Paylaş
◊ “Tatlı İntikam”a dahil oldun. Ne gibi değişiklikler olacak dizide?
- Yine romantik komedi havası var ama biraz daha dram ağırlıklı olacak. Hikayeyi değiştiriyorlar. Araya bir erkek giriyor.
◊ Kara kedi mi?
- Değil...
◊ Kötü adam diyemez miyiz?
- Hayır. Kendi işinde gücünde biri. Kendi aşk hayatını yaşamaya çalışan biri yani. “Bunlar birbirini seviyor, aralarını bozayım” diyen bir adam değil.
◊ Ne zaman geldi teklif?
- Üç hafta oluyor. Kabul ettim, hemen başladık çekimlere.
ULUSAL KANALA İŞ YAPINCA REYTİNG KAYGISI OLUYOR
◊ Neden kabul ettin rolü?
- Ben yıllardır dönem işleri yapıyorum. Ağır, hem siyasi hem de dramatik işler. “Tatlı İntikam” ise en başından beri takip ettiğim, gayet taze, konusu itibarıyla da izlerken yormayan, tatlı bir iş. Kanal D’de yayınlanması ve yönetmeninin “Aşk-ı Memnu”da beraber çalıştığım Barış Erçetin olması da beni cezbetti açıkçası.
◊ Reyting kaygın var mıdır?
- Ulusal kanallarda iş yapınca reyting kaygısı oluyor tabii.
KÜÇÜKKEN ATATÜRK OLMAK İSTİYORDUM, BÜYÜDÜM VE ATATÜRK’Ü OYNADIM
◊ Küçükken “Oyuncu olurum, ünlü olurum” diye hayal ediyor muydun?
- Ben kendimi, Atatürk olacağım zannediyordum. (Gülüyor) İlkokuldayken. Sonra bir Çanakkale filminde Mustafa Kemal’i oynadım. Çocukluk hayalim gerçek oldu ama öyle oyuncu olurum, herkes beni tanır gibi düşüncem yoktu.
◊ Tiyatroyla nasıl tanıştın? İlk nasıl çıktın sahneye?
- Bir 23 Nisan töreninde üst sınıftan bir abimiz hastalandı, onun repliklerini ezbere bildiğim için öğretmenimiz beni sahneye ittirdi. Ondan sonra lisede de tiyatro yaptım, hiç kopmadım. Hamlet Tiyatrosu var, orada oynadım. Devlet Tiyatrosu’nda yardımcı roller üstlendim. Sonra kendimiz bir tiyatro kurduk.
◊ Oyunculuk okumadın değil mi? Okullu değil, alaylısın?
- Okumadım. İstanbul’a gelince Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir yüksek lisans programına katıldım. Aslında en büyük okul benim için “Nefes: Vatan Sağolsun” filmi oldu. İki sene sürdü filmin çekimleri. Sonra dönünce “Aşk-ı Memnu”ya başladım.
◊ “Nefes: Vatan Sağolsun”un Türk sinema tarihindeki yeri önemli. Sen bu özel filme nasıl dahil oldun?
- Bir reklam görüşmesine gitmiştim. Orada Levent Semerci bana “Çok güzel bir film çekeceğim, seni de oynatacağım” dedi. İki sene sonra çağırdılar, gittim görüştüm. Beş dakikalık bir audition istediler ve filme dahil oldum. Filmin yardımcı yönetmeni de Hande Türkel’di bu arada. Şu anda baldızım oluyor.
◊ Evet, film hem özel hayatını hem de kariyerini değiştirmiş.
- Evet... Sonra çekimden sonra Halkalı’ya götürdüler bizi eğitim için. Çekimler Antalya’da 18 ay sürdü. Çok güzel oldu, değdi bence. Parayla yapamayacağım bir sürü şey yaptım, öğrendim.
ASKERLİKTE EN ZOR ŞEY, YAKINLARINDAN UZAK KALMAK
◊ Tekrar askere gitmişsin gibi olmuş...
- 50 gün boyunca eğitim aldık. Bir komando eğitmeni eğitti bizi. Sabah içtima, kahvaltı, sonra tekrar sabah sporu, öğlen içtima, öğle yemeği, öğleden sonra askeri eğitim; yat, kalk, sürün falan. Sonra akşam yine spor...
◊ Askerlikte en zor şey ne?
- Herhalde yakınlarından uzak kalmak.
◊ O dönem biri var mıydı hayatında?
- Yoktu ama ailemden uzak kalmak zordu. Herkes herkese istediği gibi telefon edemiyordu. Zaten çok paramız da yoktu, öyle garip bir ortamın içindeydik.
◊ “Nefes: Vatan Sağolsun”da oynayan biri olarak, vatan için nöbet tutan, şehit düşen askerlerimiz için bir şeyler söylemek ister misin?
- Biz Halkalı’da bu işe ilk başladığımızda ne yaptığımızın çok farkında değildik. Yanlış hatırlamıyorsam Dağlıca’da çok sayıda şehit olduğu haberini aldık. O gün üstümüze çöken ölüm sessizliği ile ne iş yaptığınızın farkına vardık...
BABA OLUYORUM, KIZIMIN ADI ‘NAZ’ OLACAK
◊ Hande’nin kardeşi Aslı’yla nasıl tanıştınız?
- Halkalı’daki eğitimimiz bittiği zaman bir parti verildi. Orada tanıştık. Uzun süre beraber olduk, sonra bir ara ayrıldık.
◊ Niye ayrıldınız?
