Paylaş
Benim ve benim gibi pek çok insanın izlemeye bile dayanamadığı zulme maruz kalan kedicik.
Ve bu işkenceyi hiç çekinmeden, acımadan büyük bir keyifle yapan çocuklar.
Çocuk demeye dilim varmıyor aslında.
Biz çocukken elimizde yiyecekle kedi, köpek, kuş besler, severdik.
Çocuk olmak masumiyet, çocuk olmak sevmek, çocuk olmak iyi olmak demekti.
Yetişkinler gibi çocukların da iyisi, kötüsü var.
Genlerin, yetiştirme ve çevre faktörlerinin etkisi var elbette.
Bazı ailelerin yetiştirdiği çocuklar en az onlar kadar, hatta daha fazla acımasız olabiliyor.
Bir çocuk eğitildiği kadar iyidir, sevildiği kadar sevgi verebilir ve şiddet içeren ortamlarda büyürse şiddet gösterir.
Hani diyorlar ya bazen, “İnsan sevmiyor musun” diye.
Bazılarını sevmiyorum, evet.
Ve şimdi bir adım daha ileri gidiyorum.
Ben bazı çocukları da sevmiyorum.
Çocuk deyip geçmemek gerektiğinin de altını çiziyorum.
Bunu yapan arkadaşını da döver, ileride kız arkadaşına, karısına da işkence yapar.
Bu yaşta en zayıf halka olan hayvanlara işkence yapan çocuklar, emin olun büyüdüklerinde birer suç makinesine dönüşecek.
Bu işe devletin el atması şart, o çocukların mutlaka ıslah edilmeleri gerekiyor.
Maskeli müzisyenler
Kapanmada en çok YouTube’da geziniyorum.
Konser konser geziyorum desem yeridir.
Miley Cyrus’un şubat ayında verdiği Super Bowl konserini izledim geçen gün.
Sahnede Miley Cyrus hariç herkes maskeliydi.
Tuhaf geldi tabii.
Elektro gitariste siyah maskenin yakıştığını düşündüm.
Ama davulcudaki beyaz maske hiç olmamıştı.
Konserler olacaksa, inşallah diyelim, sahnelerde müzisyenler maske takacaksa ve özellikle rock çalıyorlarsa maskeler siyah olmalı. Miley Cyrus konserin ortasında tabii ki koronadan, pandemiden ve maskelerden bahsetti.
“Maske taktığımda üzerine gülen yüz çizmek istiyorum, çünkü insanlara gülen yüzümü göstermeyi çok özledim” dedi.
Ve izleyicilerden maske takıyor olsalar bile, maskenin altında gülmelerini istedi.
Ben de insanlarla yüz yüze gelip gülümsemeyi ne kadar özlediğimi düşündüm.
Ve de tabii konserlerde göz göze gelmeyi.
Bakın yurtdışında seyircilerde maske ve mesafe ile konserler pekâlâ yapılmaya başladı artık.
Bizde de sırası gelmedi mi?
Şu kapanmayı güzel sonuçlarla atlatalım, inşallah o da olacak.
Yapay zekâ devreye girdi
Dijital ekranlarda dakikalarca gezinmeye, uygun içerik bulmak için içeride kaybolmaya son.
Yapay zekâ, algoritmaları inceleyerek, daha önce izlediğimiz dizi ve filmlere bakarak bizlere uygun seçeneği belirliyor.
Hangi film ya da dizileri izledik, kaçıncı dakikasında sıkılıp ara verdik, hangisini sonuna dek bir solukta izledik, hangisini yarıda bıraktık...
İşte tüm bunları bizden daha iyi bilen ve hafızasında tutan yapay zekâ, seçimi bizim için yapacak.
Gayet güzel bir uygulama, ben sevdim ama bir çekincem var.
Bu aralar ruh halimiz yerinde mi?
Dün sevdiğimizi bugün de seviyor ve istiyor muyuz?
Pek sanmıyorum.
Ben bile ne istediğimi bilemez haldeyken yapay zeka canımın ne izlemek istediğine nasıl karar verecek, göreceğiz
bakalım.
“Netflix, hadi benim için oynat” dediğimizde önümüze gelenden umarım memnun oluruz.
Paylaş