Paylaş
Son derece neşeli görünüyorlardı.
Önce biraz yeni biten Adana Film Festivali’ni konuştuk.
Adana’da “Toz Ruhu” filmiyle ‘en iyi erkek oyuncu’ ödülünü alan Tansu Biçer’den bahsederken, söz döndü dolaştı, bu cuma vizyona girecek olan “Pek Yakında”ya geldi.
Altın Koza ödüllü Tansu Biçer, Cem Yılmaz’ın yazıp, yönetip oynadığı “Pek Yakında”nın da oyuncu kadrosunda.
Filmin bir başka festival ödüllü oyuncusu ise “Meleğin Düşüşü” filmiyle Altın Portakal alan Tülin Özen.
Durum böyle olunca Cem Yılmaz’ın “Pek Yakında” ile ilgili yorumu “Art house ile popüler sinemayı bir araya getirdik” şeklinde oldu.
“Pek Yakında”nın basın gösterimi ve galası bugün.
Cem’in “Pek Yakında, Hokkabaz’dan çok daha iyi bir film oldu” cümlesi, “Hokkabaz”a hayran kalmış biri olarak beni çok heyecanlandırıyor.
“Pek Yakında”yı iple çekmem bundan.
Dokun bana
Mehmet Yılmaz, cumartesi günü Hürriyet’teki yazısında bahsetti oksitosin hormonundan.
Oksitosin, mutluluğu artıran, insanları birbirine bağlayan hormona verilen ad.
Doğum sırasında anne tarafından salgılanıyor ve bu, anne çocuk arasındaki bağın kuvvetlenmesini sağlıyor.
Sevgililer için de aynı görevi görüyor oksitosin.
Salgılanmasını sağlayan hareketlerin başında el ele tutuşmak, sarılmak, saç okşamak, yani dokunmak geliyor.
Sarılmaya, dokunmaya uzun süreli ilişkilerin kilit noktası olarak bakılması bundan.
El ele tutuşmak, sadece ilişkinin şovu değil yani.
Değinmeden geçemeyeceğimi tahmin edeceğiniz bir başka oksitosin kaynağı da evcil hayvanlarla temas.
Kedileri okşamanın ve kedi mırlamasının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini geçen hafta yazmıştım.
Şimdi kedilere, köpekler ve atlar gibi yakınlık kurup dokunabildiğimiz diğer hayvanları da ekliyorum.
Mutluluğa giden yolda dokunun, sevin, okşayın, çekinmeyin.
Hamamböceklerinden önce kediler vardı
Onur Baştürk, Haliç Kongre Merkezi’ndeki sanat fuarı Artinternational’da hamamböceği cesetlerinden yapılma heykelleri görünce “Ömür Gedik, burada böcekleri sanatında kullanma ey Jan Fabre diye protesto yapabilir” diye yazdı.
Sevgili Onur, sadece böcekler olsa iyi, kendine sanatçı diyen bu adam daha önce de kedileri şovuna alet etmiş ve tüm dünyada ciddi tepkilerle karşılaşmıştı.
Jan Fabre, bundan iki yıl önce kedileri yukarı fırlatıp merdivenlere düşmelerini sağlayarak sanat yaptığını söylemişti.
Kedilerin hep dört ayak üstüne düştüğü efsane. Videoyu izleyince merdivenlerin kenarlarına kafa, göz üstü nasıl düştüklerini görüyorsunuz ve içiniz acıyor.
Jan Fabre bu videonun yayınlanmasından sonra 20 bin nefret mektubu aldı ve sadece hayvanseverlerin değil, herkesin tepkisini çekti.
Doğruyu söylemem gerekirse ben bu adamı ve eserlerini İstanbul’da görmek istemezdim.
Başka sanatçı yokmuş gibi, hayvanlara alenen işkence eden Jan Fabre seçimini yapan Artinternational’ı da kınıyorum.
İngiltere’ye yolculuk
Bugün İngiltere’ye gidiyorum.
Ama bu seferki öyle sıradan bir gezi değil.
Üst üste iki maç izleyeceğim ve bu iki maçın da taraflarından biri Türk takımı.
Galatasaray, yarın akşam Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal ile oynayacak.
Beşiktaşım ise perşembe gecesi Avrupa Ligi’nde Tottenham ile karşılaşacak.
Galibiyetlerle döneceğimizi umduğum bu zor maçların ve bir haftalık İngiltere gezisinin detayları haftaya bu köşede olur.
Maçlardan anlık bilgi akışını ise Twitter ve Instagram hesaplarım üzerinden takip edebilirsiniz.
Cimbom ve Karakartal’a şimdiden bol şans ve başarılar.
Paylaş