Paylaş
Ha yani öldürebilirim de.
Tutuklarlar, sonra eve gönderirler.
Öldürdüğüm sokakta, savunmasız, ağzı dili, koruyanı olmayan bir hayvansa serbest kalırım.
Daha doğrusu bu olay Türkiye’deyse böyle olur.
Çünkü bu ülkenin sokak hayvanlarını koruyan bir yasası hala yok.
Kendimizi yırttık, yasayı bir an önce çıkarın, bu hayvanları insanlardan koruyun, kötüyü caydıracak, iki kere düşündürecek bir şey olsun diye.
Tamam dediler ama hala bekliyoruz.
O arada masum canlar, manyaklar, sapıklar, hapçılar, katiller tarafından öldürülmeye devam ediyor.
Fatih’te anne ve yavru kedileri yere çarpa çarpa öldüren kadın tutuklandı ve evine yollandı.
Para cezası gelir, öldüren kadın “deliymiş” ya, belki o bile gelmez.
Kanunların adaletsizliğini kendi yöntemleri ve yasadışı yollarla halletmeye çalışan kahramanların olduğu filmler geliyor aklıma.
Çıkmayan yasa hayvanseverleri benzer filmler çevirmeye zorluyor.
Çok ama çok öfkeliyim, çok öfkeliyiz.
Yine de zor olsa da bir kez daha sakin olmaya çalışayım ve hayvan canını umursamayan insancıkları şöyle ikna etmeye çalışayım, ‘önce hayvana, sonra insana.’
Bu yasa çıkmaz, Derya K. gibi caniler sokaklarda dolaşmaya devam ederse, o umursamadığınız kedi yavrularını değil de çocukları da öldürebilir yani.
Güle güle güzel gülen adam
Ölmelere üzülüyorum ama kendini öldürmelere daha da fazla üzülüyorum.
Hele bu adam Robin Williams gibi keyif veren, güzel gülen, güldüren, hayat aşılayan bir adamsa.
Barınaklardan hayvan sahiplenmeye öncülük eden bir hayvanseverse, harikulade bir insan, müthiş yetenekli bir oyuncuysa.
Babam haberi duyunca şöyle dedi: “Bir insan 63 yaşında sağlıklı, çoluk çocuk sahibi, ünlü ve zenginse niye intihar eder ki?”
Anlamak güç gerçekten de.
Alkole, ilaçlara sarılmış.
Aslında hepimizi saran o yalnızlıkta kendisini durduracak tek bir şey, tek bir dal bile bulamamış.
Robin Williams’ı düşünürken Nazan Öncel’in, Albano ile birlikte düet yaptığım “Neden Yoksun” adlı şarkısı geldi aklıma: “Bilmediğin acılarım var nasıl anlatılır. Dünya zaten yalnızların başına yıkılır.”
Güle güle gülen, güldüren adam, bilmediğimiz acıların dinmiştir umarım.
Zeytinli Rock canlanıyor
Yokedilmeye meydan okuyan, küllerinden doğan işler beni umutlandırıyor.
4 yıl aradan sonra canlanan, rockseverlerin mabetlerinden, kamplı çadırlı ilk rock festivali olan “Zeytinli Rock Festivali” de bunlardan biri.
Umut Kuzey’in özverili çalışmalarıyla 4 yıllık suskunluğa son veren festival, 29, 30 ve 31 Ağustos tarihlerinde her zamanki yerinde, Zeytinli Dalyan Sahili’nde yapılacak.
Rockseverler üç gün boyunca Pentegram’dan Mor ve Ötesi’ne, Ogün Sanlısoy’a, Nev’e, Baba Zula’ya kadar pek çok ünlü isim ve grupla müziğe doyacaklar.
Kombine bileti olan katılımcılara kapılarını bir gün önceden açılacağı festivale İstanbul’dan yiyecek içecek firmaları da hayli ilgili.
Kamp alanı bu açıdan da zengin olacak.
Festival boyunca 4 bini kampçı olmak üzere ortalama 20-25 bin katılımcının ağırlaması bekleniyor.
Üstelik bunların bir kısmı da otobüslerle başka illerden Zeytinli’ye gelecek olan müzikseverler.
Yeniden nefes almaya başlayan bu festivali yaşatacaklara şimdiden iyi eğlenceler.
Paylaş