Jim Morrison ve sinema

The Doors grubunun efsanevi solisti Jim Morrison’a olan hayranlığım hep had safhada oldu.

İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirirken, tezimi Amerikalı bir rock grubunun solisti üzerine yazmak isteyince, okulda ufak bir kıyamet kopmuştu. İngiliz Edebiyatı neredeydi, Jim Morrison nerede? Diyecek bir şey yoktu, haklılardı tabii.

Ama ben kafayı takmıştım bir kere. Jim Morrison’ın sadece müzikle ilgilenmediğini, aynı zamanda bir senaryo yazarı, şair olduğunu, edebi kimliğinin varlığını kağıda dökmek, okulu da bu yazıyla bitirmek istiyordum.

Çareyi Jim Morrison’ı, onun da çok sevdiği İngiliz şair William Blake’le karşılaştırmakta buldum. İşin içine William Blake girince tezim İngiliz Edebiyatı Bölümü normlarına uygun hale gelmişti neyse ki. Bir yandan The Doors dinliyor, bir yandan da Jim Morrison’ın eserlerini okuyordum. Tezini oflayıp puflamadan, zevkle, heyecanla yazan birkaç kişiden biri oldum o yıl.

Yıllar sonra bugün, Simyanın Sinemacısı Jim Morrison adlı kitabın çıktığını duyduğumda ne kadar sevindiğimi tahmin edersiniz herhalde. Kitap, erken yaşta kaybettiğimiz Jim Morrison’ın sinemacı yönünü gözler önüne seriyor. Onun okul bitirme filmi haricinde çektiği bilinen tek filmi HWY ve derli-toplu kaleme aldığı tek senaryosu Otostopçu’yu anlatıyor.

Yazar, Morrison’ın yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu yaptığı deneysel film HWY üzerine tüm gerçekleri ortaya koyarak, Huxley, Blake, Bergson, Arabi ve de Deleuze ile bezeli bir coğrafyada gezdiriyor bizleri.

Jim Morrison, sinemaya ve hayata dair şöyle demişti: ‘Hepimiz kozmik bir filmin içindeyiz bildiğiniz gibi. Bu demektir ki, öldüğünüzde bütün yaşamınızı sonsuza dek tekrar seyretmek zorundasınız. İşte bu yüzden, yaşamınızın içine bir takım güzel olaylar ve onlara uygun doruk noktaları koysanız iyi edersiniz.’

Yaşamın içine güzel olaylar ve doruk noktalar koymanın bir yolu da Jim Morrison’ı anlamaktan geçiyor.

Belgesel deyip geçmeyin

Tolga Örnek’in Gelibolu belgeseli Türkiye’de 642 bin kişi tarafından izlendi. Fatih Akın’ın İstanbul Hatırası ise vizyondaki ilk haftasında herkesin dilinde.

Ülkemizde daha önce vizyona giren, meraklıları tarafından beğeniyle karşılanan, ama çok daha fazla ilgiyi hak eden yedi ödüllü belgesel, Barbar Film’in düzenlediği Ödüllü Belgesel Filmler Haftası’nda tekrar izleyiciyle buluşuyor.

Ağlayan Devenin Öyküsü, Mimar Babam-Bir Oğulun Yolculuğu, Bukowski: Böyle Geldi Böyle Gitti, Canım Babacığım, Yüzyılın İtirafları, Şirket, Reklamın Kralları, 3 Haziran’dan itibaren İstanbul Beyoğlu ve Ankara Kavaklıdere Sinemaları’nda.

İtalyan filmi sevenlere

Hollywood yapımlarından fırsat kaldığı sürece Japon, Kore, Alman, Fransız, İngiliz filmleri izliyoruz da İtalyan filmlerine pek denk gelemiyoruz, diye yakınanlara müjde. İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, İtalyan sinemasının unutulmazlarından oluşan bir toplu gösterim sunuyor. 1-9 Haziran tarihleri arasında merkezin yenilenmiş sinema salonunda her gün bir film, saat 20.00’de sinemaseverlerle buluşacak.

İtalyan Usulü Boşanma, Amarcord gibi filmlerin yer aldığı seçkide gösterimler ücretsiz.

Yıldız Savaşları’na FBI karıştı

19 Mayıs’ta vizyona giren Yıldız Savaşları III: Sith’in İntikamı tüm dünyada rekorlarla açıldı. Ancak filmi bilet alıp sinemalarda izleyenler kadar yasadışı yollarla seyredenler de oldu. Üstelik onlar filmi sinemalarda gösterilmeden yedi saat önce izlediler.

Durum böyle olunca Yıldız Savaşları’na yasadışı yollardan el uzatanlara karşı bir savaş başlatıldı. Bu savaşın korsanların aleyhine sonuçlanması ise uzun sürmedi. Nedeni basitti, işe FBI karışmıştı.

Üyelerine 18 bin filmlik bir arşiv sunan, George Lucas’ın son filmi Sith’in İntikamı’nın 24 saat içinde 10 bin kişi tarafından kopyalanmasına olanak sağlayan Elite Torrents sitesine FBI tarafından el konuldu.

Bunu biliyor muydunuz?

Bugün başlayan Altın Koza Film Festivali’nde, kısa bir süre önce kaybettiğimiz Ömer Kavur, filmleri ve ‘Ömer Kavur’un Ardından’ başlıklı söyleşiyle anılacak.

Beyaz perdeden inciler...

‘Amerika Birleşik Devletleri hükümeti bizden dünyayı kurtarmamızı istedi. İtirazı olan var mı?’ (Armageddon, Yön: Michael Bay, 1998)
Yazarın Tüm Yazıları