Ferzan Özpetek, Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasıyla çalışmak istiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Ev sahipliğini İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) yaptığı bir akşam yemeğinde 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma Jüri Başkanı, ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’le birlikteydik.
Özpetek festivalin açılış töreni, son filmi "Bir Ömür Yetmez"in gösterimi, jüri başkanlığı ve bunlarla bağlantılı olarak katıldığı televizyon programları derken yorgun düşmüş. Üstelik bu aralar pek nefes alacak gibi de görünmüyor. Bu iki hafta içinde yarışmada yer alan 16 filmi izlemek ve değerlendirmek zorunda çünkü.
O, 16 Türk filmini izlerken, son çalışması "Bir Ömür Yetmez", bu cuma Türk izleyicisiyle buluşacak. Yaşam, ölüm, dostluk, ilişkiler ve aldatma üzerine hikáyeler anlatan, hüzünlendirdiği kadar güldürmesini de bilen bu filmle ilgili yorumu hafta sonu Keyif Eki’ne bırakıp Özpetek’in o gece bahsettiği projelerinden söz etmek istiyorum.
Farklı bir şeyler yapmak isteyen, kendi deyimiyle ’kaşınan’ Özpetek, bir sonraki filmini İtalya’da çekmeyecek. Amerika’dan beklediği bir haber var. O olursa önce Amerika’ya bir yolculuk yapacak.
Aklındaki diğer proje ise Türkiye’de çekeceği filmde Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Filiz Akın ve Fatma Girik’i bir araya getirmek (bu arada Özpetek’in kankası Serra Yılmaz’ı atlamayalım, Amerika’da ya da Türkiye’de olsun, yönetmenin her filminde onu görmek isteriz).
Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasını bir Ferzan Özpetek filminde izlemeyi hayal etmek bile güzel.
İnsan gerçekten heyecanlanıyor, sabırsızlanıyor.
Çektiği filmlerle hem İtalya’da hem de Türkiye’de sevilen Özpetek’in ülkesinde çekeceği filmini dört gözle bekliyorum.
Sevildiğinizi nasıl anlarsınız?
İyi de olsa kötü de, izlenen her filmden bir şey kalıyor insana.
İster bir cümle, ister bir görüntü olsun bir izi oluyor yaşananların. Bakalım bunların ömrü ne kadar olacak deyip, vizyondaki iki filmden bana kalanlara geçeyim.
"Paris Seni Seviyorum", 20 yönetmenin kısa filmleriyle aşkı, ilişkileri anlattığı bir şaheser. Bu kısa filmler içinden beni en çok etkileyen aşkın mevsimlerinin anlatıldığı "Faubourg Saint Dennis" oldu. Bu filmde Natalie Portman’ın "Baharı, yazı güzel yaşadık, sonbaharı çabuk geçtik, ilişkimizin kış mevsimine girdiğini, yağan karın altında ölmekte olduğunu anlamadık"şeklindeki repliğine bayıldım. "Four Seasons in One Day" (Bir Günde Dört Mevsim) adlı şarkı geldi aklıma. İnsana aynı gün dört mevsimi yaşatabilen aşkın, üzerine yağan karla birlikte yavaş yavaş öldüğünü anlayamamak ne kötü, değil mi?
Festivalde zor bir gün
İstanbul Film Festivali’nde bugün Kadıköy Rexx Sineması’nda üç önemli film gösteriliyor. Büyük usta Pasolini’nin "Hayat Üçlemesi"nin ilk filmi "Dekameron", Darren Aranofsky’nin merakla beklediğimiz son filmi "Kaynak" (The Fountain) ve "Nip-Tuck" dizisinin yazar ve yönetmeni tarafından beyazperdeye aktarılan müthiş komedi "Elde Maska Koşmak"ın gösterimi var.
Bu gece Beyoğlu’nda olacaklar için ise İspanya iç savaşını fantastik bir öyküyle birleştiren "Labirent" (Emek Sineması’nda gösterilecek), bir yazı karakterini konu alan ilk uzun metrajlı film "Helvetica" (Sinepop Sineması’nda gösterilecek) ve geçen yıl Japonya’nın en çok izlenen filmi olan Miyazaki Goro imzalı canlandırma harikası "Yerdeniz Öyküleri" (Atlas Sineması’nda gösterilecek) öne çıkıyor.
James Bond ve DVD demişken
En gerçekçi ve de en çekici James Bond olan (Bence tabii!) Daniel Craig’in rol aldığı "Casino Royale", geçtiğimiz günlerde En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Daniel Craig) ve En İyi Çıkış Yapan Kadın Oyuncu (Eva Green) dallarında Empire Ödülü aldı. 50 binden fazla sinemaseverin oylarıyla bu ödülleri kazanan filmi sinemada izlememiş olanlara önerim en yakındaki D&R’a uğramaları. "Casino Royale"in DVD’si çıktı çünkü.
Hazır DVD alıyorken, Murat Şeker imzalı keyifli komedi "İki Süper Film Birden" ve Yüksel Aksu’nun yönettiği Oscar aday adayımız "Dondurmam Gaymak"ı da kaçırmayın bence. "Dondurmam Gaymak"ı izleyen Amerikalıların ilk tepkilerinin "Biz Türklerin bu kadar neşeli ve esprili olduğunu bilmiyorduk" olduğunu hatırlatırım.