Evet maçoyum

2011 yılında Best Model of Turkey ve ardından Best Model of the World seçildi. Pek çok dizide rol aldı ama adını “Kızılelma”daki MİT ajanı Murad Altay karakteriyle duyurdu. Mahsun Kırmızıgül’ün “Türkiye’nin yeni jönü” olarak lanse ettiği Furkan Palalı ile oyunculuğu, mankenliği, aşk hayatını ve tabii ki “Kızılelma”yı konuştuk.

Haberin Devamı

Furkan, senin için “Formunu her sabah beş yumurta yiyerek koruyor” diyorlar, doğru mu?
- Best Model zamanında öyleydi. Yarışmaya hazırlanırken öyle yapmam gerekiyordu.

Peki ne işe yarıyor yumurtanın fazlası?
- Bir yumurtada 6 gram protein var. Ama biz sporcular yumurtanın sarısını değil, beyazını yemeyi tercih ediyoruz. Çünkü sarısı kolesterol yapıyor. Şimdi daha rahat olduğum için bazen günde üç, bazen de iki yumurta yiyorum.

Evet maçoyum

Günün kalanında nasıl besleniyorsun?
- Spora başlamadan iki saat önce karbonhidrat ağırlıklı besleniyorum.

Neler yiyorsun?
- Pirinç pilavı ama lapa pilav. Ya da bulgur pilavı, o da yine yağsız. Yemekten iki saat sonra spora başlıyorum. Spor biter bitmez koşarak tavuk yemeye gidiyorum. Ya da antrikot veya bonfile tercih ediyorum ama tabii yağsız olanları.

Best Model olduğun dönemdeki kilonla şu anki kilon arasında fark var mı?
- Şimdi beş kilo fazlayım. O dönem kaslarımın vücuda yapışması gerekiyordu. O yüzden fazla kilo vermek zorundaydım yani. Diğer türlü six pack’leri çıkaramazdım...

Baklava formülü ne? Her erkekte var mı o baklavalardan?
- Evet, var ama çıkarırsan görünürler. Yağ, şeker, tuz kullanmayıp düzenli olarak spor ve karın egzersizleri yapan herkesin baklavaları görünür. Garanti veriyorum.

Evet maçoyum

Kilo alman gereken bir rol teklifi geldi diyelim. Bunca zamandır koruduğun formunu bozar mısın?
- Sinema için evet ama dizi için sanırım hayır. Sinema daha sanatsal ve kalıcı geliyor bana.

Senin üç anahtar kelimen varmış; diyet, spor ve uyku düzeni. Hâlâ geçerli mi bunlar, eklenen ya da listeden çıkanlar oldu mu?
- Çok yoğun çalıştığım uyku düzeni çıktı zorunlu olarak.

Evet maçoyum

YÜZÜMDEKİ YARA İZLERİ YARAMAZLIKTAN
Yüzündeki yara izleri çocukluk yıllarından mı gençlikten mi?

- Hepsi çocukluktan. Çok yaramazdım çünkü. Çarpışan arabalarda oldu birkaçı. Bir tanesi de Olimpiyatlar’a özenmemden. 100 metre koşarken birine çarptım, düştüm, yerdeki taş alnıma girdi.

Ya şu gözünün kenarındaki iz? Sana ayrı bir karizma kattığını da söylemeden geçmeyeyim!
- (Gülüyor) Bir tane kumandalı araba almıştım. Onu abime anlatıyorum, etrafında dönüyorum masanın. Tabii başım döndü ve sehpaya çarptım. Sonrası hastane...

Her gün farklı olaylarla eve gelen bir çocuk. Annenin halini düşünemiyorum!
- Aynen valla, canım anacım ya.

Boyun ne zaman bu kadar uzadı?
- Aslında ben hep uzun boylu bir öğrenci oldum. Annemle babam da uzundur. Abim benden de uzun. Hani sınıfın arka sıralarındaki uzun boylu öğrenci vardır ya, işte o benim.

Evet maçoyum

Konya’da doğdun ve üniversiteye kadar orada okudun. Tutucu bir çevrede mi büyüdün?

