Paylaş
◊ Neden bu kadar geç demek lazım aslında ama önce şöyle sorayım, nereden, nasıl çıktı bu film?
- Özcan Deniz: Nurgül ile bir film çekme fikrinden çıktı.
◊ Nurgül’e özel mi yazıldı!
- Özcan Deniz: Biraz öyle oldu aslında.
◊ Neden Nurgül?
- Özcan Deniz: Bir yapımcı olarak Özcan Deniz-Nurgül Yeşilçay ikilisinin hâlâ sinemada kredisi olduğunu düşünüyorum. O yüzden de böyle bir film yapılmalı diye düşündüm. Ama bunun için uygun zaman lazım, uygun senaryo lazım, ikimizin de ikna olması lazım, bu krediyi doğru kullanmak lazım. O doğru zaman şimdiymiş işte.
◊ Sana “İkinci Şans”ı ilk söylediğinde neler hissettin?
- Nurgül Yeşilçay: Biz zaten uzun süredir ortak bir proje yapmayı planlıyorduk. Bu projeyi bana anlattığında çok beğendim.
◊ Neden böyle bir hikaye peki Özcan?
- Özcan Deniz: Çünkü ikimizin de olgunluk dönemi... İnandırıcılıktan ve kendi kimliklerimizden uzak karakterler oynamak yerine daha yaşımıza uygun, karakterleri içselleştirebileceğimiz, donanımlı bir şey olsun istedik. Bu aslında çok yeni bir hikaye değil. Hikayenin alt metni 5-6 sene öncesine dayanıyor.
- Nurgül Yeşilçay: Özcan, hani “40 yaşını bekledim” diye bir lafın var ya. Yaşımı o kadar alenen söylemeseydin iyiydi (gülüyor).
- Özcan Deniz: Bir insan için orta yaş olabilir ama sanatçı için çocuk yaşıdır 40.
◊ Neden? Sanatçının nasıl bir farkı var?
- Özcan Deniz: Sanatçının gerçek performansını, birikimini ortaya koyabilmesi için ciddi yaş alması gerekiyor. Hayat deneyimi gerekiyor. 60-70 yaşında çok daha kıymetli şeyler yapacağımı düşünüyorum mesela...
◊ Kamera önü söz konusu olduğunda kadın ve erkeklerde saat farklı işliyor. Kadın oyuncular için zaman daha acımasız. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Nurgül Yeşilçay: Hem doğru hem değil. Meryl Streep, Nicole Kidman gibi yaş almalarına rağmen arı gibi çalışan oyuncular var. Erkekler için de geçerli bu.
OYUNCUNUN ÇİZGİLERİ KIYMETLİ, O YÜZDEN BOTOKS YAPTIRMADIM
◊ Bu biraz da nasıl göründüğünüzle alakalı. Kadınlarda kendilerine bakanlar da var, bakmayanlar da. Erkeklerde de öyle. Mesela Tom Cruise’a bak, çok iyi görünüyordu son filminde...
- Nurgül Yeşilçay: Hollywood’u tartışmak bize düşmez de bilgisayar tekniklerini iyi kullandıklarından çok güzel kamufle edebiliyorlar kendilerini.
- Özcan Deniz: Bilgisayar da bir yere kadar. Bunu izlerken hissediyorsun zaten... Adamın performansını görüyorsun orada... Yaşı ilerlemiş ama fit, enerjisi yüksek.
◊ Peki siz ne kadar vakit harcıyorsunuz vücudunuza, enerjinize?
- Nurgül Yeşilçay: O dönemdeki boşluk durumuna göre değişiyor. Çok doluysan haftada bir ama çok dolu değilsen haftada iki üç gün spor salonuna gidiyorsun.
- Özcan Deniz: Bende de öyle.
◊ Bu soru Özcan’a... Filmde canlandırdığın Cemal’in, kaz ayaklarına botoks yaptırdığı bir sahne var. Sen de botoks yaptırıyor musun?
