Fatih Akın istediği kadar uluslararası filmler çeksin, içine mutlaka bizden ve kendinden bir şeyler koyuyor.
Almanya’daki bir lokantada geçen Soul Kitchen’da tamamen bizden olan iki şey var. Biri kırık çıkıkçı hoca. Uğur Yücel’in canlandırdığı bu hoca filme damgasını vuruyor ve çıkışta akılda kalan birkaç şeyden biri oluyor. Bu sahnenin arkasındaki ilginç hikayeyi Fatih Akın’ın kendisinden dinledim: Fatih yıllar önce bel fıtığı olmuş. Doktorlar ameliyat demişler. O da hiç inanmasa da yakınlarının baskısıyla bir çıkıkçıya gitmiş. Ve bel fıtığından eser kalmamış. Bu olay da filmde yer almayı hak etmiş tabii. Fatih Akın’ın Soul Kitchen’ının bir başka bizden öğesi, “olmazsa olmazım, uğurum” dediği Sezen Aksu. Filmde kısa da olsa yine Aksu’nun sesini duyuruyor bize. Ben Fatih Akın’a yakında Avrupa’nın da dar geleceğini düşünüyorum ve onun çok daha uluslararası bir projeyle karşımıza çıkacağına inanıyorum. Böyle büyük bir projede yine, yeniden Sezen Aksu dinlemek ise kuşkusuz ayrı bir zevk olacak.
Ardından...
Ertuğrul Özkök, Hürriyet koridorlarına adım attığım ilk günden beri yanımda yürüdüğünü hissettirdi bana. 18 yıllık beraberliğimizde sadece bilgisine, sağduyulu, adil ve objektif yöneticiliğine inandığım bir genel yayın yönetmeni değil, yazılarını soluksuz okuduğum, ders aldığım bir yazar ve zor anlarımda en büyük desteği veren, acılı günde bile tatlı konuşmasını bilen güler yüzlü gerçek bir dost oldu. Yazılarının sıkı takipçisi olmaya devam, dostluğumuz ise ölene kadar...
2010’da daha az et yiyelim
Yılın son günü yazarsan çaren olmaz. Yeni yıl beklentilerine girmek zorunda kalırsın. Ben 2010’dan sağlık, sevgi, huzur, mutluluk, başarı, barış gibi klişe ve olmazsa olmaz dileklerin dışında daha az et tüketimi diliyorum (kızmayın hemen, lafım et yiyemeyenlere değil, sucuktu, salamdı, köfteydi, kebaptı derken eti sabah akşam sofralarından eksik etmeyenlere). 4-5 yıl kadar önce bir yılbaşı sofrasında verdiğim vejetaryen olma sözünü ancak bir yıl tutabilmiş ve sonunda bitap düşüp tekrar et yemeye başlamıştım. Bu gece yarısı ise daha az et, daha çok sebze sözü vereceğim kendime. Daha sağlıklı beslenmek adına değil, ihtiyacın kadar tüket prensibini takip edip, açgözlülükten uzaklaşmak ve daha fazla hayvanın kesilmesini önlemek adına. Yeni yılınızı kutluyor ve tüm insanlığa hayvan haklarına saygılı olacakları ve ihtiyaçlarından fazla et tüketmeyecekleri bir yıl diliyorum.
Sen de mi Ajda!
Ajda Pekkan’ın New York dönüşündeki kürklü fotoğraflarını gazetelerde gören hayvan severler öfkelenmiş. “Biz onu hayvan haklarını koruyan, bizden biri olarak bilirdik. Kürk giymesini affedemiyoruz. Ve ona sen de mi Brütüs diyoruz” diye onu bana şikayet etmişler. Hayvan hakları söz konusu olduğunda başvurulan bir yazar olmak güzel. Bu sorumluluğu hissetmişken, elimden geleni yapmak adına olayın içyüzünü Ajda Pekkan’ın kendisine sordum. Evet, tahmin ettiğiniz gibi, Ajda Pekkan’ın giydiği gerçek kürk değilmiş. Kendisi gerçek kürk giymediği gibi, giyenlere de sinirlendiğini söyledi. Sonuç; sadece bu kadar güzel ve genç kalınabildiğini kanıtladığı için değil, hayvan hakları konusuna duyarlılığını koruduğu için onu sevmeye devam...