Bir kere Disney film dünyasında neler olup bittiğini anlatan Disney Studios açılmış. Burası filmlerin nasıl çekildiğini gösteren, stüdyo ve setlerle ilgili bilgiler veren, özel efektleri anlatan (sinemanın babası sayılan George Melies’nin adının verildiği sokakta bulunan Armageddon’da, filmden bir sahnenin içine girerek özel efektlerle ilgili her şeyi öğreniyor ve yaşıyorsunuz) ve Disney kahramanlarını yakından tanıtan bir yer. Amerika’daki Universal Studios’un rakibi olamayacak kadar küçük ama Avrupa için büyük bir boşluğu doldurmuş görünüyor. Buradaki Nemo turu çocukların unutamayacağı bir tecrübe. Büyüklerin en büyük eğlencesi Twilight Zone Tower of Terror. Hollywood Hotel’de bir asansör içinde hızlı bir şekilde yukarı çıkıp bir anda onlarca kat aşağıya düşüyorsunuz, yeniden çıkıp, sonra tekrar düşüyorsunuz. ınsanın yerçekimini unutup içinde boşluğu hissetmesi böyle bir şey işte. Üstelik tüm bunlar olurken bir de resminizi çekiyorlar; “korkmuş ben”i görmek için alın salona koyun. Park tarafında geçtiğinizde Big Thunder Mountain, Space Mountain (göz gözü görmeden tehlikelere dalıyorsunuz) ve Indiana Jones (360 derece dönmeye hazır olun) tehlike sevenleri bekleyen atraksiyonlardan. Küçük çocuklar artık büyükler kadar aksiyon ve tehlike sever hale gelmişlerse de eski zaman masallarının kahramanlarına da ilgi gösteriyorlar. Dumbo, Pinokyo, Uyuyan Güzel, Peter Pan, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler gibi nostaljik atraksiyonlar cazibesini koruyor. Oyuncak Hikayesi filminin ana kahramanı Buzz Lightyear gibi yeni karakterler de onların gözdesi olmaya devam ediyor. Disneyland’de dünyanın dört bir yanından çocuk var. Ve hepsi filmlerdeki karakterleri anne babaları kadar yakından tanıyorlar. ımza almak ve birlikte resim çektirmek için peşlerinden nasıl koştuklarını görmeniz lazım. Disneyland hem çocuklar hem de büyükler için gerçek üstü, rüya gibi bir yer. Bu yedinci gidişimde yine hayran kaldım, Mickey ve Minnie’ye “tekrar geleceğim” diye söz vererek ayrıldım. Maddi gücü olanların bir deniz-güneş tatili yerine buraya gelmelerini şiddetle tavsiye ederim.
Jackie Chan, ceket asmayı öğretiyor
1984 yılının efsanevi filmi Karate Kid, yeniden çevrimiyle yarın vizyonda. Jackie Chan, başrolü Will Smith’in oğlu Jaden Smith ile paylaşıyor ve ona kung-fu’nun sırlarını öğretiyor. Biri Yoda ise diğer Jedi gibi. 56 yaşındaki Jackie Chan ve 12 yaşındaki Jaden Smith arasındaki kimyanın tutmuş olması filmin en büyük avantajlarından. 2,5 saatlik Karate Kid, annesinin işi nedeniyle Detroit’ten Beijing’e taşınmak zorunda kalan Dren’in (Jaden Smith) yeni çevresine uyum sağlarken yaşadığı zorluklar üzerine kurulu. Küçük Dren, başına bela olan okul arkadaşıyla dövüşecek gücü elde edene kadar tamirci Han’dan (Jackie Chan) kung-fu dersi alıyor. Karate Kid yarın vizyona girecek üç film (diğer ikisi Piranha 3D ve After Life) içinde en elle tutulur olanı. İçinden dersler çıkarmak da mümkün. Han’ın ilk kung-fu dersinde Dren’e öğrettiği şey bence her aileye lazım; ilk ders, çocuğun eve geldiğinde üzerinden çıkardığı ceketi yere atmak yerine askıya asması üzerine kurulu. Dren, bunu, Han’ın gözetiminde günlerce, saatlerce, binlerce kez ceketini giyip, çıkarıp, asarak öğreniyor. Zamane çocuklarına üzerlerinden çıkardıklarını yerine doğru bir şekilde asmalarını öğretmek deveye hendek atlatmak gibi bir şey. Belki de onlara ya bir kung-fu dersi ya da Karate Kid bileti lazım. Saygıyı, disiplini, doğru adam olmayı Jackie Chan’den öğrensinler.
Haykıracak nefesim kalmasa bile!
Sinema dünyasında filmlerin tanıtım çalışmalarında bu yönteme sık sık başvurulur. Önce filmin teaser’ını yayınlarlar merak uyandırırsın diye... Sonra fragmanları. Ve basına küçük küçük haberler. Setten kareler, oyuncu röportajları, filmle ilgili ipuçları. Benimki film değil ama film gibi. E o zaman ben de aynısını yapabilirim. Hadi biraz merak edin. “Haykıracak nefesim kalmasa bile, ellerim uzanır olduğun yere, gözlerim görmese ben, bulurum yine, kalbim durmuşsa inan, çarpar seninle” desem, çok yakında desem...
Deprem korkusu bitsin artık
17 Ağustos geçti, deprem haberleri tavan yaptı ama her yıl olduğu gibi üzerinden bir hafta bile geçmeden unutuldu. Tek bir ev sahibinin “hayır” demesi yüzünden yıkılıp yeniden yapılması engellenen çürük apartmanlarda oturanlar, gelecek yıla kadar depremde duvarların altında kalma korkusuyla yaşamaya devam edecekler. Bir kişinin apartmanın huzurunu bozmasına, insanların yaşama hakkını tehdit etmesine engel olacak yasayı hâlâ dört gözle bekliyoruz. Bekleyen dervişler çok geç olmadan muratlarına ersinler artık.