- Özcan Deniz: Hayır. Hiç öyle şeyler yapmadım, yapmayacağım da.
◊ Neden?
- Özcan Deniz: Botoks yüzün bir kısmını felç ediyor. Bu da oyuncu için dezavantaj. Kamera karşısındaysanız bütün mimikleriniz, çizgileriniz kıymetli.
◊ Cemal’de senden ne kadar var?
- Özcan Deniz: Ben de ara ara Cemal gibi “ne yapıyorum” diyorum. Çok yoğun çalışıyorum, bunun avantaj mı dezavantaj mı, doğru mu yanlış mı olduğunu kendi içimde sorguluyorum. Belki bir şeyleri azaltmak, küçültmek, bir saatten sonra daha minimal şeylerin peşinde koşmak gerekiyordur. Bu düşüncelerin yansıması olabilir Cemal. Yoksa köklerle ilgili pek benzer tarafımız yok. Ben Cemal kadar köklerini reddetmiş biri değilim.
İKİNCİ ŞANS İSTEMENİN YAŞI BAŞI OLMAZ
◊ Nurgül, sende ne kadar var Yasemin’den?
- Nurgül Yeşilçay: Her kadın kadar benzerliklerimiz var ama Yasemin çok fazla geçmişle yaşıyor.
◊ Sen geçmiş geçmiştir mi diyorsun?
- Nurgül Yeşilçay: Ben o kadar geçmişle yaşamayı sevmiyorum. Hep ileriye bakmak, şimdiyi yaşamak lazım. Yıllar geçmiş ama hâlâ eski kocasının yaşattıklarının etkisinden çıkamamış naif bir karakter Yasemin...
◊ İkinci bahara inanıyor musunuz?
- Özcan Deniz: İkinci baharlık bir yaşta değilim. Öyle bir zaman geldiğinde yanıt verebilirim belki. İkinci bahar herhalde daha yaşını başını almış insanların durumu... Ama şans evet. Çünkü hep bir şeyleri berbat ediyoruz. Hayat eskisi gibi sakin gitmiyor, ritmi çok yüksek. O yüzden arada birçok şeyi heba edebiliyoruz. Bunu isteyerek yapmıyoruz. Dillendirmesek de içten içe bir şans daha isteyebiliyoruz. Elbette düzeltsem dediğimiz şeyler var. İkinci şans istemenin yaşı başı olmaz.
◊ Hiç ilk şansı kullanamadığınız, berbat ettiğiniz oldu mu?
- Özcan Deniz: Tabii canım bu dişlilerin arasında çok insanı harcamışımdır, üzmüşümdür. Ama bunu isteyerek, kasten, düşmanca asla yapmadım.
◊ Neden yaptın peki?
- Özcan Deniz: Bilmiyorsun.
- Nurgül Yeşilçay: Sonradan anlıyorsun.
- Özcan Deniz: Evet. Ben yaptım da biri bana yapmadı mı? Biz de birçok kişi tarafından harcandık, üzüldük, kırıldık.
◊ Yok canım. Kadınlar aşk konusunda erkekleri o kadar da kırıp dökmüyor.
- Özcan Deniz: Yapmaz olurlar mı ya? O kadar temize çekmeyin kendinizi. Erkeğin bunu yaşayışıyla kadının yaşayışı farklı. Erkeğe dışarıdan baktığın zaman bunu yaşamıyor gibi düşünebilirsiniz. Erkek kapıyı kapatıp tek başına kaldığı an daha acı bir dram yaşıyor. Erkeğin aşk acısı daha büyük.
◊ İnanalım mı Nurgül?
- Nurgül Yeşilçay: Erkek olmak da zor. Bir sürü toplumsal baskı... Düşünsene çapkın olmak zorundasın. Bir zorunluluk yani. Öyle olmasa arkadaş grubuna giremiyorsun vs...
◊ Ayrılanlar, boşananlar, ilişki yürütemeyenler. Neler oluyor? Nedir doğru gitmeyen günümüz ilişkilerinde?
