Paylaş
Ne de olsa, her yeni dil yeni bir insan demekti!
Okulda seçmeli Almanca dersleri aldım, o da yetmedi Alman Kültür’e gidildi ama yok, Almanca’yı anlayıp da konuşamayanlar arasından sıyrılamadım bir türlü.
O sıralarda, Amerikalı hocalarımdan Carole McCracken’ın oğlu Robert sayesinde merak sardım dünyanın en yaygın yapma dili olan Esperanto’ya.
Merak değil de isyandı biraz benimki.
Dünyadaki herkesin konuşup anlaştığı tek bir dil hayaliydi.
Ülkesi olmayan hümanist bir dil.
Böylece yeni bir dil öğrenmek için harcanan vakit, nakit, çaba ortadan kalkacak, insanlar bu vakti, nakti daha yararlı şeyler için harcayacaktı.
Esperanto’ya karşı geliştirilen “diller kültür miraslarıdır, dillerle birlikte toplumların kültürleri de yok olur” tezine karşı, “dünya üzerine 2 bine yakın dil var ve bu evrenselleşmenin, uyum ve beraberliğin önüne engel” diyordum.
Benim Esperantom, Robert ülkesine dönünce geride bir heves olarak kaldı tabii.
Üsküdar Amerikan Lisesi öğretmenlerinden Murat Özdizdar’dan Esperanto’nun bu yıl 125. doğum gününü kutladığını öğrendim.
Ortak dil hayallerimi paylaşan Üsküdar Amerikan Lisesi Esperanto Kulübü Türkiye’de tek.
Yaklaşık 20 üyesi var. Bunlardan ikisi iyi seviyede Esperanto konuşuyor. Diğer öğrenciler orta seviyede ancak hepsi Esperanto ile iletişim kurabiliyor.
Esperanto Kulübü öğrencileri üç yıl önce İznik’te ‘Uluslararası Esperanto Toplantısını’ düzenlemişler. 24 ülkeden 40 kişi katılmış. Sonra aynı organizasyon Eskişehir ve bu yıl Gaziantep’te de yapılmış. Daha sonra Şanlıurfa ve Mardin’e gezi düzenlemişler ve öğrenciler gezi sırasında Esperanto dilini kullanmışlar.
Ben okuldayken böyle bir kulüp olsaydı kesin katılırdım dedim içimden. Üsküdar Amerikan Lisesi Esperanto Kulübü öğrencileri farklı ve ayrıcalıklı olduklarını bilsinler ve birlik, beraberlik hayallerinin peşini bırakmasınlar
Not: Esperanto nasıl bir dildir merak ediyorsanız internete girip, Tuğçe Şen’in çektiği “Senmova” adlı kısa filmi izlemenizi öneririm.
Beşiktaş’ta şampiyonluğu kim kutlar?
Bence haftanın olayı: Şampiyonluk derbisini Fenerbahçe ve Galatasaray’ın oynayıp Twitter’da Beşiktaş’ın ‘besiktastasampiyonlugusadecebesiktaskutlar’ ile TT olması.
Beşiktaş’ta şampiyonluğu sadece Beşiktaş kutlar deyip, Galatasaraylılar’ı Beşiktaş’a sokmayan Çarşı grubunun dağılın diyen polise ‘biz burada dördüncülüğü kutluyoruz’ demişlikleri de var.
Reklam şirketleri her olaya farklı bakış açısı getiren ve gündem yaratan Beşiktaş taraftarını ve Çarşı’yı ne zaman fark edecek, merakla bekliyorum.
Kıskanç mısınız?
Kendini kıskanç bilenler, öyle olduklarına inandırılmaya çalışılanlar, emin olun siz normalsiniz ya da herkes gibisiniz.
İzzet Çapa’nın Habertürk için Murat Varol ile yaptığı röportaja bir bakalım.
Murat Varol anlatıyor; “O dönemde beraber olduğum kız arkadaşım annesini kıskandığı için kızımla görüşmeme izin vermedi. Ben de gizli gizli görüştüm, şimdi kızımda haklı olarak bir hayal kırıklığı var.”
Eski eşi için de şöyle diyor Varol; “O benden daha kıskançtı, temizlikçi kadını eşyalarıma bile dokundurtmazdı.” Yok artık!
Anladınız mı şimdi sizin kıskançlıklarınızın neden söz konusu bile edilmemesi gerektiğini!
Kısa kısa...
- Yazın gelmesiyle yavaşlayacak olan sinema sektörünü ayakta tutma çabaları başladı. Ata Demirer’in başrolünde olduğu “Berlin Kaplanı” ve “Kurtuluş Son Durak” filmlerini önümüzdeki aylarda tekrar vizyona girecek.
Gişede 1.971.024 seyirci sayısına ulaşan “Berlin Kaplanı” 6 Temmuz’da, BKM’nin bir başka filmi “Kurtuluş Son Durak” da 580.481 kişilik izleyicinin ardından 27 Temmuz’da vizyonda olacak.
- 2. Uluslararası Engelsiz Film Festivali tanıtım filmi için ünlü isimler kamera karşısına geçti. Proje engelli vatandaşlarımızın sorunlarına dikkat çekme amacı taşıyor.“Herkes için Eşit Saygı, Herkes için Eşit Yaşam Koşulları ve Adalet” ana temasından yola çıkılarak gerçekleştirilecek 2. Uluslararası Engelsiz Film Festivali 21-26 Mayıs tarihleri arasında.
Paylaş