Paylaş
Uyuttu hatta.
Ne büyük bir şov, ne iyi sunucular (onlar ayrı bir yazıyı hak etti, bkz. aşağıdaki kutu), ne politik bir mesaj (belgesellerin mesajları hariç), ne de etkileyici, sıra dışı bir teşekkür konuşması.
İşin gösteri kısmında bir numara yoktu anlayacağınız.
Geceden aklımda kalanlarsa şunlar...
- Tören tabii ki NTV’den izlendi. Yekta Kopan, Dilek Hanif, Tuğrul Eryılmaz ve Mehmet Açar gece yarısından itibaren güzel bir sunum ve yorumlarla karşımızdaydılar. Sinema yazarı arkadaşım Mehmet Açar’ın adayları ve ödülleri ele alışı gayet aydınlatıcı ve doyurucuydu. Dilek Hanif’ten ise ilginç bir kırmızı halı, ödül töreni detayı öğrendim. Böyle törenlerde kadınlar kayıp düşmesinler diye ayakkabılarının altını çizerlermiş. Bundan sonraki ödül töreni öncesinde elimde jilet ayakkabı altı doğruyor olacağım.
KIYAFETLER ŞIK VE KAPALIYDI
-Kırmızı halı kıyafetlerinde en çok dikkatimi çeken ünlü oyuncuların çoğunun sofistike, elegan, sade ve kapalı elbiseler giymesiydi. Kalitenin ve düzgün duruşun şatafat, dekolte, mini ve çıplaklıkla ters orantılı olduğunu bağırır gibiydiler.
Bizde ödül törenlerine yarı çıplak gidenlere duyurulur.
- “Winter’s Bone” filmi ile adaylığı olan Jennifer Lawrence kırmızı elbisesi ve uzun sarı saçlarıyla kırmızı halıda benim favorimdi. “Siyah Kuğu”daki Mila Kunis de lila elbisesiyle şahane görünüyordu ama suratı asıktı. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında ilk 5’e girememiş olmasında üzülmüştü sanki.
OSCAR’DA HAMİLE MODASI
- En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alacağı kesin olan Natalie Portman bildiğiniz üzere hamile. Onun sayesinde bu yıl Oscar’da hamile modası da konuşulmuş oldu. Portman, mor elbisesiyle hamile ve şık nasıl olunur gösterirken, beni en çok tören öncesinde bebeğinin ve kendisinin rahat edeceği bir kıyafet giyeceğini açıklamış olmasıyla etkiledi. Şıklık uğruna sıkıntıya giren anne adaylarının kulağına küpe olur umarım.
- Ödül sonrası yapılan teşekkür konuşmalarına gelen süre kısıtlamasının sonuçları komikti aslında. Hızlı çekim konuşmalarda bile teşekkürleri yetiştiremeyenler oldu. Tören sonrası ne kavgalar, ne küslükler olmuştur kim bilir! Neyse ki Christian Bale “muhteşem eşime teşekkür ediyorum” dedi. Bunu iki kez tekrarladı üstelik, akıllı adam!
JAVIER BARDEM GARSON GİBİYDİ
- Gençleşme amacıyla sunucuları bile genç tutan Oscarlar’da anne temasının bu kadar fazla göze sokulması şaşırttı. Annemizin Oscar’ı gibi bir durum çıktı ortaya. Nedensiz ve amaçsız!
- En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü vermek için sahneye çıkan Josh Brolin ve Javier Bardem, bej ceket, bej papyon ve beyaz gömlekle siparişleri almak üzere salona girmiş garsonlar gibi duruyorlardı. Böyle ağır gecelerde açık renk giyinme ayrıcalığı sadece kadınlarda olmalı dedirttiler.
- En İyi Makyaj tabii ki Kurt Adam’a gitti. Cate Blanchett’ın adayları okurken, “Kurt Adam” görüntülerine ‘iğrenç’ demesi ise komikti.
INCEPTION’A HAKSIZLIK
- Özgün ve Uyarlama Senaryo, “Zoraki Kral” ve “Sosyal Ağ” filmleri arasında paylaşıldı. Bu arada “Inception”a ayıp oldu. Özgün Senaryo’yu kesinlikle almalıydı bence. Teknik ödülleri evine götüren “Inception” için üzülenlerdenim.
Film, yazın vizyona girdiği için Oscar mevsimi geldiğinde adeta unutuldu. “Inception”ın yönetmeni Christopher Nolan’a adaylık bile vermeyen Akademi’ye de kırgınım!
İKİ YAKIŞIKLI UYKUYU UNUTTURDU
- Ve şimdi son derece durağan ve sıkıcı geçen törenin en etkileyici, en yakışıklı karesini açıklıyorum... Görsel efekt ve kurgu ödüllerini açıklamak üzere sahneye çıkan Robert Downey Jr. ve Jude Law. Bu sahne için bile sabahın ilk ışıklarına kadar beklenirdi işte! Onlar çıkana kadar gözlerim kapanıyordu, birden cin gibi oldum.
Oscar’ı sunamadılar
Oscar’a genç oyuncu sunucu fikrini en baştan beri tutmamıştım.
Son 10 yılda kan ve reyting kaybeden Oscar yayını genç ve tanıdık isimlerle daha çok izlensin taktiğinin de çok doğru olduğunu düşünmüyordum.
Bir kere, eşleştirilen ikili uyumsuzdu.
Biri, gençlerin sevgilisi olmaktan ve ‘Prenses’ lakabıyla anılmaktan bunalıp, keskin bir dönüşle ağır rollere meyleden Anne Hathaway.
Diğeri daha da acayip bir seçim... “127 Saat”le En İyi Erkek Oyuncu dalında ödül arayan James Franco (aday olanların performans da sergilediği Grammy mantığının Oscar uyarlaması). Üstelik kendisi bile sunuculuğuyla dalga geçerken.
Ödüllerin üç aşağı beş yukarı bilindiği törende heyecanımı sunucuların performansına saklamıştım, hani belki beni yanıltıp bir sürpriz yaparlar diye.
Ama yok, olmadı.
Anne Hathaway ve James Franco’nun törenin başında, aday filmlerin içine oyuncu olarak görünerek çektikleri klip fena değildi. Ama bu ikili, mizahçı ya da sözü dinlenecek kadar etkili değil. Yani ağızlarından çıkan her şeyin metin yazarları tarafından yazıldığını bilirken, söylediklerinden keyif almamız, esprilerine gülmemiz imkansız.
Sevimli görünseler de gayet başarısızlardı.
Oscar sunucusu olarak beni benden alan Hugh Jackman’ı bir kenara bırakarak söylüyorum, böyle ödül gecelerini oyuncular değil talk show’cular ya da ağzı laf yapan, lafı dinlenen gazeteciler, televizyoncular sunmalı.
Oscar töreni boyunca, bu yıl Altın Küre ödüllerinde sivri diliyle ve acıtan esprileriyle herkesi kılıçtan geçiren Ricky Gervais’ı aramadım değil...
Paylaş