- Özcan Deniz: Normalde erkek ve kadın birbirini tamamlayan iki canlı. İkisi de eksik. Ama şimdi ikisi de tam olmaya başladı. Bir erkeğin artık tek bir kadına, bir kadının tek bir erkeğe ihtiyacı olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Eksik hissetmiyor kimse kendini. Zevksiz, tatsız bir şeye dönüştü ilişkiler.
- Nurgül Yeşilçay: Bu son dönemde çok konuşulan bir konu ama ben buna tam olarak inanmıyorum. Aşkın her dönem var olacağını düşünüyorum.
NEJAT’I GALAYA ÇAĞIRDIM, “BENİ UTANDIRIRSIN” DEYİP GELMEDİ
◊ Nurgül, bir anne olarak filmde canlandırdığın Yasemin karakterinden ne farkın var?
- Nurgül Yeşilçay: Bende de bir kontrol manyaklığı, takıntısı var ama Yasemin’den farklıyım.
◊ Facebook’a falan yazdıklarını kontrol ediyor musun?
- Nurgül Yeşilçay: Hayır. Ben kontrol etmiyor, direkt biliyorum. Yasemin’den daha tehlikeliyim. Her şeyi ona bırakmış gibi yapıyorum ama her şeyden haberdarım. Daha psikopatça.
◊ Ergenlik dönemi nasıl geçiyor Nejat’ın?
- Nurgül Yeşilçay: Bence çok eğlenceli. Sivilcesi çıktığında çok sevindi! Geçenlerde de “Anne, sesim biraz daha kalınlaşsın YouTube kanalı açacağım” dedi.
◊ Kız arkadaş durumu var mı?
- Nurgül Yeşilçay: Şu an yok. Bu arada galaya davet ettim Nejat’ı, “Sen beni utandırırsın, gelmem” dedi.
“HADİ ÖZCAN PATLAT BİR ŞARKI DİYORUZ”, ONU BİLE YAPMIYOR
◊ Özcan, sahnelerden uzaksın, gelen işleri kabul etmiyorsun. Bundan sonra hiç şarkı söylemeyecek misin?
- Özcan Deniz: Sahne özlemi henüz kendini göstermedi. Bir yerde kaşıyacaktır ama... Müzikten ve stüdyodan kopmak gibi bir niyetim yok.
◊ Filmde şarkı söyledin ama?
- Özcan Deniz: Neredeyse bütün filmlerimde bu yönetmenin müzisyen bir kimliği var duygusunu vermeye çalışıyorum.
- Nurgül Yeşilçay: Yok be, film çekerken “Hadi Özcan patlat bir şarkı şarkı” diyoruz, onu bile yapmıyor.
DOĞRU ANNEYİ ARIYORUM
◊ Çocuk özlemin var mı Özcan?
- Özcan Deniz: Çok. Bazen insanların kucağında çocuk görünce kendimi dalıp giderken yakalıyorum. 3-4 senedir böyle bir isteğim var. Biyolojik bir şey mi onu bilmiyorum ama çocuğum olsun duygusu ağır basmaya başladı, doğru anneyi arıyorum.
◊ Filmdeki gibi biri çıksa karşına, “Ben senin oğlunum” dese ne yaparsın?
- Özcan Deniz: Tabii ki o an boynuna atlayamam. Zaman içinde tanıyıp hayatıma dahil etmeye, hayatına dahil olmaya çaba gösteririm. Asla kapı dışarı etmek ya da kabullenmeme gibi bir şey olmaz.
HUZUR İSTİYORUM ARTIK, ÜŞENİYORUM KAVGA ETMEYE
◊ Nurgülcüm, sevgilin senin yanında başka bir kadına baktığında ne yaparsın?
- Nurgül Yeşilçay: Yolarım (gülüyor). Yok be ne yapacağım, oturup dedikodu yaparım.
- Özcan Deniz: Nasıl baktığı ile alakalı bence. “Of be yavrum” demediği sürece herhalde bir erkeğin bir göz kaçamağı çok da bela olmamalı başına. Yanındakine de belli etme mümkünse.