- Hayır, aksine gayet moderndi çevrem. Mesela bana “Türkçeyi nasıl bu kadar düzgün konuşuyorsun?” diye sorarlar. Konya’da Arapça konuşulmuyor ki!

Best Model yarışmasına neden katıldın?
- Aileme “Ben mutlu olacağıma inanıyorum, beni tatmin edecek, keyif alacağım, sizi de gururlandıracağım” demiştim. Yaptım da. Ailem, altın bileziğim olsun diye üniversiteyi bitirmemi istedi. Hacettepe’de Jeoloji Mühendisliği okudum ve uzatmadan bitirdim okulu...

Depremle ilgili sorular soruyorlar mı sana?

- (Gülüyor) Eskiden çok soruyorlardı...

Evet maçoyum

İŞKOLİK OLDUĞUMDAN AŞKA VAKİT KALMIYOR
Aşkla kaç yaşında tanıştın?

- İlkokuldaydım. Birinci sınıfta. Saçlarımı yapar, giderdim okula. Ona bir sürü film anlattığımı hatırlıyorum.

Üniversite yıllarında çapkın mıydın?
- Çapkınlıktan kastın biriyle beraberken başkasına flörtöz davranmak ya da aynı anda üç-dört kişiyle beraber olmaksa, değildim. Yani gün gelir, sen de karşı tarafın o üçlüsünden biri olabilirsin.

Şu anda biri var mı hayatında?
- Hayır, yok.

Ne kadar zamandır yalnızsın?
- Bir seneye yakın.

Evet maçoyum

Senin gibi yakışıklı, ünlü ve başarılı birini nasıl yalnız bırakıyorlar? Sen mi içine kapandın bu dönemde yoksa?
- Kapanmadım aslında ama nasıl diyeyim, sezon ortasındayken öyle bir şey sanki denk gelmiyor. Çünkü dışarıdan kopuyorsun. Aksiyon sahnem çok olduğu için hakikaten fiziksel anlamda çok yoruluyorum. Zamanım da olmuyor açıkçası.

İşkoliksin o zaman biraz...
- İşkolik diyebiliriz, evet.

Nasıl kadınlar heyecanlandırır seni?
- Kendine güvenen ama bunu abartmayan kadınlar. Hanımefendiliğini bırakmayacak, çünkü ciddi bir denge o. Erkek, ilişkiyi kendisi yönetiyor sanacak ama o yönetecek aslında. Fiziksel anlamda soruyorsan, tabii ki güzel kadın isterim. Bakımlı olması da çok önemlidir.

Evet maçoyum

MİT AJANI, KÖŞEDEKİ SİMİTÇİ DEĞİL
Tiyatrodan, yani oyunculuktan modelliğe geçmişsin, öyle değil mi? Sende ters bir durum var yani...

- Yarışmaya hazırlandığım kamp döneminde oyunculukla ilgili bir şeyler yapmak istemiştim. Kendime yatırım yapmak istiyordum...

Peki modellik mi, oyunculuk mu?
- Oyunculuğun yeri ayrı. Bir kere modellik, belli bir yaştan sonra yapılamıyor. Yeni yüzleri tercih ediyorlar. Ayrıca özellikle erkekler için modelliğin Türkiye’de bir albenisi yok, maddi açıdan da tatmin etmiyor. Artık tasarımcılar da eskisi kadar Türkiye pazarında kendilerini göstermiyorlar. İş az yani.

Rol gereği de olsa MİT ajanı olmak nasıl bir duygu?
- Çok keyifli. Zorlukları, acısı çok fazla ama heyecanı çok güzel.

Bir MİT ajanının olmazsa olmaz özellikleri neler?
- Bir kere kıvrak zekaya, analitik düşünceye sahip olması gerekiyor. Olaylar karşısında öyle uzun uzadıya düşünecek vakti yok, daha pratik olmalı. Fiziği de iyi olmalı. Kovalaması ya da kaçması gerektiğinde kondisyon çok önemli.

