Paylaş
İlker Ayrık ve eşi Sanem’in Moda’da 10 gün sonra açacağı Rita adlı restoranın menüsünü ilk deneyenlerden biriydim.
Restoranlarda “İçinde et var mı?” soruma genellikle “evet” cevabı aldığımdan, bu kez mutlu mutlu tattım tüm önüme gelenleri.
Gerçekten İlker’i ve Sanem’i sevdiğim için kayırarak yazmıyorum, tabağımdaki tadımlıkların her biri ayrı lezzetliydi.
Amerikanvari tepeleme metoduyla değil, dozunda, şık tabaklarda yapılıyor sunumlar.
İlker’e Türk ve dünya mutfağından lezzetler sunan Rita’daki en sevdiği yemeği sorduğumda verdiği “hepsi, hepsi benim çocuğum gibi” kaçamak cevabını kabul etmedim, zorladım biraz.
Makedon kökenli olduğu için Türk ve dünya mutfağından örnekler sunan menüde Boşnak mezeleri favorisiymiş.
Moda’da dört katlı eski bir Ermeni köşkünde kapılarını açacak olan Rita’ya tramvayla ulaşabilirsiniz, önünden tramvay geçiyor çünkü.
Biz oradan yürüyerek Süreyya Operası’na gittik, “Üç Silahşor”u izlemeye.
Anadolu yakasının vazgeçilmezi bu işte; güzel bir yemek sonrası şahane bir kültür sanat etkinliği.
Üç Silahşor’a ayakta alkış
“Üç Silahşor” balesini izledim Süreyya Operası’nda.
Alexandre Dumas’nın ölümsüz eseri, İstanbul’da ilk kez sahnelendi.
Pek çok yeme, içme, konser mekanı sahibinin “İşlerde düşüş var, insanlar eskisi gibi sokağa çıkmıyor” dediği dönemde, kapıda kalan insanlar vardı, “Fazla biletiniz var mı?” diye soruyorlardı.
Biletler çıkar çıkmaz tükenmiş, hatta önümüzdeki 7 gösterinin biletleri bile... Mart ayında Zorlu PSM’deki gösteriyi şimdiden hatırlatayım.
Mastercard’ın Pahabiçilmez İstanbul projesinin davetlisi olarak izlediğim “Üç Silahşor” balesi hem müzikleri, hem esprili anlatımı, hem balet ve balerinlerin performansları hem de eskrim sahneleriyle nefes kesti diyebilirim.
Finalde tüm salon ayakta alkışlıyordu.
İstanbul’un kültür ve sanat hayatı adına çok sevindim ve keyfim yerine geldi açıkçası. Haziran ayı gibi sahnelenecek olan “Troya Operası”nı da şimdiden iple çekmeye başladım.
Tek sahnede 300 kişi
UNICEF, içinde bulunduğumuz yılı Dünya Troya Yılı ilan etmiş ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan, opera ve balenin toplamda 300 sanatçısının sahnede olacağı Troya Operası’nı hazırlamıştı.
Paris rolünde Murat Karahan, Helen rolünde Seda Ayazlı, Hektor rolünde ise Tan Sağtürk.
Ve düşünsenize opera ve baleden 300 kişi aynı sahnede.
Hem de tamamen bize ait bir eserde.
Troya Operası, bizi yurtdışında da temsil edecek büyüklükte bir yapıt.
Ve eminim yolu başka diyarlara da uzanacaktır.
Erhan Güzel’e dikkat
Üç Silahşor’un her bir dansçısı ayrı yetenekli ve mükemmeldi.
Ama aralarından özellikle biri, Dartanyan rolündeki Erhan Güzel hem enerjisi, mimikleri, güleryüzü hem de müthiş danslarıyla hepimizi hayran bıraktı. Dünyada havada üç kez dönme hareketini yapabilen nadir dansçılardanmış kendisi.
Her gün en az 8 saat antrenman yapıyormuş.
Gösteri sonrasında after party’de o kadar yorgunluğa rağmen enerjisi yine yüksekti.
“Üç Silahşor”u izlerken Erhan Güzel’e dikkat edin derim, sahneye katkısını siz de göreceksiniz.
Paylaş