◊ Biz yemiyoruz ama.
- Nurgül Yeşilçay: Sen yemiyorsun, ben yiyorum valla. Onunla mı uğraşacağım? Çok üşeniyorum kavga etmeye.
◊ Senin sanki sürekli dalarmışsın gibi bir halin var Nurgül...
- Nurgül Yeşilçay: Yok be, daldım mı ayrılırım ben zaten. Çok üşeniyorum kavga etmeye. Burama kadar gelmediği sürece kavga etmem. Huzur istiyorum.
- Özcan Deniz: Hah, işte yaşlandığının kanıtı. Baktım Instagram’da 40 yaş doğum gününü kutluyor. Tamam, kıvama gelmiş dedim.
KADINLAR DİDİŞEN MASKÜLEN ADAMLARA İLGİ DUYUYOR
◊ Sen seviyor musun kavgayı Özcan...
- Özcan Deniz: Ben didişmeyi severim. Didiştikçe birçok şey yerine oturuyor.
- Nurgül Yeşilçay: Ya sen de... Benimle hiç didişmiyorsun mesela...
- Özcan Deniz: Seninle niye didişeyim kız? Siz kadınlar her ne kadar idealinizdeki erkek diye bir şeyler anlatsanız da aslında onun tersi yöndeki erkeklere ilgi duyuyorsunuz. Ben buna inanıyorum. Biraz didişen, biraz maskülen, erkeksi, varlığını size hissettiren erkeklere daha çok ilgi duyuyorsunuz. Sakin, her şeye tamam canım, bebeğim diyen adam üç-beş ay iyi de, bir sene sonra çok tatsız bir adama dönüşebilir kadının gözünde. Kavga edip barışmak da tazeliyor ilişkiyi bazen. Alışkanlık haline gelirse kötü tabii.
◊ Bir önceki filmde lahmacun muhabbeti vardı. Bu filmde de güzel yemekler yapıyorsun. Bundan sonra her filmde yemekle ilgili bir şey olacak galiba...
- Özcan Deniz: Yemek yapmak benim için zevk.
SARIP SARMALAYIP İÇİNİ KURUTUP ÖLDÜRÜYORMUŞ
◊ “Aşk zararlı ama güzel” demiştin sen bir önceki röportajımızda. Hâlâ aynı şeyi düşünüyor musun?
- Özcan Deniz: Evet. Aşk depresif ve travmatik bir şey.
- Nurgül Yeşilçay: Hastalık diyorlar ya.
◊ Hastalık olduğunu düşünüyor musun?
- Nurgül Yeşilçay: Ama asıl açılımı hastalıkmış. Ağacı sarıp sarmalayıp onu öldüren bir bitkinin adıymış. Sarıp sarmalayıp içini kurutup öldürüyormuş. Bilimsel konuşuyorum.
◊ Peki işi gücü aşk için bırakır mısınız?
- Özcan Deniz: Azaltırım ama bırakmam.
- Nurgül Yeşilçay: Ben de gıcık ve feminist söylemle; hayatta bırakmam! Ben aşkın yerine işimi koymuşum. Gerçek aşkım işim.
AŞK DÜNYANIN EN TATLI ŞEYİ
◊ Aşka inanıyor musun?
- Nurgül Yeşilçay: Çok.
◊ Âşık mısın şu anda?
- Nurgül Yeşilçay: Yok ya. Olunca inanıyorum ama, umudum var. Aşk dünyanın en tatlı şeyi.
◊ Özcan, sen?
- Özcan Deniz: Aşk var tabii ki ama âşık değilim. Kendime bazen “Acaba o reflekslerini mi kaybettin, neden kimseye âşık olamıyorsun?” diye soruyorum. Sonra bakıyorum ki aileme âşığım, işime âşığım, hayatıma âşığım. Demek ki âşık olabiliyorum. Önemli olan âşık olabileceğin birine rastlamak.
Paylaş