MİT ajanlarının nasıl bir yaşamı var?
- Bugüne kadar insanlar hep Taksim’deki kestaneciyi, köşedeki simitçiyi MİT ajanı bildi. Ailelerinin bile haberleri yok sanıldı. Ama gerçek öyle değil. Aileleri her gün evden “Dikkat et kendine” diyerek gönderiyor bu ajanları. “Kızılelma” dizisi de MİT’in nasıl bir kurum olduğunu gösteriyor.

Evet maçoyum

“Ülken için yaşa, aşkın için öl.” Ne demek bu?
- “Kızılelma”nın sloganı. “Ülken için öl” derler ya, biz öleceğine yaşa, vatanın için daha fazla şey yap diyoruz. Öleceksen aşkın için ölürsün.

Dizi yayından kalkacak söylentilerine ne diyorsun?

- Bir gazeteci arkadaşımız öyle bir haber yapmayı uygun görmüş ama böyle bir durum yok.

“Kızılelma” film olacak mı?
- Evet, onun üzerine ciddi çalışıyoruz. Bu sezonun bitimine, yani yaza düşünüyoruz.

Evet maçoyum

KENAN, KIVANÇ VE ÇAĞATAY YOLUMU AÇTI
Mahsun Kırmızıgül, seni Türkiye’nin yeni jönü ilan etti. Sence jön ne demek?

- Başroldeki genç, yakışıklı esas oğlan diye tanımlayabilirim jönü.

En çok nereni beğeniyorsun?
- Gözlerimi.

Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ ve Çağatay Ulusoy da mankenlikten oyunculuğa geçen jönler. Onların varlığı, tatlı bir rekabetle birlikte avantaj da sağlıyor mu senin için?

- Bu saydığın isimler, “Modelden oyuncu olur mu ya” algısının kırılmasına yardımcı oldu. Benim yolumu açtılar. Ama diğer taraftan beklentiyi de yükselttiler, sorumluluğum daha da arttı.

Görüşüyor musun onlarla, arkadaş mısınız?
- En son bir ay kadar önce Kenan Abi’yle görüştük. Çağatay’la uzun zamandır görüşemiyoruz. Onun da seti çok yoğun.

Dördünüzün bir araya geldiği bir proje olur mu?
- Olur mu sence öyle bir şey?

Bence şahane olur. Komedyenleri bir araya getiremiyorlar ama belki sizleri getirirler.
- Böyle bir sinema filmi olsa çok güzel olur. İçinde olmayı çok isterim.

MAÇOYUM!
Değiştiremediğin kötü huyun?

- Karşımdakini kırmamak için istemesem de “Tamam” demem...

En sevdiğin özelliğin?
- Hırslı olmam.

Romantik misin?
- Evet. Yemek yapma konusunda çok iyi değilimdir ama öyle bir sofra hazırlarım ki, öyle bir sunum, öyle bir ağırlama olur ki, inanamazsın.

Kıskanç mısın? İşte ve ilişkinde?

- İlişki içinde kıskanç bir adamım. “Hiç kıskanmıyorum” diyeni de anlamam. Mesela biz seninle oturuyoruz ya, yan masadaki adam sana fazla bakarsa olmaz!

Maço musun?
- Maçoyum.

Haberin Devamı

Evet maçoyum

DÜNYA BİRİNCİSİ OLUNCA YÜZÜĞÜMÜ ÖPTÜM
Best Model olmasaydın, şu anda nerede olurdun sence?

- Muhtemelen herhangi bir Orta Doğu ülkesinde çalışan bir mühendis olurdum. Kafamda baretimle bir şantiyede, işçilere şantiye şefliği yapardım.

Sen hem Türkiye’de hem dünyada Best Model oldun. Hangisi daha çok heyecanlandırdı seni?

- Düz mantıkla baktığın zaman dünya birinciliği heyecanlandırır, değil mi? Ama ben Türkiye birinciliğinde daha fazla heyecanlanmıştım. İlk olduğu için herhalde. İlkinde bana gelen güven duygusu, dünya birincisi olduğumda çok cool davranmama neden oldu. Sanırsın her gün dünya birincisi oluyorum! (Gülüyor) Cebime yüzük koymuştum, kazanırsam onu çıkarıp öpeceğim demiştim, yaptım da...


Yazarın Tüm Yazıları