden bu yana kütüphanesindeki 1000’i aşkın uzunçalarla sadece üniversite içi değil, dışından da pek çok müzisyenin batı ve etnik müzik alanında beslenmesini sağlayan tek kurumdu.
Türkiye’de ilk kez PA sisteminin kurulmasıyla
Bülent Ortaçgil’i 1978 yılında ilk kez bir üniversite ortamında sahneye çıkaran da kurum oldu aynı zamanda.
Okulun zengin müzik ortamından kimler geçmedi ki; Murat Buket, Deniz Şener, Cengiz Onural, Bora Ebeoğlu, Semih Fırıncıoğlu, Can Ayer, Mavi Sakal’dan Tibet Ağırtan, Teoman, Murat Ertel...
Müzik dendiğinde pek çok ilkleri barındıran okulumun yeni meyvesi Boğaziçi Filarmoni’nin adının da çok daha fazla duyulacağından şüphem yok.
Müzik aşkından vazgeçmeyen gençlere yeni oluşumlarında ve yarınki konserlerinde başarılar...
Paylaş