Deprem korkusunun doğurduğu travma, sonunda beyazperdeye taşınıyor.
Okul ile korku sinemasına ayrı bir renk getiren Taylan Biraderler, Küçük Kıyamet adlı yeni filmlerinde 17 Ağustos 1999 depremindensonra çoğumuzu etkisi altına alan deprem korkusunu işleyecekler.
Başrollerinde Başak Köklükaya, İlker Aksum ve Binnur Kaya’nınolduğu film, yakın gelecekte yaşanacağı tahmin edilen İstanbul depreminin yarattığı panik dolu bekleyişi ve büyüyen korkuların yol açtığı travmayı anlatıyor.
Adını, Küçük Kıyamet olarak bilinen 1509 depreminden alan filmin çekimleri, Düzce depreminin yıldönümüne az bir süre kala, önümüzdeki günlerde başlayacak.
Depremi kısmen işleyen Yazı Tura dışında bu konudan yola çıkılarak çekilen bir film olmamıştı yıllardır.
Şimdi ise bilinçaltımıza ittiğimiz korkumuzla yüzleşmenin zamanı geldi.
İtiraf edelim. 17 Ağustos 1999’un ardından uzun süre deprem korkusu yaşadık. Çoğumuz şehirden uzaklaşma, bir daha da geri gelmeme planları bile yaptı.
Sonra ne oldu ama?
Belki unuttuk, belki de bu korkuyla yaşamaya alıştık. İşin kötüsü devlet de bizim gibi davrandı.
İstanbul depremi için uzun zamandır beklemekten başka hiçbir şey yapmıyoruz.
Oysa alınması gereken o kadar çok önlem, yeniden yapılanması gereken o kadar çok yerleşim yeri var ki!
Küçük Kıyamet umarım deprem korkusunu kaşıyarak harekete geçilmesine ön ayak olur ve ’korkunun ecele faydası yok’ lafını haksız çıkarır.
Karayip Korsanları’na gideceklere
Dünyadaki gişe sıralamalarına bakıyorum da, Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı, haftalardır ilk sıradaki yerini koruyor.
Türkiye’de de durum farklı değil. Süpermen’in dönüşü bile Jack Sparrow’u tahtından indirmeyi başaramadı. Türkiye sinemalarında bugüne kadar Temmuz ayında en çok hasılat toplayan film unvanını elde eden Karayip Korsanları ikinci haftasına 120 bin kişi tarafından izlenirken, Süpermen’e hoşgeldin diyen izleyici sayısı ise neredeyse bunun yarısı kadardı.
Her yerde olduğu gibi bizde de korsanlara ilgi büyük yani.
Bu durumda, iki hafta önce yaptığım bir hatırlatmayı hem izleyiciler hem de salon sahipleri için tekrarlamak istiyorum: Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı’nın sonunda, jenerik sonrası kısa ama çok hoş bir sahne var. Bana gelen mail’ler, çoğu sinema salonunun film biter bitmez ışıkları yaktığını ve izleyicileri bu final sahnesinden mahrum ettiğini söylüyor. O sahneyi benden öğrenmek isteyen o kadar çok okuyucu oldu ki!
Size bu finali çok gören sinema salonlarını uyarmaktan çekinmeyin lütfen.
Olmazsa, bana yazın, gereken yerlere hatırlatmamızı yapalım!
Altyazı’ya çirkin saldırı
Her sayısını zevkle okuduğum, arşivimde sakladığım güzel sinema dergisi Altyazı’ya geçen hafta çirkin bir saldırı gerçekleşti.
Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’ne gelen iki kişi derginin imtiyaz sahibi Yamaç Okur’un üzerine masa üstü bilgisayarı fırlattıktan sonra ’Altyazı bir daha çıkmayacak’ tehditleri savurup, sırra kadem basmışlar.
SİYAD’ın yaptığı açıklamanın ardından ben de idealist, sinema sevgileri hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar büyük olan arkadaşlarımızın çıkardığı bu dergiye ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırıyı kınıyor, devam eden soruşturmanın da bir an önce sonuca ulaşılmasını diliyorum.
Veda vakti
Eski Hürriyet çalışanlarından, sadece bizlerin değil, sanat ve sanatçının da her zaman yanında olmuş Ergil Tezerdi’yi ve bizler için ayrı önem taşıyan gazeteci yazar Duygu Asena’yı kaybettik.
Sevgili Ergil Abi’min ve Duygu Asena’nın cenazeleri bu öğlen Teşvikiye Camii’nden kalkıyor.
Yerleri asla dolmayacak bu iki özel insanı çok özleyecek ve hiç unutmayacağız.
Nur içinde yatsınlar.
Nejat İşler gitti, Müjde Ar geldi
Barda filminin Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümüne katılmasıyla, filmin başrol oyuncularından Nejat İşler jüriden ayrılmak zorunda kaldı.
Bu, daha önce bu safyaya taşıdığım, beklediğim bir gelişmeydi.
Jüriye yeni katılan isim ise Türk sinemasının en önemli starlarından.
En İyi Türk filminin de dahil olduğu pek çok ödülü belirleyecek Altın Portakal jürisinde bu yıl Nejat İşler’in yerine Müjde Ar yer alacak.