Paylaş
Twitter üzerinden canlı yayın yapmaktan parmaklarımın ucu su topladı.
Meğer bizim törenin ne çok meraklısı, izlemek isteyeni varmış (sinema yazarları hakkında atıp tutanlara, verdiğimiz ödüllerin ve törenin ciddiye alınmadığını söyleyenlere duyurulur).
Evlerinde beni takip eden Twitter dostlarım “kanallardan biri futbol yayınlamaktan vazgeçip, şu töreni canlı yayınlasa ya” diye yazmaktan alamadılar kendilerini (başta Cüneyt Özdemir tabii).
Emek Ödülü almak için sahneye çıktığında fırtına gibi esen Atilla Dorsay’ın (nedenini daha sonra açıklayacağını söyledi), törenin canlı yayınlanmaması konusunda yaptığı eleştiriye ben de hak verdim.
Cem Yılmaz’ın sunduğu, Türkan şoray, Engin Günaydın, Binnur Kaya gibi televizyon izleyicilerinin “normal hayatta nasıllar” diye merak ettiği popüler yüzlerin sahneye çıktığı ödül törenimizi bir kanala canlı yayınlatamadığımıza ne kadar yansak azdır.
Kanal yöneticileri de BKM’de yapılan geceyi izleseydi “ah biz ne kaçırdık” derlerdi eminim.
Tüm ısrarlara rağmen televizyonda şov yapmayı reddeden ve kanalları peşinden koşturan Cem Yılmaz tören boyunca tek kelimeyle döktürdü çünkü.
Sanki Oscar töreni sunar gibiydi (ki iddia ediyorum, Amerika’da yaşasa bu donanım, zeka ve espri gücüyle Oscar’ın aranan sunucusu olurdu).
Adaylar açıklanmadan önce her kategori için esprili ama içi dolu konuşmalar yaptı.
En ıyi Kurgu Ödülü verilirken Nuri Bilge Ceylan’ın plan sayısı az olan ıklimler filmiyle bu ödülü aldığını hatırlattı. ıyi kurgunun hızlı kurgu ve çok plan demek olmadığını bu güzel örnekle vurgulamış oldu.
Sanat Yönetimi Ödülü açıklanmadan önce, “Bu kategori dışında sinemada kimse sanat yapmıyor herhalde” diyerek çok doğru bir yere dokundu.
Bazı oyuncular tarafından içinde geçen “yardımcı” kelimesinden dolayı nedense küçümsenen yardımcı oyuncu kategorisine ise devrim yapacak bir yenilik getirdi.
Oyuncunun değil, rolün ana karaktere yardım ettiğini anlatıp, bu ödülü “yardımcı rolü en iyi oynayan oyuncu” olarak değiştirdi.
Sizi bilmem ama ben ıngilizce’sine (best supporting role) daha yakın duran bu yeni tanımı çok tuttum.
Ödüllere gelince.
Neşeli Hayat’ın Büşra Pekin’i En ıyi Yardımcı Kadın Oyuncu oldu. En ıyi Erkek Oyuncu ise içinde benim de olduğum Antalya Altın Portakal jürisinin es geçtiği Nadir Sarıbacak’tı (Uzak ıhtimal). Ki zaten kendisi sahneye çıkar çıkmaz “Bu konuşmayı Antalya için hazırlamıştım” diyerek lafını esirgemedi.
Ben SİYAD gecesi kendimi pek bir Vavien’ci gördüm.
Reha Erdem’i ve filmlerini çok severim ama gönlüm, Taylan Biraderler’in Vavien’inde kalmış nedense. Hayat Var’ı geçmişte bırakalı çok olmuş, Vavien’e demir atılmış.
Ödülleri toplar dediğim Vavien, En ıyi Senaryo (Engin Günaydın), En ıyi Kadın Oyuncu (Binnur Kaya), En ıyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Settar Tanrıöğen), En ıyi Sanat Yönetimi (Elif Taşçıoğlu) ve En ıyi Müzik (Atilla Özdemiroğlu) ödüllerini aldı.
En İyi Yönetmen ve En ıyi Film ödülü ise Reha Erdem ve onun Hayat Var’ına gitti. Hayat Var, En ıyi Kurgu (Reha Erdem) ve En ıyi Görüntü Yönetimi (Florent Herry) ödüllerini de aldı.
Gelecek yıl benim elimde telefona tweet yazmadan, sizin de televizyonda canlı yayında izleyeceğiniz 43. SıYAD ödül töreninde görüşene dek, hoşçakalın.
Disko Kralı’na sitem
Gel de şimdi Okan Bayülgen’e kırılma, darılma.
Bir baktım Disko Kralı’nda benim köşe yazımı tartışıyorlar. James Cameron, Avatar’ı yaparken, Roger Dean’in Yes albümleri için çizdiği kapaklardan esinlenmiş olabilir muhabbeti geçiyor.
Şimdi yazıma bir gönderme yaparlar diye beklerken Okan bombayı patlatıyor, “Türk medyası ve yazarlar işte bunu atladı! Bir kişi bile buna değinmedi”...
Haydi buyurun buradan yakın.
James Cameron’u Roger Dean’den alıntı yapıp, kaynak göstermemekle suçlayan Okan tıpkısının aynısını kendisi yapmaz tabii. Yani, benden okuyup, kendim keşfettim, Türk basını atladı demez.
Burada geriye tek bir seçenek kalıyor; yalan değil, gerçekten de çok severek izlediğim programlara imza atan Okan ve ekibi gazeteleri yeterince takip etmeden bizi suçluyorlar.
Üç gece canlı yayın yapmak kolay değil, yorgun ve yoğun olabilirler. Avatar, Yes ve Roger Dean’le ilgili yazım 14 Ocak’ta Kelebek’te yayınlandı. Linki de budur: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=13475801&yazarid=119&tarih=2010-01-14
Paylaş