Paylaş
Az kaldı, yasa değişiminin eli kulağında. Meclis’in onayına gidecek yasa tasarısıyla ilgili umut da var, endişeler de.
Tasarı Meclis’e gidene dek, hayvan hakları için fayda sağlamak adına tüm hayvanseverler olarak yasayı bugünlerde sık sık gündeme getirmemiz ve kırmızı çizgilerimizi sık sık tekrarlamamız şart.
Bu noktada HAÇİKO Derneği Başkanı olarak altını çizmek istediğim konular var.
En önemlilerinin başında, 6’ncı maddenin korunması geliyor. Kulislerde dolanan dedikodu, yeni çıkacak yasada okul, cami, park ve hastane gibi kalabalık yerlerde sokak hayvanlarının yaşamasına izin verilmeyeceği yönünde.
Bunun düşüncesi bile korkunç geliyor bana.
Mevcut yasada hayvanlar sokaklarda, bulundukları mahallelerde yaşarlar.
Belediye, kısırlaştırıp ya da tedavi edip, tekrar bulunduğu yere bırakır. Bu durumun altını çizen 6’ncı maddenin değiştirilerek sokaklarımızdaki hayvanların toplatılmasını, özetle kedi köpeklerin şehirlerden atılmasını kabullenmemiz mümkün olamaz.
Hayvanların mal kapsamından çıkarılıp can statüsüne alınması ve onlara yönelik öldürme, yaralama, işkence, cinsel istismar vb. fiillerin hürriyeti bağlayıcı ceza kapsamına alınmasını bekliyoruz.
Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus, hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırının 2 yıl 1 aydan başlaması, yani hiçbir şekilde para cezasına dönüştürülememesi.
Ve bir başka nokta da cinsel istismarın ayrı tutulmadan, aynı öldürme, işkence gibi değerlendirilmesi.
Her gün bir köpeğe hatta kediye bile tecavüz haberiyle sarsılıyoruz, bu nedenle bu ceza gerçekten çok ama çok önemli.
Ve belediyeler.
Çok iyi biliyoruz ki hayvanlara karşı kitlesel ve en büyük suçları aslında belediyeler işlemekte.
Belediyelere ceza gelmesini istiyoruz. Belediye Kanunu madde 14’te de değişikliğe gidilerek hak ihlallerine karşılık belediye ilgililerinin cezalandırılması öngörülmeli.
Her il ve ilçe belediyesinde tam teşekküllü bakım evi ve nöbetçi veteriner hekim olmalı.
Ve belediyelerde hayvanlarla ilgili birimlerde çalışan kişiler tercihen evde hayvan bakmış ya da bakmakta olan insanlardan seçilmeli.
Yunus parkları kapatılmalı, hayvan unsuru barındıran sirkler yasaklanmalı ve kafesli hayvanat bahçelerinden doğal ortam yaratılmış hayvanat bahçelerine geçiş sağlanmalı.
Her türlü hayvan dövüşü yasaklanmalı. Bu noktada bir çift laf da bu dövüşlerde kullanılan yasaklı ırklar için etmek gerek, ki onu da aşağıdaki kutuda ayrıca ele alacağım.
Sahiplendiği hayvanı sokağa terk edenlere cezai yaptırım gelmeli. Şu anki yasada hayvanı terk eden 200 TL gibi bir ceza alıyor. Kürk üretimi, kürk satışı yasaklanmalı.
TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun 2019 yılı ekim ayında yayınlanan raporunda bahsedilen haklardan az olmamak üzere Hayvan Hakları Kanunu bekliyoruz.
Yasaklı ırkları geri alabileceksiniz
Şu sıralar hayvan polislerinin adı sık sık yasaklı ırk toplamakla anılıyor.
Şikayet geldiğinde mecburen müdahale ediyorlar.
Bu durum yasaya aykırı değil ama olayın kendisi baştan yanlış.
Tehlikeli olanın hayvan değil, onu o şekilde saldırgan yetiştiren insan olduğunu biliyoruz.
Asıl suç fiziksel yapı olarak güçlü olan bu köpekleri henüz yavruyken gün ışığı görmediği bir odaya kapatıp, aç bırakıp, döverek saldırgan olması için yetiştirenlerde.
Onları saldırgan yetiştiren sahiplerine ciddi cezalar getirilmeli ve bu hayvanların diğer hayvanlara ve insanlara saldırmaları, zarar vermeleri tabii ki engellenmeli.
Hayvan dövüşlerinin önüne geçilmeli.
Ama diğer yanda hayvan polislerinin topladığı yasaklı ırkların çoğu; güzel insanlar tarafından bakılmış, büyütülmüş, evlerinde aileleriyle yaşayan, uysal, sakin, masum hayvanlar.
Ama bunlar da sadece isimleri ‘yasaklı ırk’ diye tek bir şikayetle yuvalarından alınıp hücrelere kapatılıyorlar.
Yeni yasa çıkıp yasaklı ırklarla ilgili düzenleme geldiğinde toplanıp hücreye hapsedilen bu hayvanların geri verilmesini bekliyoruz.
Bu nedenle evlatları evlerinden alınan aileler takibi bırakmasınlar, umarım bir süre sonra çocuklarına tekrar kavuşabilecekler.
Mizaç testinden geçen hayvanlar geri alınabilecek.
Paylaş