Kral İçin Hologram

Tom Hanks.

Haberin Devamı

Sürekli Amerika’nın en sevilen oyuncusu seçiliyor.
Bakışları ve duruşuyla güven veriyor çünkü.
Bir filmde sırf o var diye başka şeylere takılmadan sürüklenip gidebiliyorsunuz.
Öyle etkileyici, öyle büyüleyici.
Hanks’in son filmi Kral İçin Hologram’ı (A Hologram for the King) basın gösteriminde izledim.
Tom Tykwer yönetimindeki filmin ilginç bir senaryosu ve işleyişi var.
Tom Hanks, iş için Suudi Arabistan’a giden ve orada kültür şoku yaşayan Amerikalı işadamını canlandırıyor.
Çölün ortasında, sadece onda değil bizde bile uzayda ya da rüyadaymışız hissi uyandıracak kadar tuhaf şeyler oluyor.
Draması kadar komedisi de etkili bir film Kral İçin Hologram.
Alexander Black’in canlandırdığı taksi şoförü, izleyicide bağımlılık yaratan muhabbeti, ince ve kıvrak zekasını da kattığı esprileriyle filmin komedi ayağını iyice kuvvetlendiriyor.
Alexander Black, Tom Hanks’le müthiş bir ikili olmuş.
Kral İçin Hologram, sırf ikisinin arabada geçen müzik eşliğindeki yol muhabbeti için bile izlenir.

 

Korkusuz sinefiller

Haberin Devamı

Cengiz Semercioğlu, güvenlik gerekçesiyle ve terör korkusuyla iptal olan yabancı konserleri yazdı.
Sadece onlar mı Cengiz, Türk sanatçıların da konserlerinin çoğu iptal.
Sadece solist değil, tüm orkestra evde oturuyor tabii böyle durumlarda.
İsim vermeyeceğim ama müzisyenler arasında yurtdışına yerleşen ya da yerleşmeyi düşünenlerin sayısı hiç az değil.
Türkiye’yi terk eden ünlü bir grubun gitaristine “Arada konser olduğunda ne yapacaksın?” diye sordum.
“Atlar gelirim ve yine çeker giderim” dedi.
Bu arada terör korkusu tiyatro seyircisini de etkilemiş durumda.
İstisnalar olsa da genel anlamda bilet satışlarında ciddi düşüşler yaşanıyor.
Tüm bunlar olurken, böyle bir dönemde İstanbul Film Festivali’nin bu yılı geçen yıllara oranla az bir düşüşle kapamasına ise gerçekten çok sevindim.
Terör korkusu bir tek sinefillere işlemedi demek ki!


Bebek Otel’in
güvercinleri

Menderes Samancılar’la bu pazar Kelebek’te yayınlanacak röportajı yapmak üzere Bebek Otel’in restoranında buluştuk.
Sohbet muhabbet şahaneydi, pazar günü okursunuz.
Ama bir detay var ki yazmadan edemeyeceğim.
Bebek Otel, terasa güvercinlerin gelmesini engellemek için ipler germiş.
Bir görevliye “hayvanlar uçarken bunlara çarpar, yaralanır, ölür” dediğimde “Onların gözleri bizden daha iyi görüyor, çarpmıyorlar, öyle bir şey olsa ilk ben karşı çıkarım” dedi.
İyi niyetinden şüphem yok ama ben güvercinlerin o görünmeyen ipleri fark edebileceğine pek ihtimal vermiyorum.
Ayrıca hiç unutmam, bana “Frene basmaya gerek yok, kuşlar kaçar” dedikleri gün yollarda bir araba çarpması sonucu ölen bir sürü kuş görmüştüm.
Bebek Otel “Bir şey olmaz” diyeceğine, o ipleri kaldırsın, Menderes Samancılar’ın akıl ettiği gibi güvercinleri başka bir yerde beslemeyi denesin.
Bebek sahilinde güvercinlere tuzak kuran tek mekan olmaktan çıksın.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları