Sinema sektörüne büyük darbe vuran korsan kayıtlar sadece Türkiye’de değil, Amerika’da da büyük sorun.
Amerika’da büyük stüdyolar yılda 3 milyar dolarlık kayıplarını azaltmak için metal dedektörlere ve gece görüş gözlüklerine büyük yatırımlar yapmaya başlamışlar. Türkiye’de ise bu işle AMPEC Filmcilik (ABD’den 7 büyük stüdyo adına korsanlıkla mücadele veren bir kuruluş, yerli üyeleri de var) uğraşıyor. AMPEC yetkilileri, yabancı filmlerin kaçak kopyalarının yurtdışından geldiğini, Türkiye’deki asıl sorunun yerli yapımlarda yaşandığını söylüyor. Hatırlarsanız Asmalı Konak ve Vizontele filmlerinin sinemadan çekilmiş korsan kayıtları bir ara kaldırım süsü niyetine kullanılıyordu. Neyse ki tedbirler, korsanı tamaman suç kapsamına sokan kanun değişikliğinden sonra iyice sıklaştırıldı. Sinemalara kamera ile giriş yasak. Henüz Türkiye’de gece görüşü gözlükleri kullanılmıyor ama çoğu sinema kompleksinde metal dedektör var. Bir de sinemalara verilen kopyalara özel bir kodlama sistemi getirildi, çekimin hangi sinemadan yapıldığı böylelikle kolayca bulunabiliyor. Sinema sahiplerini de bağlaması açısından olumlu bir adım. Yeni kanuna göre korsana verilen cezalar da artmış durumda. Parasal ceza 5 ile 250 milyar TL. arasında değişiyor, 3 aydan 6 yıla kadar da hapis cezası var. Umarım bu yeni rakamlar, metal dedektörler ve kodlama sistemi korsana karşı bir fayda sağlar...
Brad Pitt’in kasları tahta atı unutturdu
Truva filminin vizyona girmesine az bir süre kaldı. Geri sayım hızla ilerlerken hem üzülüyor hem de büyük bir heyecan yaşıyoruz. Filmin konusunun Türkiye topraklarında geçiyor olmasına rağmen çekimlerin başka ülkelerde yapılmış olması kahrediyor insanı tabii. Ayağımıza kadar gelen büyük bir tanıtım fırsatını kaçırıp, filmdeki olaylar nerede geçmişti diye merak edecek bir avuç turistten medet umuyoruz şimdi. İşin heyecan kısmı ise tabii ki Brad Pitt odaklı. Yapımcı şirket, Brad Pitt’in filmin ve konunun önüne geçmiş olmasından biraz rahatsız olsa da, şu günlerde çoğumuzun aklına Truva denince artık tahta at değil, doğrudan Brad Pitt geliyor. Bildiğiniz gibi ünlü aktör filmde Helen’i kurtarmaya giden Aşil’i canlandırıyor. Fragmanlarda ve fotoğraflarda oldukça kaslı bir Brad Pitt var. Filmin vizyon tarihinin yaklaşmasıyla birlikte, aktörün kas yapabilmek için streoid aldığı yolundaki dedikodular da yeniden gündeme geldi. İşin gerçeği Pitt’in rolünü ciddiye alıp, çalışmasında saklı. Yakışıklı aktör, Aşil karakterinin gerektirdiği kaslara sahip olabilmek için 6 ay çok sıkı bir programla vücut çalışmış. Kasların film hilesi olduğu ya da ilaçla şişirildiği dedikodularını yayanların cinsiyetlerini tahmin etmek hiç de zor değil. Bakalım Truva’nın vizyona girdiği 14 Mayıs’ta eskiye oranla daha kaslı ve seksi görünen Brad Pitt karşısında ne yapacaklarını şaşıranlar, onun için ne gibi yeni dedikodular üretecekler?
Oscar’ı aldı güzelleşti
‘Cani’ filminde çirkinleşerek Oscarı alan Charlize Theron, çirkinleşmesine tepki gösteren hayranlarına güzel görünmeye karar verdi. Theron, Brian Michael Bendis’in Jinx adlı çizgi romanının beyaz perde uyarlamasında kadın ödül avcısını canlandıracak. Charlize Theron’un bir diğer çizgi roman serüveni ise MTV animasyon dizisinden uyarlanan ‘Aeon Flux’. Günümüzden 400 yıl sonra geçen filmde akrobatik bir süper kahraman olarak çıkacak karşımıza. Oscar’lı yıldız bunun ardından Niki Caro’nun yöneteceği ‘Class Action’da boy gösterecek. Bu filmde onu demir madeninde erkeklerin tacizine uğrayan genç kadın rolünde izleyeceğiz.
Beyaz perdeden inciler...
‘Hareket, düşüncenin düşmanıdır.’ (İnsan Lekesi-Human Stain, Yön: Robert Benton, 2003)
Eşek öldü, Amerika uçağı Trier’i bekliyor
Amerikalı aktör John Reilly, Danimarkalı Lars Von Trier’in yönettiği ‘Manderlay’ filminin setini terk etti. Dogville’in devamından ayrılmasının nedeni filmde bir eşeğin öldürülmesini kabul etmemesiydi. Film şirketi Zentropa iğrenç bir açıklama yaparak, bir gün içinde milyonlarca hayvanın öldürüldüğü bu dünyada bir aktörün bunu ahlaki sorun haline getirmesinin gülünç olduğunu buyurdu. Filmin gerçekçi olabilmesi için eşeğin öldürülmesi gerekiyormuş. Demek gerçekçi olabilmek bu kadar önemli. Bu noktada Lars Von Trier’den ve Zentropa yetkililerinden bir ricam olacak. Manderlay, Amerika’nın güneyinde geçiyor ama film bildiğim kadarıyla İsveç’in güneydoğusunda, Trollywood diye bilinen bölgede çekiliyor. Gerçekçi olmak için kolayca bir canlının ölümüne neden oluyorlarsa bir zahmet filmin çekimlerini İsveç’de değil konunun geçtiği Amerika’da yapsınlar. Uçağa binmeye korktuğu için tüm filmlerini araba mesafesindeki yerlerde çeken Lars Von Trier sadece kendi canının kıymetini mi biliyor yoksa?
Bunu biliyor muydunuz?
En İyi Belgesel Film Oscar’ı alan 100 Yılın İtirafları’nda eski ABD Savunma Bakanı Robert S. McNamara’ya, Vietnam’ı ve II. Dünya Savaşı’nı anlattıran yönetmen Errol Morris eskiden özel dedektiflik yapıyordu.