Bu yılki Uluslararası Karlovy Vary Film Festivali’nin bizim için ayrı bir önemi vardı.
Ankara Sinema Derneği’nin yaptığı anket sonucu belirlenen En İyi On Türk Filmi, 39’uncusu gerçekleştirilen bu önemli festivalde bir anlamda görücüye çıkmıştı çünkü. Filmlerin toplu gösterimlerinde bulunmak üzere pek çok ünlü sanatçı gitti Çek Cumhuriyeti’ne. Hülya Koçyiğit, Ömer Kavur, Tuncel Kurtiz, Zeki Demirkubuz ve Güven Kıraç gibi Türk sinemasının önemli isimleri filmleriyle, yaptıkları konuşmalarla festival izleyicisini büyülediler. Filmlerin gösterildiği sinemaların önünde uzun kuyruklar oluştu. En İyi On Türk Filmi’nin tanıtımı amacıyla verilen resepsiyon festivalin en iyi resepsiyonu seçildi. Gerçekten gurur verici. Şimdi, Almanya, İsveç, Portekiz, İsrail, Mısır, Pakistan, İran ve Hollanda’da düzenlenen film festivalleri En İyi On Türk Filmi Toplu Gösterimi’ni bu kez kendi ülkelerine taşımak istiyorlar. Aynı filmlerin Amerika’nın çeşitli yerlerinde gösterilmesi de gündemde.
Karlovy Vary’ye gelin bir de festivalde büyük ilgi gören Hülya Koçyiğit açısından bakalım. Susuz Yaz ve Gelin filmleriyle festival izleyicisinin karşısına çıkan Koçyiğit, 41 yıldır sinema sanatçısı olduğunu söyleyince deyim yerindeyse herkesin ağzı açık kalmış, kimse onun 1963’te oyunculuğa başladığına inanamamıştı. Hülya Hanım’la geçen gün tekrar konuştum. Aklı hálá Karlovy Vary’de. Onu en çok etkileyen festival sarayının altında geceyi uyku tulumlarının içinde geçirdikten sonra bütün gün bir filmden diğerine koşan öğrenciler olmuş. Keşke bizdeki festivallerde de benzer manzaralar görsek diyor. Dedim ya Hülya Koçyiğit festivalin ilgi odağıydı, pek çok da teklif aldı. Portekiz Film Festivali ve Estonya Film Festivali’nde jüri üyesi olması isteniliyor kendisinden. Estonya’da Hülya Koçyiğit Filmleri toplu gösteriminin yapılması da gündemde. Hülya Hanım’a böyle bir durumda hangi filmlerini seçeceğini sordum, ilk aklına gelenler Susuz Yaz, Gelin, Derman, Kurbağalar, Düğün ve Firar oldu. Listenin uzayıp gideceğine hiç şüphem yok, seçim yapmak zor olacak.
Beyaz perdeden inciler...
‘Kötülük, kötülükle önlenmez.’ (Şeytanın Günü-End of Days, Yön: Peter Hyams, 1999)
Nicole Kidman zor durumda
Nicole Kidman, güzelliği kadar canlandırdığı sıradışı karakterle de adından söz ettiren bir oyuncu. Yakında Stepford Kadınları’nda (30 Temmuz) izleyeceğimiz Kidman, şu sıralar çekimlerini sürdürdüğü yeni filmi Birth ile yeni bir tartışma konusu yarattı. Kidman, Birth filminde kocasının 10 yaşındaki bir çocuğun bedeninde tekrardan dünyaya geldiğine inanan bir kadını canlandırıyor. Setten gelen haberler, Avustralya’lı aktrisin bir banyo sahnesinde kocası olduğuna inandığı küçük rol arkadaşıyla fazlaca samimi olduğu yolunda. Tutkulu öpüşme sahnelerinden söz ediliyor. Birden Monica Belluci’nin başrolü oynadığı İtalyan filmi Malena geldi aklıma. Filmdeki kadın ve erkek çocuklar arasındaki yakınlaşmayı gösteren sahneler, Amerika’daki gösterim öncesi makaslanmıştı. Vampirle Görüşme filminde de o sıralar 10 yaşında olan Kirsten Dunst ile Brad Pitt öpüşünce benzer bir patırtı kopmuştu. Bakalım Kidman ve 10 yaşındaki rol arkadaşının samimi sahnelerinin akıbeti ne olacak?
Tarantino, Bond’u öldürecek mi?
Kill Bill’in yönetmeni Ouentin Tarantino’nun Bond serisine olan ilgisi son James Bond Pierce Brosnan ve yapımcıları birbirine düşürdü. Bond’un beyazperdedeki ilk yansıması sayılan Casino Royale’in yeniden çekimiyle ilgilenen Tarantino, Brosnan’ın onayını aldı. Şu sıralar vizyonda olan Cazibe Kanunları’nda izlediğimiz Brosnan, Tarantino’nun Casino Royale’e ayrı bir tat ve heyecan getireceğini söylüyor. Tarantino’nun filmi düşük bir bütçeyle çekmek istediğini bilen yapımcılar ise kararsız. Ne de olsa James Bond filmi denince akla bol para, ihtişam, görkemli setler, göz alıcı sahneler geliyor. Tarantino, 115 milyon dolarlık filmi 40 milyon dolara, kendi yöntemlerimle çekerim deyince de yapımcıların akılları karışıyor tabii. Tarantino ve Bond hayranlarının kurduğu internet siteleri ise filmi Tarantino’nun çekmesi için imza toplamakla meşgul. Sizi bilmem ama ben bu kampanyaya destek vermedim. Düşük bütçeyle çekilen bir Bond filminin, yönetmeni Tarantino bile olsa yeterli ilgiyi görmeyeceğini düşünüyorum çünkü.
Ne mafyası...
Hadi rahatlayalım, Oceans 12 ekibine mayfa bulaşmamış. Geçen hafta filmin Sicilya’da yapılan çekimlerine mafyanın karıştığı ve polisin sete baskın düzenlediğiyle ilgili pek çok haber okumuştuk. George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, Julia Roberts ve Catherine Zeta Jones’un da aralarında bulunduğu bol yıldızlı kadronun, filmlere konu olan Sicilya mafyasının elinden zor kurtulduğu, olayla ilgili 19 kişinin göz altına alındığı yazıyordu. ‘Değerliler’imiz için boşuna endişelenmişiz meğerse. İşin gerçeğini gelin bir de filmin prodüktörü Jerry Weintraub’dan dinleyelim. Filmin İtalya çekimleri sırasında Oceans 12 ekibini tek bir kişi bile rahatsız etmemiş. Weintraub, setin çevresini mafyanın sardığı ile ilgili haberlerin tamamen uydurma olduğunu, hiçbir şekilde kimseden tehdit almadıklarını söylüyor. Yine de içimiz biraz daha rahat etsin, Oceans 12 ekibi İtalya’dan ayrıldı. Vizyon tarihi 10 Aralık olarak açıklanan filmin kalan çekimlerini tamamlamak için şu anda Güney Kaliforniya’da bulunuyorlar.
Bunu biliyor muydunuz?
Hitchcock, Sapık (Psycho) filmindeki o meşhur duş sahnesinde kan görüntüsü vermek için çukulata şurubu kullandı.