Filmlerden iyi ya da kötü yönde etkileniriz tabii. İnsanız sonuçta. Ama, normalde, film izleyip cinayet işlemeyiz, öyle değil mi?
İzmir’de bir genç, sevgilisinin telefonundaki mesajları görünce kıskançlık krizine girip, kızı 37 yerinden bıçaklayarak öldürmüş. Sonra da Testere filminden etkilendiğini söylemiş.
Bu olaylarla ilgili olarak yapılan yorumlar ‘Testere cinayeti’, ‘Testere cinayete sürükledi’ ve türevleri şeklinde.
Kolaya kaçmak, olayları basite indirgemek son günlerin modası ne de olsa.
Günah keçisi de hazırken, sorun suçu işleyende değil, Testere’de demek en kolayı.
Peki milyonlarca kişinin izlediği bir film, nasıl oluyor da sadece bir kişiye cinayet işletiyor?
O genç filmi izlememiş olsa, kızı affedecek, öldürmeyecek miydi?
Hepsini geçtim, İzmir’deki olayla, Testere’nin konusunun alakası var mı? Testere, kurbanlarına hayatın değerini öğretme takıntılı, onlarla oyun oynayıp, hazırladığı zeki tuzaklardan kurtulmayı başardıklarında yaşamalarına izin veren, kimseyi elleriyle öldürmeyen, kendilerini ya da birbirlerini öldürmelerini sağlayan bir seri katili konu alıyor. Diğer yanda ise kıskançlık nedeniyle sevgilisini bıçaklayan bir genç var.
Alaka?
Yok tabii. Milyonlarca hayranı olan bir filmi suçlu ilan edip, bu kadar kolay harcamayalım lütfen.
Vurun Geyşa’ya
Geyşa’nın Anıları adlı meşhur romanın beyazperde uyarlaması daha vizyona girmeden Japonya ve Çin’de hedef tahtası oldu. Herkesin derdi başka tabii. Japonlar, yönetmen Rob Marshall’ın geyşa rolünü Japon değil, Çin’li bir oyuncuya vermiş olmasına fena halde içerlemişler; ‘Hollywood hem bizsiz yapamıyor, hem de bizimle dalga geçiyor’ diyorlar. Bazı eleştirmenler ise fragmanlarda izledikleri geyşanın ‘Los Angeles striptiz şovları’ndan çıkmış gibi olduğunu yazdı.
Çinliler ise Japonlar’dan bile acımasızca yaklaşıyorlar filme ve geyşayı oynayan Çinli Zhang Ziyi’ye. Japonya’yla arası iyi olmayan bir ülkenin evladı olarak, bu filmde rol almış olmasını ihanet olarak görüyorlar. Ruhunu sattığını, vatan haini olduğunu söyleyenler var.
Geyşa’yı çekik gözlü olmayan, Amerikalı ya da Avrupalı bir aktris bile oynasa bu kadar sorun çıkmazdı herhalde! Filmin yapımcısı Steven Spielberg, ‘Nereden bulduk bu Çinli’yi?’ demeye başlamış mıdır acaba?
Bunu biliyor muydunuz?
54. Uluslararası Mannheim-Heidelberg Film Festivali’nde, yönetmenliğini Uğur Yücel’in yaptığı Yazı-Tura filmi, film eleştirmenleri tarafından verilen FIPRESCI ödülüne layık görüldü.