- Psikolojim bozuldu herhalde. Uzak kalmak istedim. Sonra tekrar bir araya geldik ve bir sene sonra da evlendik. Şimdi de çocuğumuz olacak. Adı Naz olacak.
◊ Neden Naz peki...
- Emre diye bir arkadaşımız var, o “Naz Kızmaz fonetik açıdan çok güzel” dedi, biz de beğendik.
◊ Sen de soyadın gibisin galiba, pek kızan biri gibi durmuyorsun.
- Agresif hallerim vardır ama öyle ufak tefek. Ne bileyim, trafikte giderken kendi kendime sinirlenirim mesela. Dedeler gibi.
GERÇEK BİR YÜZÜKLE TEKLİFİ TEKRARLADIM
◊ Evlenmeye nasıl karar verdiniz?
- Karıma âşık olduğum, onu çok sevdiğim için evlenme teklif ettim. Mart ayında nişanlandık, haziranda da evlendik hemen.
◊ Nasıl bir evlenme teklifiydi? Özel bir hazırlık, organizasyon falan?
- Beraber yürüyorduk. O an elimde gazoz kapağı vardı. “Benimle evlenir misin?” dedim birden. Şakayla başladı her şey. Planlamamıştım, o an içimden geldi. “Evet” dedi. Sonra gerçek bir yüzükle yeniden teklif ettim. (Gülüyor)
KIZIMLA AŞK YAŞAYACAĞIM
◊ Aslı’nın hamile olduğunu öğrendiğinizde, kız olacağını tahmin ediyor muydun?
- Başta erkek olacağından çok emindim. “Kesin erkek olacak” diyordum. Öyle bir havadaydım.
◊ Erkek adamın damadı olur ama...
- Evet, onu sonradan idrak ettim. Doktora gidip cinsiyetini öğrenince gerçekten baba olacağımı anladım. Kız çocukla iletişim kurmak başka bir şey. Şimdi kız çocuk sahibi olan bütün arkadaşlarım aynı şeyi söylüyor, “Aşk yaşayacaksınız, her şey çok başka olacak” diyorlar.
◊ Altını değiştirir misin?
- Değiştiririm tabii. Artık öyle tabuların kalmadığını düşünüyorum. Annem de “Sen mi değiştireceksin, sakın ha!” diyor ama eski toprak o. Değiştireceğiz tabii. Hayat müşterek.
◊ Aslı’nın sualtında çektirip Instagram’da paylaştığı fotoğraflar olay oldu, çok eleştirildi. Neden sence?
- Aslı böyle 10 tane fotoğraf koyuyor. Bikini giyiyor, göbeği de açık. Ne yapsın, hamile! Hamile kadın göbeğini açmazmış gibi bir önyargı varmış. Biz de insanlar fotoğrafın altına “Edep yahu” falan yazdıkça öğrendik.
ASLI, HAMİLE ÖNDERİ OLDU
◊ Aslı’nın ruh hali nasıl değişti hamilelik sırasında, zorlandı mı?
- Çok pozitif ve dünyaya karşı algısı benden çok daha açık biri olduğu için her şeyle kendisi mücadele edip üstesinden gelmeye çalışıyor. Bana çok şey aksettirmiyor. Bu tavrı birçok kişiyi etkiledi. Artık yolda “Aslı!” diye çığlık atanlar var. Hamile önderi oldu. İnsanlara enerji veriyor. Her şeyin üstesinden kendisi geliyor. Baş edemeyeceği bir şey olursa, bana o zaman söylüyor.
◊ Yani gece yarısı erik aşermek gibi durumları olmadı...
- Hiç öyle bir şey olmadı ama ben de her şeyi hep temin ettim. Çilek mi çıktı hemen aldım, erik mi çıktı hemen aldım. Her şey dolapta vardı. Biraz değişik bir hamileydi. İnsan cipse aşerir mi? Cips istiyordu.
◊ Doğuma girecek misin?
- Gireceğim. Bu hayatta kaç kez yaşayabileceğim bir şey? Her şeyi sonuna kadar yaşamak istiyoruz.
◊ Bir erkek için doğuma girmek cesaret isteyen bir durum...
- O cesaret gelir diye düşünüyorum. Onun yaşadığı acının yanında benim yaşadığım şeyin önemi yok.
EVLENDİKTEN SONRA HER ŞEYDEN ELİMİ ETEĞİMİ ÇEKTİM
◊ Bir röportajında “Erkeklere hemen Issız Adam etiketi yapıştırılıyor” demişsin. Evlilikten sonra sen de değiştin mi?
- Tabii. Elimi eteğimi çektim her şeyden. Ben karımla yaşamayı ve onunla vakit geçirmeyi çok sevdiğim için etrafta ıssız adamlar, ıssız kadınlar neler yapıyor hiç bilmiyorum. Şimdi hep bizim gibi evli çiftler var etrafımızda. Bebek muhabbeti yapıyoruz, ev hayatını konuşuyoruz. Herkes bu muhabbetleri kaldırmayabilir. O yüzden elenerek azaldık.
◊ “Bizi çocuk için teşvik eden herkese teşekkürler” demişsiniz. Kim onlar?
- Öncelikle çocuğu olan arkadaşlarımız. “Evleniyorsunuz, hayatınız bitiyor” diyen bir kitle vardı ya, bence onlar azalarak bitti. Artık “Arkadaşımın da çocuğu olsun, o da bu mutluluğu tatsın, sorumluluk sahibi olsun” diyen insanlar var.
Paylaş